Buradasınız
Sınıfımızın Penceresinden Şehir Hastaneleri
Sefaköy’den bir grup sağlık işçisi

Kardeşler, sağlık işçileri olarak bizler son dönemde gündemde olan şehir hastanesiyle ilgili yalanlar ve gerçekleri sizlerle paylaşmak istedik. Şehir hastanelerine işçi ve emekçilerin penceresinden bakalım. Sağlık hizmetine ulaşmakta zaten zorluklar yaşayan işçi sınıfının durumunu bir adım daha geriye götürecek olan şehir hastaneleri gerçeğini görelim.
Şehir hastanesi nedir?
Devlet-özel ortaklığı ile yapılan şehir hastaneleri, yap-kirala-devret modeliyle işletilmektedir. Şehir hastaneleri, bedelsiz olarak şirketlere tahsis edilen hazine arazileri üzerine yapılıyor. Yani Sağlık Bakanlığı bu araziler üzerinde kiracı pozisyonunda. En az 25 yıl boyunca kira ve bakım parası bakanlık tarafından şirketlere ödenecek. Sağlık hizmeti almak için ödediğimiz vergiler şirketlere kira olarak altın tepside sunuluyor. Yeni hastane yapılması bir yana sağlık hizmeti veren köklü devlet hastaneleri taşınıyor, kapatılıyor.
Neden şehir hastanesi?
Şehir hastaneleri ilk olarak 1992’de İngiltere’de yapılmaya başlanmış. İngiltere Tabip Odası 1990’lardan beri yaşananlar nedeniyle yakın dönemde bir açıklama yaptı ve maliyeti nedeniyle şehir hastanelerinden kaçınmak gerektiğini belirtti. Daha fazla kâr için daha az çalışana daha fazla iş yükleniyor. Diğer taraftan Türkiye’de şehir hastanelerini yapan şirketlere göz atarsak hepsinin AKP ile yakın ilişkiler içindeki firmalar olduğunu görürüz. Bize hizmet sunmak için alınan vergilerin sağlık bütçesine ayrılan önemli kısmı patronları zengin etmek için harcanmaktadır. Üstelik de “sağlıkta devrim yaptık”, “otel gibi hastaneler yaptık” ve benzeri yalanlarla kandırılıyoruz. Patronlar dolaylı da olsa bizlerden alınanlarla zenginliklerine zenginlik katıyorlar.
Şehir hastanesinin maliyeti kimin cebinden çıkıyor?
Şehir hastanelerine sadece kira ve bakım parası ödenmiyor. Sağlık işleyişinde yer alan laboratuar, görüntüleme, sterilizasyon, rehabilitasyon, atık yönetimi, çamaşırhane hizmetleri, yemekhane hizmetleri gibi birçok hizmet de şehir hastanesini işleten şirkete bırakılmış durumda. 6428 sayılı kanuna göre şehir hastanelerinin kiraları döner sermayeden ödenir, hastane döner sermayesi yetmezse merkeze ayrılan döner sermaye paylarından ödenir. 5 yıldızlı otel konforunda diyerek öve öve bitiremedikleri bu hastanelerde sağlık hizmeti ücretleri de epeyce fazla. Örneğin Sayıştay raporuna göre Yozgat Sorgun Devlet Hastanesinde bir çarşaf yıkamanın bedeli 1 lira iken, Yozgat Şehir Hastanesinde bu bedel 14 lira. E, tabi 5 yıldızlı otel gibi dizayn edilen hastanelerin bir farkı olmalıydı! Hele de büyük sermaye gruplarının bu işten çıkarı varsa. Türk Tabipleri Birliği Şehir Hastanesi İzleme Grubunun yaptığı araştırmalara göre şehir hastanelerinin hepsi açıldığında toplam sağlık harcamalarının yüzde 60’ının rehin alınması söz konusu, hem de 25 yıl boyunca. Peki ya ek sağlık hizmetlerine bütçe nereden bulunacak?
Şehir hastaneleriyle daha iyi sağlık olanaklarına kavuşabilir miyiz?
Sağlık sistemi sorunlarından en önemlisi yeterli sağlık hizmeti verecek kurum ve personelin olmaması. Şehir hastanesi reklamlarından birisi de yatak kapasitesinin artacağı yönünde. Örneğin Ankara’da 2 şehir hastanesi açılmasına karşılık 12 hastanenin kapatılması planlanıyordu. Bilkent Şehir Hastanesinin açılmasıyla beraber köklü devlet hastanelerinin tamamına yakını kapatıldı. Yani yatak sayısı artmıyor. Şu an açılmış olan ve açılması planlanan 30 şehir hastanesinin bedeli 142 milyar 396 milyon 390 bin 815 dolar!
Şimdi düşünelim; bahsi geçen miktarla, yani bizim ödediğimiz vergiler ve SGK primleri ile ödenecek olan bu parayla, bırakın hastane kapatmayı daha kaç tane yeni hastane yapılabilir ve on binlerce hastaya daha iyi bir sağlık hizmeti sunulabilirdi. Yani yapılması da bizim için değil kapatılması da bizim için değil. Sermayenin çıkarı için yapılan şehir hastanelerinde işçi ve emekçileri bekleyen tek şey sağlık hizmetine ulaşmanın her geçen gün daha zor ve pahalı olmasıdır. Çünkü en temelde çıkarları birbirinden farklı olan iki ayrı sınıfız ve onlar şu zamana kadar zaten en güzel hastanelere hatta gerekirse yurt dışında en iyi doktorlara ulaşabilme imkânını buluyorlar. Biz işçi ve emekçiler ise hasta olmaktan korkar hale gelmiş bulunmaktayız. Onların bu koşullar altında işçiler, emekçiler için adımlar attıklarını düşünmek saflık olur.
Tüm bu saydığımız verilere tarihsel anlamda İngiltere örneğiyle beraber baktığımızda, şehir hastanelerinin işçi ve emekçilere daha iyi sağlık hizmeti vermesi söz konusu olamaz. Sağlık çalışanlarını ise daha ağır çalışma koşulları bekliyor. Kapitalist sömürü düzeni patronlara zenginlik, sağlıklı bir yaşam sunarken, işçilere ise daha fazla yoksulluk ve hastalık sunuyor. Hatta yüzde 70 doluluk oranı garantisiyle bizlerin sağlıksızlığından bile kâr sağlama peşindeler.
Unutmayalım işçi sınıfı olarak çıkarlarımız ortaktır çünkü bizim sorunlarımız da ortaktır. Ameliyat olacak doktor bulamayan, hastaneye gidebilmek için defalarca aktarma yapması gereken, muayene olabilmek için haftalarca bekleyen, SGK ödemesinden çıkarılan ilaçları zar zor almaya çalışan, sağlıklı beslenemediği için her geçen gün kanser gibi hastalıklara yakalanan bizleriz. Ne zamanki sorunları ortak olan bizler, çözüm için de birleşip örgütlü mücadele edersek; kaliteli, parasız, ulaşılabilir sağlık hizmetini elde edebiliriz. İşte o zaman doyasıya sağlıkla yaşayacağımız bir dünyanın kapılarını açabiliriz.
“Hadi Voltran’ı Oluşturalım!”
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...