Buradasınız
Genç İşçiler UİD-DER’i Anlatıyor
Esenyut’tan bir grup genç işçi
Merhaba arkadaşlar, bizler UİD-DER’in yetiştirdiği işçi, emekçi gençleriz. UİD-DER sitesinde emekçi kadınların ve sonrasında gençlerin yazdığı mektup bizlere de cesaret verdi. Bu nedenle Esenyurt’lu gençler olarak sizlerle kendi duygularımızı paylaşmak istiyoruz.
Sağlık malzemeleri üreten bir fabrikada çalışan genç bir kadın işçi: Ben UİD-DER’le yeni tanışan bir işçiyim. İşyerinde kendimi yalnız hissediyordum. UİD-DER’le tanıştıktan sonra düşündüğüm kadar yalnız olmadığımı gördüm. Fabrikada bize verilen haklarımızı sanki patronlar tarafından verilen bir hediyeymiş gibi düşünüyordum. Bu düşüncemi değiştiren de UİD-DER oldu. Bu hakların işçilerin mücadelesi ile kazanıldığını öğrendim. İşyerinde bir sorun olduğu zaman bireysel değil de örgütlü davranmanın önemini kavradım. Ayrıca burada kadına karşı bakışın topluma örnek olacak bir tarzda olduğunu gördüm. Kendimi ifade ederken daha özgür hissettim ve sonuç olarak kadın ve erkek işçilerin birlikte mücadele etmesi gerektiğini anladım. Aslıda bu mektuba daha birçok güzel duygu ekleyebilirim ama son olarak UİD-DER’e geldiğimde aldığım bir görevden bahsetmek istiyorum. Bir etkinlik vesilesiyle bir araya geldiğimizde, ilk olarak çay standında görev almıştım. Çok heyecanlanmıştım, gelen her arkadaş çok samimiydi. Ayrıca görev yapmam vesilesiyle gelen arkadaşlarla daha bir kaynaşma imkânım oldu. Dışarıdan örgütsüz bir kişi tarafından bakıldığında çok sıradanmış gibi gözüken bu görevin bende bıraktığı heyecan UİD-DER ruhunu yansıtıyor. Onun için de UİD-DER ruhunu hep birlikte yaşayalım yaşatalım.
Elektrik sektöründe fabrikada stajyer olarak çalışan işçi-öğrenci: Ben fabrikada stajyer işçi olarak çalışırken işçilerin nasıl sömürüldüğünü, aynı şekilde stajyer çalışanların da bu sömürüden payını aldığını UİD-DER’e gidip geldikten sonra öğrendim. Genç bir birey olarak bu toplumun önyargılarından fazlasıyla nasibimi almıştım. Suriyelilere karşı önyargı, farkında olmadan bende de oluşmuştu. UİD-DER’e geldiğimde Suriyeliler ile ilgili bir sohbete denk gelmiştim. Suriyeliler ile olan ayrışmanın aslında suni bir şey olduğunu ve diğer ayrışmalar gibi patronlar tarafından işçileri bölmek için kullanıldığını anlattılar. Doğal olarak düşüncelerimle uyuşmadığından o sırada bir çelişkiye düştüm. UİD-DER’deki arkadaşların kendi düşüncelerimi ifade etmemde bana özgürlük tanımaları ve bu sayede önyargılarımı değiştirmem, ayrıca genç bir birey olarak hayata nasıl bakmam gerektiğini öğrenmem UİD-DER’li işçiler sayesinde oldu. UİD-DER’le hayata işçi sınıfının penceresinden bakalım.
Ayakkabı sektöründe çalışan genç bir işçi: Ben UİD-DER’le tanışalı yaklaşık bir sene oldu ve bu bir sene içerisinde UİD-DER’in bana kattıklarını kısaca özetlemek istiyorum. Patronların işçinin emekçinin haklarını nasıl yediğini tüm gerçekliği ve aydınlığıyla anlatması beni etkiledi. Kazanmış olduğumuz haklarımızı ancak tekrardan daha bilinçli bir şekilde örgütlenerek korunabileceğini anladım. UİD-DER’le ilk karşılaşmamda beni en çok etkileyen, daha kapıdan girer girmez orada bulunan insanlarla sanki yıllardır bir aradaymışım gibi sıcak bir karşılamanın olmasıydı. Ayrıca genç olmamıza rağmen bizleri geride bırakmaktansa bizleri de toplumun bir bireyi olarak aralarına almalarıydı. Göçmen bir ailenin çocuğu olarak, anne ve babamın göçmen oldukları için nasıl yıllarca emeklerinin acımasız bir şekilde çalındığını bütün gerçekliğiyle tekrardan göstermesi ve bizden sonraki işçi emekçilerin bu yaptırımların bir daha yaşanmaması için nasıl örgütlü bir şekilde mücadele edebileceğimizi öğretti. Kapitalist sistemde bizleri sömüren patronlara karşı UİD-DER ışığıyla aydınlığa adım adım yürüyelim!
Genç bir lise öğrencisi: UİD-DER’le babam vasıtasıyla tanıştım. UİD-DER’in gençlere dönük çok güzel etkinlikleri olduğunu zaten biliyordum. Son dönemde ise kitap okuma etkiliği yapılıyor ve ben de aktif olarak katılıyorum. Bu çalışmanın bana çok güzel bilgiler kattığını düşünüyorum. Okuduğumuz kitaplar sayesinde düşünce dünyamızın değiştiğini ve daha bilgili kişiler olduğumuzu fark ettim. UİD-DER’in bize aşıladığı ve okuduğumuz kitaplarda da gördüğüm en önemli şey, yaşadığımız toplumu sorgulamamız gerektiği düşüncesiydi. Ayrıca UİD-DER’le beni tanıştırdığı için babama çok teşekkür ediyorum.
Elektronik fabrikasında çalışan genç kadın bir işçi: Ben kendi yaşadığım bir deneyimi sizlerle paylaşmak istiyorum. UİD-DER’le yeni tanıştığım dönemlerdi. Çalıştığım işyerinde işçilerden habersiz sigorta giriş çıkışı yapmışlardı. Ben de o dönem haklarımı bilmiyordum. Patronun karşısına çıkıp neden sigorta giriş çıkışı yaptığını sordum. Patron “Sen bir işçisin, bu çark nasıl dönüyor bilmiyorsun” dediğinde, kendimi çok çaresiz ve güçsüz hissetmiştim. Bu durumu UİD-DER’deki arkadaşlarımla konuştuğumda, aslında yalnız ve çaresiz olmadığımı öğrendim. UİD-DER sayesinde işyerine bu konu hakkında dava açtım ve davayı kazandım. Ondan sonra bir işçi olarak, bir kadın olarak yerimin UİD-DER olduğunu öğrendim ve dört elle sarıldım. Şunu çok iyi öğrendim, örgütlüysen insanca yaşarsın, örgütsüzsen haksızlıklara ve dayatmalara boyun eğersin. Yaşasın örgütlü mücadelemiz.
Bir eğitim emekçisi: UİD-DER’le tanışmadan önce genç bir bireyken –eğitim sistemimiz de sağ olsun–, acayip hırslı, çok yüksek hedefleri olan kısacası sistemin ürettiği standart ve sadece ders çalışmaya odaklı bir öğrenciydim. Abim ve ablam sayesinde UİD-DER’le tanıştım ve burada farklı meslekten işçi arkadaşları gördüm. İlginç bir şekilde hiçbirinde hırs yoktu. Kendimi sorgulamaya başladım. Başlı başına hayatın nasıl yaşanması gerektiğini düşündüğümde bile bu hırsın gereksiz olduğunu anladım. Ayrıca meslek grubu ne olursa olsun işçilerin birbirlerinden hiçbir farkı olmadığını ve hepimizin aynı sömürü düzeni altında olduğumuzu fark ettim. Bireysel olarak düşünmenin bizlere gerçek anlamda hiçbir şey katmadığını gördüm. Bu düzene karşı UİD-DER’in içinde verilen örgütlü mücadelenin ne kadar sağlam ve emin adımlarla yürüdüğünü gördüğümde, benim yerim burası dedim. UİD-DER’e gel işçi kardeşim senin yerin burası.
Bir lise öğrencisi: 2006 yılında UİD-DER’in açılış etkinliğinde ben 2 yaşımdaydım. Teyzem ve dayım benimle bahçede oynuyorlardı. Annem salonda etkinliği izliyordu. Yani izliyormuş tabii ben hatırlamıyorum, sonradan anlattılar. Aslında UİD-DER’le bebekken tanışmış oldum fakat çalışmalarına liseye geçtiğimde katıldım. Ben çok çekingen birisiydim ama UİD-DER’le kendimi daha rahat ifade etme şansım oldu. Yeni insanlarla tanışmaya başladım. Bu ister istemez beni bir değişime sürükledi. Ve yalnız olmadığımı hissettim. Düşüncelerim değişti ve önyargılarım kırıldı. İnsanlar sana yakın geliyor ve bu insanı mutlu ediyor. Rahatça güven duyduğum için aslında herkesin benim gibi olduğunu anladım. Benim en çok ilgimi çeken şey ise, dernekte herkesin kolektif bir şekilde çalışmasıydı. Ailemde görmediğim bu tarzı UİD-DER’de gördüm. Bir şekilde insanların haklarının sömürüldüğünün farkına vardım. Bu yüzden biraz da olsun bunu kendi hayatıma uygulamaya başladım. UİD-DER’li ablalarım ve ağabeylerim sayesinde daha önce hiç okumadığım kitapları okuma fırsatım oldu. Eğitim sisteminin ne kadar kötü olduğunun farkındaydım, bizleri bir at yarışı gibi koşturuyorlardı. Sadece bu sistemin neden böyle olduğunu kavradım. Dahası işçi sınıfı diye bir sınıfın var olduğunu anladım. Bir kere UİD-DER’de kadın erkek dil din ayrımı yapılmıyor. Dışarıda bir önyargı var ve bu önyargının mücadele sayesinde kırıldığını gördüm. Beni bu mücadeleye katanlara teşekkür ederim.
Yargı Kararları ve İşçi Mücadelesi
- “Sizi Değil, İşgücünüzü Sattık”
- Cepteki Taşlar ve Tecrübe
- Hangi Hasan Olacağız?
- Grev ve Direniş Alanında Bir Muşambadan Ötesidir Çadır!
- Sınıfını Bil, Sen de Birlik ve Dayanışma Çatımızın Altına Gel!
- Örgütlü İşçiler Bin Bilse de Örgütüne Danışır…
- “Sendikadan Vazgeçin, Valizdeki Paraları Size Dağıtacağım”
- Birliğin ve Dayanışmanın Güzelliği
- Genç İşçiler UİD-DER’i Anlatıyor
Son Eklenenler
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- İngiltere’de 100 binin üzerinde insan Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve emperyalist savaşa hayır demek için 2 Kasımda yeniden meydanlara çıktı. Başkent Londra’da 21. kez düzenlenen ulusal eylem gününde on binler hükümet binalarının...
- İspanya’da 29 Ekim Salı günü yaşanan sel felaketinde can kaybı 250’ye ulaştı. İspanya’nın doğusundaki Valencia bölgesinde etkili olan aşırı yağışlardan sonra meydana gelen sel felaketi büyük bir yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri felaketten...
- Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını...
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...