Buradasınız
Sosyal Medya Asosyalleştiriyor!
Gebze’den bir metal işçisi

Günümüz dünyasında teknoloji kullanımı her geçen gün yaygınlaşıyor. Teknolojinin ilerlemesiyle, insanların satın aldıkları teknolojik ürünler ile doğru bir etkileşim kurması da ters orantıda ilerliyor. Teknoloji kullanımı ne kadar yaygınlaşırsa insanlarda bağımlılık yapma düzeyi o oranda artarak devam ediyor. Uzamanlar teknoloji bağımlılığını üç ana başlık altında inceliyorlar: İnternet bağımlılığı, televizyon bağımlılığı, telefon bağımlılığı.
İnsanlar bütün duygularını ekranlara yöneltmiş durumda. Sosyal medya hesaplarından hüznü, sevgiyi, aşkı, heyecanı, mutsuzluğu ve benzeri her durumu paylaşıp duruyorlar. Türkiye’de 14 yaş altında 19 milyon internet kullanıcısı var. İnternet ve bilgisayar kullanımının en sık olduğu yaş ise 16 ilâ 24. Kullanıcıların % 97’si akıllı cep telefonlarından internete bağlanıyor, %83’ü sosyal medya kullanıyor. %75’i online video izliyor. %97’sinin bir sosyal medya hesabı var. Türkiye’de cep telefonu ekranında geçirilen ortalama zaman 2 buçuk saati geçiyor. Ortalama TV başında geçirilen süre 5 buçuk saati buluyor. Cep telefonunu kontrol etme sıklığı günde 150 defayı buluyor. Bu da bize gösteriyor ki her 5 dakikada bir cep telefonları yoklanıyor.
Peki, insanlar neden bu kadar sık teknoloji kullanıyorlar? Sanal bir dünyada kendilerini var etmeye çalışıyorlar? Yapılan araştırmalar bunun gerçek dünyadan, yaşamın yükümlülüklerinden bir kaçış yolu olduğunu gösteriyor. Aile sorunları, stres, sıkıntı ile baş edememe, kaygı ve sosyal fobi, sınırlı sosyal yaşam, yalnızlık, hayattan izole olmak, kendinden ve bedeninden hoşnut olmama, başarısızlık duygusu gibi nedenler insanları sanal bir âleme itiveriyor.
Kapitalist sistem her şeyi alınıp satılacak meta haline dönüştürmüş durumda. Bugün de kapitalistler teknoloji araçlarını satıp bir yandan kârlarına kâr katıyor. Bir yandan insanların beynini uyutacak metaları insanların kendi rızası ile hayatına sokuyor. Kapitalistler, TV, PC ve telefonlar ile her eve ve her bireyin hayatına girmiş durumdalar. Bu teknolojik aletler ile insanların hayatlarının her alanına, duygularına ve düşüncelerine yön veriyor, onları köreltiyor ve istedikleri gibi hizaya sokuyorlar. Bu çürümüş düzen hiçbir boşluk tanımıyor. Sızılabilecek bir çatlak gördüğünde orayı parçalayıp kendi hükümdarlığını kuruyor. Bu sayede başta zenginliği ellerinde tutan bir avuç azınlık zevkusefa sürerken, toplumun büyük çoğunluğu açılık sınırı altındaki asgari ücretlere mahkûm bırakılıyor.
İnsan zihni geçmiş ve gelecek arasında yaşar. Geçmişin yükü ve geleceğin kaygısıyla kurulu bugünün içinde, geçilen sürecin ortasında var olmaya çalışır. Bir topluma egemen olan fikirler o toplumun egemenlerinin fikirleridir. İnsanlar sınıflı toplumların ve onların egemenlerinin getirdiği çürümüşlükle, geçmişin yanlış yorumlanmasıyla, gelecek kaygılarının çarpılmasıyla yaşıyor, aslında debelenip duruyorlar. Yani bireylerin tek başlarına biriktirdikleri yaşam tecrübeleri de gelecek için kurdukları hayaller de büyüttükleri kaygılar da aslında toplumun egemenlerinin çizdiği çerçevenin ötesine geçemiyor. Kimse yarın için kaygı duymadan yaşayamıyor. Ama bu geleceği şekillendirme gücünün kimin elinde olduğunu düşünmüyor. Teknoloji ise insanlığın inanılmaz faydalanabileceği bir alan iken, insanları gittikçe yalnızlaştıran ve psikolojik bunalımlara sürükleyen bir çukur haline dönmüş durumda. Hayatın dinamiklerine yabancılaşan bireyler ise umutsuzluk ve çöküntü duygusuyla, dört duvar arasında kapitalistlerin istedikleri gibi kırpılacak kuzular haline getiriliyor.
Bu yalan üzerine kurulmuş düzen, çelişkiler yumağı ortadan kalkmadıkça insanlığın sorunları çözülemez. Geçmişin de deneyimleri gösteriyor ki örgütlenen, mücadele eden yürekler ve zihinler bir araya geldikçe özgürleşir. Eğer sen de özgürleşmek ve berraklaşmak istiyorsan, bu kahrolası yalan düzenine karşı örgütlü mücadelenin bayrağını taşı ve yükselt. İşte o zaman teknolojik ürünler ve etrafımızdaki her şey insanlığın faydası için çalışmaya başlayacaktır.
Neden İnanalım?
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
- Koca Yürekli İnsan, Güle Güle…
- “Gerçek Enflasyonun Altındaki Zammı Kabul Etmiyoruz!”
- “Deprem Siyaset Üstüdür” Yalanına Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye
- On Binler Sırrı Süreyya Önder’i Sonsuzluğa Uğurladı
- Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik, İşçi Sınıfı Anısını Yaşatacak
- 1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
- İSİG Meclisi ve İTO’dan Ortak Açıklama: “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye!”
- Sırrı Süreyya Önder’in Kalbi ve İşçilerin Mücadelesi
- Bursa’da “Hak, Hukuk, Özgürlük” Yürüyüşü
- TTL Grevcisi Kadınlar: “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimizdik”
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB 1 Mayıs’ta Kadıköy’e Çağırdı
Son Eklenenler
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde Petrol-İş Sendikasında örgütlü 213 işçi, 21 Mayıs sabahı greve çıktı. UİD-DER’li işçiler olarak grevin 5. gününde Mersin’deki fabrikanın önünde grevci işçilere dayanışma ziyaretinde...
- Nakba’nın 77. yılında dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, Filistin halkına yapılan zulmü protesto ediyor, şehir meydanlarında kitlesel gösteriler düzenliyor. Dünya genelinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, 77 sene önce Filistin halkının...
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde çalışan 213 işçi 21 Mayıs sabahı greve çıktı. Kocaeli Dilovası OSB ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında eş zamanlı grev başladı.
- Karabağlar, İzmir’de ikamet ettiğim ilçedir. Mahallelerinin büyük çoğunluğunda işçi ve emekçiler yaşar. Küçük bir kesimse tuzu kuru, küçük burjuvalardan oluşur. Belediye bu zengin semtlere gösterişli hizmetler sunarken, yoksul mahalleler hep ikinci...
- Grevdeki Temel Conta işçileri 22 Mayısta fabrika önünde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirerek işverenin grev kırıcı uygulamalarını ve saldırgan tutumunu protesto etti. Eyleme Türk-İş’e bağlı sendikalar, KESK İzmir Şubeler Platformu, Genel-İş...
- Küçük bir işçi çocuğu. Elinde, üstünde “Kreşe Gidemediğim İçin Greve Geliyorum” yazan kartonuyla poz vermiş. Muhtemelen annesi tarafından grev yerine getirilmiş. En küçük olmanın verdiği şirinlikle bütün işçilerin göz bebeği olmuş. Kreşte...