Buradasınız
Üniversite Mezunu İşsizler Her Yerde!
Mersin’den bir grup işçi ve öğrenci
Yine bir üniversite sınavını ve tercih dönemini geride bıraktık. Milyonlarca genç, gelecek hayalleriyle beraber girdi sınava. Şimdi yüz binlerce öğrenci üniversitelere yerleşmiş olacak ve milyonlarcası ise umudunu bir başka bahara bırakırken, birçoğu da bu sevdadan vazgeçecek. 2002’den bu yana üniversite sayısı ve okuyan öğrenci sayısı bir hayli arttı. Üniversite sayısı 76’dan 208’e çıkarken, okuyan öğrenci sayısı ise 8 milyona ulaşmıştır. 18-24 yaşları arasında okuyan öğrencilerin yüzde 34’ü okulu yarım bırakıyor. Mezun olanlar ise işsizlik sarmalından kurtulamıyor.
Aileler yıllarca fedakârlık yaparak okuttukları çocuklarının iyi bir meslek sahibi olabilmesi için üniversiteye girmesini umut ediyorlar. Gençler ise, en az bir yıl boyunca sosyal hayatlarından feragat ederek üniversite sınavına hazırlanıyorlar. Peki, üniversiteye girdikten sonra her şey yoluna girmiş mi oluyor? Bunu anlamamız için etrafımıza bakmak yeterli aslında. Etrafımızda çok sayıda üniversite mezunu işsiz var. Bu konu üzerine sohbet ettik ve bunu sizlerle de paylaşmak istedik.
Sinan: Turizm işletmeciliği bölümünü bitirdim. Bölümü kazandığım zaman çevremdeki insanlar çok sevinerek dil bilirsem çok iyi yerlere gelebileceğimi söylemişlerdi. Sektörde çalışmaya başladıktan sonra, iki hatta üç dil bilen mezun gençlerin komilik yaptığını gördüm. Çünkü sektörümüzde her sektörde olduğu gibi, ucuz işgücü olarak kullanılıyoruz. Zaten her sene bölüme yeni gelen gençler stajyer olarak çok düşük ücret karşılığında işe alındığı için, ücretler düşüyor ve bu koşullarda iş bulmak gerçekten zor. Ve çok mezun var. Beş sene üniversite okuyup garsonluk yapmak mantıklı mı? Ama yapıyoruz işte…
Meryem: Adalet programı bölümünü 1 sene önce bitirdim. KPSS’den yeterli puanı aldığım halde mülakat safsatası yüzünden atanamadım. Ve benim gibi binlerce genç mezun, bu şekilde hak ettikleri işleri alamıyorlar. Bu arada, üniversite mezunu olsak dahi işleri taşeron firma üzerinden düzenleyen hükümet, bize hiçbir vasfımız yokmuş gibi davranıyor. Sonuç koca bir hüsran…
Ramazan: Bir senedir mezunum. Makine mühendisliğini İngilizce olarak okudum. Bölümü bitirdikten sonra birçok işyerine iş başvurusunda bulundum. Ama ya yeni mezun olduğum için ya da askerliği henüz yapmamış olduğum için işe alınmadım. Şu anda köyde baba evinde çiftçilikle uğraşıyorum. Tarla sürüyorum. Ekin ekiyorum, vs. vs. Şimdilerde arkadaşlar aracılığıyla yurtdışında, özellikle Almanya’da eğer bulabilirsem bir işe girmek için uğraşıyorum. Ülkenin sayılı üniversitelerinden birinden mezun olmak bile iş bulmaya yetmiyormuş anlaşılan.
Ömer: Ocak ayında elektrik-elektronik mühendisliğinden mezun olacağım. Şu an ülkede mühendislik mesleğinin sonu gelmiş gibi. Ücretsiz çalıştığımız stajda dahi iş bulamaz olduk. Kendime mühendis diyemiyorum. Şu an bildiklerimin hiçbirini uygulayabileceğim bir alan bulamıyorum. İş görüşmelerinden eli boş dönmekten çok sıkıldım. Üniversiteyi keşke okumasaydım diyorum bugünlerde.
Pınar: Kaç zamandır iş arıyorum, bıktım iş aramaktan artık. Tecrübesiz olduğumu söyleyip duruyorlar. Tecrübeyi sanki nerde yapacaksak? İnşaat mühendisliğini bitirdim. Üniversiteyi okuduğum zamanlarda çok umutluydum bu bölümden dolayı. Kendime baktığımda, İngilizcem süper, İspanyolcam da az buçuk iyi, her durumda iyi bir iş bulurum diyordum. Ama karşılaştığım manzara hiç öyle olmadı. Kendime olan güvenim azaldıkça azalıyor. Yurtdışında çalışan akrabalarım çok, onlar aracılığıyla yurtdışında iş bulmak için uğraşıyorum artık. Burada umudum kalmadı.
Yalçın: İngilizce inşaat mühendisliğini birkaç ay sonra bitiriyorum. Ama iş bulma şartlarına baktığımda her geçen gün ümitsizliğim giderek artıyor. En iyi ihtimalle tanıdıklar aracılığıyla şansım olabilir. Eğer onu da yapamazsam üniversitede fotoğrafçılık kulübünden edindiğim tecrübeyle halk eğitim merkezinde fotoğrafçılık eğitimi vermeye çalışacağım. Kendi alanımda iş bulmaktan daha kolay diye düşünüyorum.
Deniz: Hemşirelik bölümünden iki sene önce mezun oldum. Bizim bölümümüzden mezunlara kadro açılıp atanması yapılmadığı için birçok mezun işsiz var. Ben de bunlardan biriyim. Hastanelerde ihtiyaç olduğu halde kadro açılmıyor. Keşke okumasaydım diyorum, çünkü hem okurken hem de mezun olduğum bu iki senede restoranlarda ve otellerde komilik yaptım. Yapmak zorunda kaldım. Ne zaman kendi mesleğimi yaparım bilmiyorum.
Emine: Büro yönetiminden mezun oldum. Ancak sektörümüzde iş bulamadım. Ben de markette çalışmaya başladım ve hâlâ çalışıyorum. Üç yaşında bir kızım var. Kendi mesleğimde iş bulmayı bekleyemezdim, bu yüzden herhangi bir iş yapmak zorundaydım ve markette çalışmaya başladım. Dünya o kadar kirlenmiş ki, bizim mesleğimizde eğer bir kadınsan, genç ve güzel olman iş bulmanın tek koşulu maalesef…
Markette, pazar alanında, mağazalarda kısacası her yerde, denk gelip ayaküstü tanıştığımız genç mezunlara rastlamak mümkün. Eminiz ki, sizin de etrafınızda bu arkadaşlarla aynı kaderi yaşayan gençler vardır. Çünkü her dört gençten biri işsiz durumdadır. Kendi alanında iş bulamayıp başka sektörlerde çalışan üniversite mezunlarının sayısı da bir hayli fazla…
Sermaye düzeni derin bir krizin içinde debelenmektedir. Krizin yansımaları her yerde kendini gösteriyor. Bu krizin faturasını ise işçi sınıfı ödüyor. Biz işçi sınıfının yeni üyeleri de, bu krizden nasibimizi almaktayız. Bizler gerçeklerin farkına vararak, işçi sınıfıyla kaderimizin bir olduğunu bilmeliyiz. Çünkü bizler de işçi sınıfının işsiz üyeleriyiz. Yaşadığımız tüm sorunların nedeni, çarkı bozuk kapitalist düzendir. Bu yüzden, sorunlarımızın üstesinden gelebilmek için geleceğe dönük umutsuz olmamalı ve örgütlülüğümüzü güçlendirmeliyiz. Unutmayalım, bu sorunlar hepimizin ortak sorunları ve bunca soruna birer birer çözüm bulamayız. Birlikte haykıralım:
Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...