Buradasınız
Tuzla Tersanelerinde Grev Hazırlıkları
Tuzla tersaneler bölgesinde 16 Haziranda gerçekleştirilecek grevin hazırlığı sürüyor. Grev için Limter-İş sendikası bir dizi hazırlık yapıyor. El ilanları, afişler, toplantılar ve basın açıklamalarıyla greve çağrıda bulunuyor. Talepler sıralanıyor ve sohbet edilen işçiler ikna edilmeye çalışılıyor. Tersane işçilerinin kitlesel katılımı ve sınıf dayanışmasının örülmesi grevin başarısı için büyük önem taşıyor.
Tersane cehenneminde yaşananlar tek çarenin örgütlü sınıf mücadelesi olduğunu bir kez daha gösteriyor. 50’ye yakın tersanenin bulunduğu Tuzla’da 40 bine yakın işçi kuralsız ve denetimsiz çalıştırılıyor. İşçilerin büyük kısmı örgütsüz ve çok kötü koşullarda üretim yapıyor. 5 bin işçinin üye olduğu Dok-Gemi-İş sendikasının yönetimi, hükümetin ve patronların emrinde. Tersane patronları arasında milletvekillerinin de bulunduğu Tuzla tersanelerinde, patronların kârları işçilerin sömürüsü üzerinden gün geçtikçe büyüyor. Hükümetin ve sermayenin yıllardır işçiler lehine attıkları tek bir adım dahi yok. Modern gemiler şaşalı törenlerle denize indirilirken, tersane işçisi canını kurtarmanın ve ailesini geçindirmek için üç kuruş kazanmanın derdinde.
Şubat ayından bu yana Tuzla tersaneleri, burjuva medyanın ve siyasetin de gündemine girmiş bulunuyor. Doğan medya gurubu ve CHP her fırsatta işçi ölümlerini burjuva siyasetin malzemesi haline getirmeye çalışıyor. Gazete, televizyon ve meclis kürsülerinden timsah gözyaşları akıtılıyor. İşçi sınıfı bu burjuva sahtekârlara karşı uyanık olmak zorunda. İşçi sınıfının sağlı sollu burjuva politikalarından bir çıkarı olamaz. Bu bakımdan, işçi hareketine, işçi sınıfının bağımsız sınıf çıkarları doğrultusunda yön vermek gerekiyor. Tüm işçi havzalarında ve işyerlerinde militan sınıf sendikacılığını yükseltmemiz gerekiyor. Limter-İş sendikasının örgütleyeceği grev, sadece Tuzla tersanelerindeki işçileri ilgilendirmiyor. Bu mücadele Tuzla deri işçileri başta olmak üzere, tüm işçilere örnek teşkil edebilecek bir niteliğe sahip. Bu açıdan grevin başarıya ulaşabilmesi ve daha geniş işçi havzalarını da etkileyebilmesi için sınıf dayanışmasını yükseltmek gerekiyor.
Kapitalist sömürü ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı UİD-DER olarak militan işçi mücadelesini büyütmek, sınıf dayanışmasını güçlendirmek ve greve omuz vermek üzere bizler de çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
* * *
İşçi ölümlerinin hızla artmasıyla, Limter-İş sendikası öncülüğünde bir grup tersane işçisi “Artık Yeter, Bu İşi Grev Çözer” diyerek, 27-28 Şubatta tüm engellemelere rağmen greve gitmişti. Limter-İş Genel Sekreteri Kamber Saygılı, bu grevin “tersane patronlarının 20 yıllık geleneğine vurulan önemli bir darbe” olduğunu belirtiyor. Şubat grevinden bu yana yaşanan gelişmeleri ve 16 Haziran grev hazırlıklarını Limter-İş Genel Sekreteri Kamber Saygılı ve Limter-İş Eğitim Uzmanı ile konuştuk.
UİD-DER: 27-28 Şubat grevi sizce amacına ulaştı mı? Sınıf dayanışması ne düzeydeydi? Talepler karşılandı mı?
Saygılı: 16 yıldır geldiğimiz aşamada aynı taleplerle mücadele ediyoruz. Taleplerin hayata geçmesi için örgütlülük esastır. 16 yılda çok şey değişti. Baret, tulum vs. gibi... Fakat hâlâ hedeflediğimiz noktada değiliz. 27-28 Şubat grevi ayrı bir yerde duruyor. Ücret, sigorta hakkı için daha evvel çeşitli tersanelerde direnişlerimiz olmuştu. Bu sefer iş cinayetleri, ücret ve sigortadan ziyade genel hak alma perspektifi ile hareket edildi. Bir işçi iradesi çıkması söz konusu oldu. 28 Şubatta tersane patronları ile bir görüşme oldu. GİSBİR’den Kenan Torlak taleplerimizi “makul talepler” olarak değerlendirdi ve randevu verdi. Fakat aradan zaman geçmesine rağmen bu görüşme gerçekleşmedi. Ne değişti grevden sonra? İşçilerle beraber biz sahaya inmiş olduk. Bu grev tabii ki patronlar tarafından iyi karşılanmadı. Bizi, sendikamızı ve işçileri şimdi sahadan kovmaya çalışıyorlar. Fakat bazı değişiklikleri biz başardık. Sendikalar, partiler ve kitle örgütleri dayanışmada bulundular.
Eğitim Uzmanı: 27-28 Şubat grevi hükümeti ve tersane patronlarını karşısına aldı. Toplumsal destekle kendini dayattı. Yarın daha güçlü gelip taleplerimizi kabul ettireceğiz. Sendikal hareket söz ve eylem birliğini unutmuştu. Unutulan bir şey de dayanışma greviydi. Bölgemizde temel sektörlerin, deri ve metal sektörlerinin dayanışması sağlandı. Taleplerin asgari kısmı kazanıldı. Cinayetler bir neden değil sonuç.
UİD-DER: Grev sonrasında işçilerin durumunda bir değişiklik oldu mu? Sendikaya, mücadeleye ve direnişlere katılımlar arttı mı? Tersanelerde gelinen noktada son durum nedir?
Saygılı: Grevden sonra işçilerin kendilerine güveni arttı. Taşeronların işçilere karşı havasında bir kırılma oldu. 7,5 saatlik çalışma talebi işçi arkadaşları etkiledi. Devlet ablukası altında basın açıklamalarına devam ettik. Bu duruma henüz işçiler alışamadı. Polisin yığınak yapması işçileri tedirgin ediyor. Ancak politik açıdan olmasa da kendi durumlarındaki değişikliği hissediyorlar. Sendikamıza MHP’li işçiler dahi üye oldu. 600 yeni üyemiz var. Sendika işçilere ciddi bir güven verdi. Bu sürecin önüne polis baskısıyla, gözaltı ve tutuklamayla geçilemeyeceğini göstermiş olduk. Sermaye devreye örgütlerini sokarak işçiler üzerinde etki yaratmaya çalışıyor. Şu anda ne bizi sahadan kovabildiler ne de kendileri çıktılar. Önümüzdeki grev bu açıdan büyük önem taşıyor. Tam bir kırılma noktası özelliği taşıyor. Biz kazançlı çıkarsak tersane patronları geri adım atacak.
UİD-DER: Burjuva medya neden sıkça haber yapıyor? GİSBİR ve Dok-Gemi-İş sendikasının işçi cinayetleri karşısındaki tavrını nasıl yorumluyorsunuz? Komisyonlardan beklentiniz nedir?
Saygılı: Tuzla’daki işçi cinayetleri ve ilkel çalışma koşulları toplumun gündemine girince burjuva medya da buna kayıtsız kalmadı. Yaptıkları haberlerin ardında bu gelişme var. Tabii ki bir kısım medya da AKP hükümetini yıpratmak için haber yapıyor. GİSBİR ve Dok-Gemi-İş sendikasının yaptığı ortak eylem tam bir fiyaskodur. “Ekmek teknemiz kapanıyor, 200 bin işçi ailesi aç kalacak” gibi sözler karalamadan başka bir şey değil. İdari kadroda çalışanları işçi tulumu giydirip basın açıklamasına çıkarmışlar. Biz tersanelerin kapatılmasını istemedik. İşçilerin örgütlenmesini ve koşulların iyileştirilmesini istedik. Vurgumuz, bir işçinin hayatının onların tersanelerinden daha değerli olduğu noktasındaydı. Eyleme katılan arkadaşlarımızdan bazıları “Artık ölmek istemiyoruz” diye slogan attı. Tersane patronları yanlış beyanlarla Limter-İş sendikasını karalamaya çalışıyorlar.
Bir bütün olarak komisyondan büyük şeyler beklemiyoruz. Onlar sahada dolaşıp rapor tuttular. Komisyon içinde işçiden yana olan vekillerin sayısı düşük. Tamamen zevahiri kurtarmaya çalışıyorlar. Çok önceleri biz komisyonu talep etmiştik. Kamuoyunun da talebiyle komisyon oluştu, ancak bir sonuç beklemiyoruz. İşçileri yarış atı gibi çalıştıran tersane patronları var. Sorun göstermelik güvenlik önlemeleri ve eğitimlerle çözülemez. Çözüm işçinin sendikalaşması, örgütlenmesidir. Göstermelik eğitim yerleri açtılar. Taşeronluğun, kayıt dışılığın ve rekabetin olduğu yerde sorun çözülmez. Herkes sorunu araştırıyor. Araştıracak pek bir şey yok. Gerçek ortada. Yaptırım uygulamaktan başka bir çare yok.
UİD-DER: Neden 16 Haziran grevi? Tersane işçilerinin kararlılığı ve örgütlülük düzeyi ne durumda?
Saygılı: İlk grevimizin ardından patronlar verdikleri sözlerin arkasında durmadılar. Kimi hakları yarım yamalak uygulamaya soktular. Hükümet kimi adımlar attı. Fakat iş cinayetleri ve taşeronluk başta olmak üzere işçilerin vahşi koşullarda çalışması devam ediyor. Biz Mayıs ayında 1 Mayıs hazırlıklarımızı yaptık. Çeşitli etkinliklerimiz oldu. Taleplerimizin karşılanması için bundan sonra ne yapacağımız üzerine tersane işçileriyle geniş katılımlı bir toplantı yaptık. Üyelerimizin neredeyse tamamı ile bir ileri adım daha atıp grev kararı aldık. Pek tabii 15-16 Haziran işçi sınıfının mücadelesinde unutulmaz iki gün. Bu sürecin 16 Hazirana denk gelmesi de ayrıca anlamlı.
Şubat grevimizi aşan bir dayanışmanın ve işçi katılımının olmasını bekliyoruz. Yeni grevin kamuoyuyla ilişkilenişi daha üst boyuttadır. Yaptığımız grev TİS süreci üzerinden değil, örgütlülüğümüz üzerinden ilerleyecek. Biz örgütlenmemizin önümüzdeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Uluslararası örgütlerden, sendikalardan, emek örgütlerinden ve aydınlardan destek var. Bizim isteğimiz sendikalar noktasında desteğin üretimden gelen güç ile birleştirilmesidir. Fabrikalarda bildiri okunarak geniş işçi kesimlerinin bu soruna duyarlı kılınmasıdır. Eğer birkaç saatlik grevler yapılırsa, bildiriler okunursa, toplu yürüyüşler yapılırsa daha anlamlı dayanışma sağlanır. Anlamlı bir dayanışma olur ve grev başarıya ulaşırsa, burjuvazinin uyguladığı neo-liberal politikaların kırılma noktası olacağına inanıyoruz.
UİD-DER: Teşekkür ediyoruz.
Tersanelerde 98. İş Cinayeti
Odabaşı Deri’de İş Cinayeti
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...