Buradasınız
Üniversite Çok İş Yok!
Mersin’den bir öğrenci

Bu sene de yaklaşık 2,5 milyon genç üniversite sınavında ter döktü. Sınava giren öğrenci sayısının bu denli artmasının nedeni, mezun olur olmaz bir işe girmek, kendi ayakları üzerinde durabilmek. Ama bunun için de iyi bir bölüm ve “prestiji yüksek” bir üniversiteye girmek şart. Böylesi bölümlerin kazanılması ise oldukça zor. Biz işçi çocuklarının kalemi olsa silgisi olmuyor, kitabı olsa özel ders verecek öğretmeni olmuyor. Ailelerimizin dişinden tırnağından arttırdığı parayla iyi dershanelere giden öğrencilerle yarışmak zorunda bırakılıyoruz. Böyle olunca da her yıl birikerek bir sonraki yıla devreden öğrenci sayısı bizlerde umutsuzluğa ve “hangi bölüm olursa olsun gidelim bari” psikolojisine dönüşüyor. Tekrar tekrar hazırlanma şansımızın olmadığı sınavlar bizleri ucuz işlerde çalışacak üniversite mezunlarına dönüştürüyor.
Umutların yitirildiği sınavlardan sonra dört yıl okuyarak ülkedeki istatistikî olarak işsizlik rakamlarının düşmesini sağlıyoruz. Her yıl yeni üniversiteler açılıyor. “2016-2017 öğretim yılında üniversitelerde 7 milyon 168 bin 987 öğrenci eğitim aldı. Türkiye’de geçen yıl 156 bin 168 olan akademisyen sayısı bu yıl 151 bin 763 oldu. Öğrencilerin 6 milyon 629 bin 961’i devlet, 554 bin 218’i vakıf üniversitelerinde, 14 bin 808 de vakıf meslek yüksekokullarında öğrenimine devam ediyor.” Büyük şehirlerde 65 özel üniversite bulunuyor. Bu üniversiteler ister özel ister vakıf isterse de devlet üniversitesi olsun nitelikli bir bölüm olmayışı nitelikli bölümlerin ise çok az olması üniversite öğrencilerini kaygılandırmakta haksız değil. Örneğin 2011-2012 eğitim öğretim döneminde kontenjanlarında büyük oranda boşluk olan su ve su ürünleri bölümüne ilişkin YÖK’ün aldığı kararla bu ve bazı bölümleri kapatma yoluna gitmiş, aynı yıl ÖSYM’nin açıkladığı yeni yerleştirme kılavuzunda tüm su ürünleri bölümünün ikinci öğretimi kapatılmıştır. Şu anda ise birinci öğretimde de birçok bölüm kapatılmıştır. Ülkemizde hiçbir alanda iş bulunamayacak bölümlerin var olması üniversitelerde öğrenci yığınlarının oluşturulması gençlerin niteliksiz, iş yapamayan bireyler haline getirilmesi demektir. Ülke ekonomisini canlı tutabilmek için en ücra köşelerde bile açılan üniversiteler biz gençlerin geleceğin işsizler ordusuna katılacağımızı gösteriyor.
2018 yılında 50’si özel olmak üzere toplam 206 üniversite bulunuyor. Bu üniversitelerde ise birçok akademisyenin ihraç edildiği öğretmensiz boş sınıflarda eğitime devam ediliyor. Biz gençler niteliksiz, bireysel çıkarlarını ön planda tutan insanlar olmak istemiyoruz, bizler bu şekilde eğitim almak istemiyoruz. Biz gençlere özgürce kendimizi geliştireceğimiz, eğitildiğimizde gelecek kaygısı olmadan bir alanda öğrenim görüp üretime katıldığımızda çok daha faydalı ve çok daha mutlu nesilleri oluşturabiliriz. Bunları yapmak çok zor değil, yeter ki ana-babalarımızın sınıf mücadelesine el uzatıp ortak olalım, geleceğimizi büyüklerimizle kuralım. Bizim tek bir yolumuz var; o da bu gidişata karşı örgütlü mücadelemizi yükseltmektir.
Bak, Gör, Algıla ve Mücadele Et!
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
Son Eklenenler
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...