Buradasınız
UPS İşçileri Direnişlerini Değerlendiriyor
UİD-DER: Dokuz ay süren direnişiniz sonuçlandı. Dokuz ay sonra geriye dönüp baktığınızda, sıcağa, soğuğa, ekonomik zorluklara rağmen direnişe başlamanızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Alparslan: 2 yıldır UPS’de çalışıyordum. İş başvurusu yaptığımız daha ilk günlerde bizlere 8 saatlik çalışma, servis, yemek ve güzel çalışma koşulları var denilmişti. Fakat bu dediklerinin hiçbiri olmadı. Tam tersi koşullarla karşılaştık. Örneğin 8 değil 16 saat çalıştık, aldığımız ücret 550 liraydı, geceleyin yediğimiz yemek sabahtan yapılıyor ve geceye kadar bekletiliyordu. Hatta işe girişimiz oluyordu, çıkışımız olmuyordu. İş çıkışlarında servis olmuyordu, kapıda bekliyorduk. İçerisi kamp gibiydi. Gelen servis adeta hapishane arabası gibiydi, hep birlikte doluşup ayakta eve gidiyorduk. 14-15 saat çalışmışız, terliyiz, bu halde o arabalara bizi bindiriyorlardı. Bir iki yıl boyunca bu şartlarda çalıştık. Sonra bu böyle gitmez dedik. Ortak bir karar verdik ve TÜMTİS’e başvurduk. Bu işkenceye karşı örgütlenmeye karar verdik. Şimdi, arkadaşlar 3-4 aydır 8 saat çalışıyorlar, servisler ve yemekler düzeldi, insan gibi muamele görmeye başladılar. Önceleri “ulan gel buraya”, “bu işi yap” gibi emrivaki konuşmalar vardı. İşçileri aşağılayıcı sözler söyleniyordu. Bu durumun değişmesi örgütlü gücün sayesinde oldu. Bu daha başlangıçtır ve devamını da getireceğiz. Sendika bize, biz de sendikamıza sahip çıkacağız sonuna kadar.Erol: Geriye baktığımda orada gerçek bir mücadele olduğunu görüyorum. Evimizi de ailemizi de çevremizi de etkiledi. Çevremizde eş, dost, akrabaların çoğu bize terörist gözüyle baktılar. Oturduğumuz binada 20 daire var ama yalnızca ikisi bu mücadeleyi anladı ve destekledi. Direnişe başlamak büyük bir kazanımdı. Ben mücadeleden kendimi soyutlayıp çoluk çocuğumun derdine düşmüştüm. Ama arkadaşlarım “sendikaya üye olacak mısın” diye sorduklarında bezginliğim gitti, ruh halim bir anda değişti.
Ayhan: Direnişimiz çektiğimiz bütün sıkıntılara değdi. Biz burada direnirken içerideki arkadaşlarımıza da faydası oldu. Yüklemeci arkadaşlar 12-14 saat çalışıyorlardı, çalışma saatleri 8’e düşürüldü. UPS dünyada işçiye mesai ücreti vermezken arkadaşlarımız geçen ay mesai parası aldılar. İçeride yeni düzenlemeler oldu, yemek saati oldu. Çay saati yoktu, iki sefer çay saati oldu. Bizim direnişimiz içerideki arkadaşlara fevkalâde destek oldu. Yönetimde işçiyi aşağılayan, kötü laf söyleyenler kalmadı. Şimdi içerisi daha düzgün, daha rahat, hepsi bu direniş sayesinde oldu.
Olgun: Direniş süreci boyunca kiralarımız birikti, veresiyelerimiz üst üste bindi, kavurucu sıcaklardan çıkıp kışın soğuğuna dayanmak kolay olmadı. Biz bu direnişe başlamasaydık koşullarımızı nasıl değiştirebilirdik?
Necdet: Öncelikle şunu söyleyeyim ki içeride işçi arkadaşların çalışma koşulları daha iyi oldu. Daha sendika girmedi. Ancak 16 saatten 8 saate düştü çalışma saati, yemekler düzeldi, çay içmek için bardak bulamıyorduk şimdi çay saati var. Bu direnişin, sendikanın sayesinde oldu. Bundan sonra bizi bekleyen 40 bin kişi daha var. Bu başarı daha önceleri Yurtiçi Kargo’da sağlansaydı şimdi belki biz de çoktan örgütlenmiştik. Bu direniş 9 ay sürdü. Ben içeri giremedim. Üzülmüyorum da. Çünkü içeri giren 152 arkadaşım var. Girmeyen arkadaşlarım hemen arkasını dönüp gitmesin. Çünkü başka yerler var. Bu işçinin bir yarışı ve dayanışmasıdır. 9 ay çok sıkıntılar da gördük. Çok kitlesel destekler de oldu. Başarımızın en büyük nedeni aramızdaki arkadaşlıklardır. Samimi ve birbirine bağlı arkadaşlıktır.
İsmail: Dokuz ay süren direniş başarıyla sonuçlandı. Her şeye rağmen biz başardık. Zorluklara rağmen direnerek biz kazandık.
Uygun: Gerçekten her türlü zorluğa rağmen örgütlü ve kararlı bir şekilde direndik. Gerçekten tüm arkadaşlar çok kararlı ve sağlam mücadele ettiler. Bu kararlı mücadeleyle birlikte, sendikamızın tam desteği ile beraber direniş kazanıldı.
UİD-DER: Sürdürdüğünüz direnişin size, ailenize katkısı ne oldu? Ailece ne tür zorluklar yaşadınız? Bu zorlukların üstesinden nasıl geldiniz?
Alparslan: Benim 3 kardeşim var. Babam 9 yaşımdayken vefat etti. Kiracıyım, ev geçindiriyorum. Bir çocuğum var. Direnişin onlara hiç olumsuz etkisi olmadı. Neden diyeceksiniz? Karşıda abim var, o bize çok destek çıktı. Eşim ve çocuğum destek oldu. Eşim mitinglere de katıldı. Çocuğum bugün dahi gelmek istiyordu, soğuk diye getirmedim. Onlar bana “sonuna kadar direneceksin” dediler. Eşim kolundaki bileziği bozdurdu. Sendikamız da bizlere katkı sundu.Erol: Direniş en çok ailelerimizi etkiledi. Eve gelen tebligatları eşim haciz sanıyordu. Ama direniş yerimize gelip gördükten sonra, yani patronun ve polisin saldırısına, bizim haklılığımıza tanık olduktan sonra, hep yanımızda oldu. Önceden evde ekmek olmasa eşim “git ekmek bul” derdi. Şimdi ise “dert etme ya eskisini yeriz, eksik yeriz” diyor. Bu çok önemli. Eve gittiğimde her akşam direniş alanında tüm olup bitenleri anlattım. Önceden bunu hesap vermek olarak anlıyordum, ama bu süreçte arkadaşımla sohbet eder gibi konuşabildik. Ailemle birbirimizi kazandık. Direniş çevremizi genişletti. Çok samimi dostluklar kazandık. Yüzlerce arkadaşımız oldu.
Olgun: Direnişe çıktığımızda ailem “yine işsiz kaldın” diye söylendi. Benim sigortamın olmaması yüzünden ailem de tedavi olamıyordu. Kazanacaklarımızı anlattıktan sonra kısa zamanda hak verdiler. Tüm süreci onlara anlattım, gizlemedim. Bu sayede karşı çıkmadılar.
Ayhan: Sendikaya ilk üye olanlardanım. Sendikal çalışmaya karar verdiğimde aileme danıştım. Şartlarımız düzelir, çocuklarımızın geleceği daha düzgün olabilir diye konuştum. Bunu yapmamız lazım dedim. Eşim bir şey demedi, beni destekledi. Biz üye olmaya başladık. Bir ay sonra işten atıldık. Maddi zorluklarımız oldu. Hepsine katlandık çünkü sonuçta başaracağımıza emindik. Eşimin desteğiyle direnişi geçirdik. Ben çalışıyorken eşim işten ayrılmıştı fakat direnişe başladık Allahtan işyerinden tekrar eşimi aradılar ve işbaşı yaptı. O günden beri bütün yük onun sırtına bindi.
İsmail: Direnişe ilk başladığımda ailemin haberi yoktu. Polisle çatışmamıza kadar da olmadı. Haberlerde çıktıktan sonra bana “direnişiniz var bizim haberimiz yok” dediler. Sonunda eşim anladı. Ekonomik zorluklar çektik ama sendikamızın desteği ile bu zorlukları aştık.
Uygun: Direniş boyunca ailem bana tam destek verdi. Çoğu zaman kiramız ve faturalarımız birikti ama yine de ailemin de desteği ile bu zorlukların üstesinden geldik.
Necdet: Arkadaşlarımızın çoğunun ailesi direnişi bilmiyordu. Birçoğu göç ederek gelip burada işçilik yaptı. Direnişe çıkan insanlara “terörist” gözüyle bakılıyor. Fakat içine girdiğinde, başına geldiğinde anlıyorsun ki bu insanlar terörist değilmiş. Bu durum aileni de etkiliyor. Onlar da değişiyor. Zorluk ve sıkıntılar yaşadı ailelerimiz. Ama birlikte davranarak zorlukları aştık. Ailen varsa bu direnişi rahat rahat sürdürürsün. Ailen yoksa çok zorluk çekersin.
UİD-DER: Direnişin bu kadar uzayacağını başlangıçta tahmin ediyor muydunuz?
Necdet: Ben 6 ayı garanti diye tahmin ediyordum. Ama son görüşmelerden sonra bir, bir buçuk yıl gideriz diye düşünmeye başlamıştım.
Alparslan: Benim bu yaşıma kadar sendikayla hiç ilgim olmadı. Hiç sendikal çalışma yapmadım, ne kadar süreceğini de bilmiyordum. Bir yıl süren de 3 ayda biten de oluyormuş. Biz bunu göze aldık. İşe geri dönmemeyi dahi göze aldım. Çünkü ev geçindiriyorum, kiram var, çalışmam lazımdı. Bütün bunlara rağmen her şeyi göze aldık, bu iş bir sene de sürse devam edeceğiz dedik. Benim içeri girmem de önemli değildi, ben içerideki arkadaşlar düzgün şartlarda çalışsın, içerideki zulme son verilsin istiyordum. İnşallah bunu başaracağız.Erol: Tabii, biz Şubattan Marttan önce bitmez demiştik. Direnişin kazanıldığına son dakikaya kadar inanmadık.
Ayhan: Biz Mayısın 13’ünde atıldık. Ben arkadaşlarıma da söyledim, seneye 5. ayı bulabilir direnişimiz diye. Kendimi o şartlara göre ayarladım. Her ne olursa olsun bekleyeceğim diye karar vermiştim. Herkes sendikamız için çok “küçük bir sendika”, “UPS yutar bu sendikayı”, “satın alır” diyordu. Gerçekten bizler de öyle görüyorduk. Sendikamız UPS karşısında neydi ki? Ama sendikamızdaki yöneticiler sayesinde bu başarıya ulaştık. Ben sendikayla ilk görüşünce inceledim. İnternetten baktım. Tanıdıklarıma sordum. 1980 öncesinde bu olayları yaşayanlar vardı. Baktım mücadeleci, savaşçı bir sendika. Birçok yerde örgütlenmeler yapmış. Girdiği yere yapışıyor, ya sendikayı sokuyor ya da o işyeri kapanıyor, böyle bir sendika. Üye olmaya ve çalışmaya böyle karar verdim.
Olgun: Ben bu kadar uzayacağını tahmin etmiyordum. İlk zamanlarda uluslararası dayanışmayı duyunca ve içeride sendika üyelikleri ilerleyince, UPS’nin kargo sektörü olmasından kaynaklı işini aksatabileceğimizi düşündüm. Fakat 9 ay boyunca işveren de saldırılarını sürdürdü. Biz onu biraz hafife almış olduk.
İsmail: Tahmin etmiyordum. Ben daha önce sendikal mücadele içinde bulundum; 2 ay grev yaşadım ve çözüldü. O yüzden tahmin edemedim.
Uygun: Tahmin ediyordum, çünkü uğraştığımız firma sıradan bir firma değildi. Yaklaşık 200 ülkede faaliyet yürüten bir dev. O yüzden uzaması da normal bence.
UİD-DER: Direniş boyunca işçi örgütlerinden, sendikalardan, işçilerden yeterli destek ve yardımlaşma gördünüz mü?
Alparslan: İlk önce şunu söyleyeyim ki, biz bütün partilere gittik. Fakat hiçbir tanesi bizim ziyaretimize gelmedi. Bir iki tanesi geldi ama bir daha gelmediler, destek vermediler. Ama dışarıdan UİD-DER, duyarlı insanlar, öğrenciler desteğe geldiler, bizleri yalnız bırakmadılar. Karşımızda hemen bir sendika var. Fakat onların direnişe desteğini, katkısını görmedik.
Erol: Pek çok kurumdan arkadaşlar geldiler. UİD-DER de bizi yalnız bırakmadı. UİD-DER’li arkadaşlarla gelen türbanlı kadın arkadaşların bizi ziyaret etmesi, çoğu Alevi olan direnişçileri şaşırttı. Çünkü biz o ana kadar onların da bize destek olabileceğini bilmiyorduk. Yine UİD-DER başka işyerlerinden direniş yaşamış olan arkadaşlarla bizi bir araya getirdi. Örneğin Halkalı Kâğıt’tan gelen arkadaşlarla karşılıklı olarak deneyimlerimizi paylaştık. Yararlı oldu bizim için.
İsmail: Bütün örgütlerden ve sendikalardan destek gördük. Uluslararası destek de yanımızdaydı. Bu yüzden UPS direnişçileri olarak her greve, her direnişe destek olmak için elimizden geleni yapacağız.
Ayhan: Direniş boyunca açıkça söyleyeyim ki yeterli destek ve dayanışma görmedik. Sizin gibi işçi örgütlerinden destek gördük. Sendikacılardan destek gelmedi. Petrol-İş ilk bir iki gün geldi, sonra da bir daha gelmedi. Sendikaların örgütlü olduğu işyerlerinden dahi desteğe gelen olmadı. Kopukluk var. Bizim sendikamız nerede bir direniş varsa bizi sürükledi oraya götürdü. Çel-Mer işgalinde her gün oraya gittik. Ama bizim yanımıza ne Birleşik Metal-İş geldi ne de Petrol-İş geldi.
Uygun: Ben bu direnişin Türkiye bazında, sendikalar söz konusu olunca fazla bir destek gördüğünü düşünmüyorum. Ama yine de her platformdan destek gördüğümüzü söyleyebilirim. Bu konuda bize destek ve dayanışma gösteren herkese sonsuz teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.
Necdet: Sendikacılardan destek kesinlikle görmedik. Bunun üstüne basarak söylüyorum, çünkü sendikalarda nasıl bir yozlaşma olduğunu çok iyi görüyorum. Ama diğer işçi örgütlerinden dayanışma gördük. Buraya her zaman gelip gittiler. Bize moral ve destek verdiler. Maddi değil ama manevi anlamda buraya çok şey kattılar. Ama sendikalar bunu yapmadılar. Bizlere en büyük destek sendikalar dışındaki işçi örgütlerinden geldi. Bunu yaygınlaştırmak gerek. Sizler direnişe çıkan bir işçiden daha bilinçlisiniz. Anlattığınız şeyler insanların kafasında yer ediyor. Gerçekten şunu istiyorum, direnişe gelen örgütlerin işçiye bilinç veren amaç gütmeleri gerekiyor.
Olgun: Bütün işçi örgütlerinden destek ziyaretleri oldu ama yeterli olmadı. Özellikle sendikalar maddi desteği örgütleyebilirdi. Bizim ihtiyacımız olan kitlesel gösterilere kitlesel katılım, sendikaların yetkili olduğu fabrikalar tarafından sağlanabilirdi. O işyerlerinden dayanışma sağlanabilirdi. Bunlar olmadı. İşçi kurumları direnişimizi ziyarete geldiler ve eylemlerimize destek oldular. En büyük desteği UİD-DER verdi. UİD-DER direniş yerine işyerlerinden, fabrikalardan işçileri getirerek direnişimizin duyulması için çalıştı. Kitlesel eylemlere direnişteki işçilerden fazla işçi getirmişti. UİD-DER işçi basını da direnişimizi duyurmak için sürekli haberlerimizi yayınladı. Son olarak UİD-DER’in hazırladığı belgesel sayesinde başka direnişlerden çıkarmamız gereken sonuçları gördük. Özellikle Çel-Mer kısmı benim için çok öğreticiydi.
UİD-DER: Direnişlere desteği arttırmak için hâlihazırda direnişte olan işçilere ne tür görevler düşüyor?
Olgun: Direnişe desteği öncelikle orada fiilen mücadeleyi sürdüren işçiler sağlar. Bu yüzden direnişçiler direnişi sendikalara, mahallelerindeki ve diğer işyerlerindeki işçilere duyurmalı ve destek toplamalılar. Bu konuda kararlı olmalılar. Sendikalarla beraber neler yapabileceklerini tartışmalılar. Onların olanaklarını ve çevrelerini kullanabilmeliler. Sendikaları değerlendirecek olan direnişçilerdir. Demokratik kitle örgütleriyle sıkı bağlar kurulmalı ve talepler somut olmalı. Direnişçi işçi aileleri birbirini ziyaret etmeli, destek örgütlemeye çalışılmalı.
Alparslan: Biz her direnişe 8 ay boyunca katıldık. Nerede bir direniş varsa gittik. Sıcak demedik, soğuk demedik en az yarım saat, bir saat güneşin altında yürüdük ve Çel-Mer’e gittik. Samka’ya, Sa-Ba’ya, Konveyör’e, deriye gittik. Direnişçi işçiler birbirine destek olmalıdır. Birbirine katkı sunmalıdır. Birleşmelidir. Birbirini yalnız bırakmamalıdır. İşçi sınıfı birleşirse birbirine katkı sağlar, kazanır. Yine söylüyorum gerek sizler gerek başka arkadaşlar bize katkı sundu.
İsmail: Böyle durumlarda basın açıklamaları yaparak, sendikaları ziyaret ederek direniş anlatılmalı. Kamuoyu sürekli bilgilendirilmeli. Direnişin gözden düşmemesi için sürekli çalışmak lazım.
Uygun: Herkes bence elini taşın altına koymalıdır. Eğer biz örgütlü mücadeleden bahsedeceksek herkes direniş boyunca o mücadelenin kazanılması için fedakârlık göstermelidir.
Ayhan: Biz diğer direnişteki arkadaşlara destek ve dayanışmada bulunduk. Hatta siyasi partilere de gittik. Fakat onlardan destek bulamadık. Direniş alanına kimse gelmedi. Zorlaya zorlaya bir partiyi getirdik. Çokça kapılarına gitti, kavga ettik. AKP’ye dahi gittik. Fakat destek görmedik. Şunu öğrendik ki, oy verdiğimiz partiden dahi bize destek gelmiyor, bunu hepimiz öğrendik.
Necdet: Direnişçi işçiler önce kendi aralarında bir komite kurmalıdırlar. Komite alınan kararlarda sendikacılardan daha önde olacak. İşçi bilinçli olacak ve aldığı kararları sendikaya kabul ettirecek. Hatta direnişteki işiler bir araya gelerek, kafa yorarak, tartışarak komite kurup, ortak kararlar alacaklar. Sen orada ben burada olmuyor. Komite kurarak sağlam durmalı ve aramızda iyi bir iletişim olmalıdır.
Erol: Direnişteki arkadaşlar asla mücadeleyi bırakmasınlar. Patronun onları dağıtmasına asla izin vermesinler. Sendikalara sahip çıksınlar, işçi kurumlarına da birlikte gitsinler. Birbirlerini ziyaret etsinler.
UİD-DER: Direnişinizin uluslararası önemi neydi? Uluslararası dayanışma direnişinizin kazanımla sonuçlanmasına etki etti mi?
Necdet: Bizim direnişimize yüzde yüz etkili oldu. Çünkü 154 ülkede bizim için destek eylemleri yapıldı. Kendi ülkemizden çok biz uluslararası destek aldık. Bunlardan birisi de UİD-DER oldu. Her zaman yanımızda oldu. Uluslararası destek olmasaydı biz daha 10 yıl burada olurduk. Hem maddi hem de manevi destekte bulundular.
Erol: Yurtdışı desteği çok önemliydi. Hollanda’daki işçilerin eylemleri, Amerika’da bildiri dağıtan zenci işçiler bizim yapamadıklarımızı yaptılar. ITF’in de yardımıyla 162 kişinin maaşı verildi. Bütün sendikaların bunu örnek almaları gerekir.
Olgun: Zaten en önemli faktör uluslararası dayanışma. Uluslararası dev bir tekelde patron sendikalaşmaya elbette engel olmaya kalkacak. Direniş olduğunda uluslararası dayanışma örgütlenmeli. Pek çok ülkede sendika temsilcileri bizim mücadelemizi kendi ülkelerindeki işçilere anlattılar ve UPS patronunu zarara uğratacak eylemler yaptılar. Bunun sonucunda UPS patronları bizi muhatap aldılar ve görüşmelere başladılar.
Alparslan: Tabii büyük etki etti. Yalnız başımıza başaramayacağımıza emindik. ITF ve tanımadığımız başka uluslararası sendikalar bize büyük destek verdiler. Basın açıklamalarımıza ve mitinglerimize geldiler. Çadırımıza dahi geldiler ve bizi ziyaret ettiler. Sonuna kadar yanımızda olduklarını söylediler ve başaracağımızı söylediler.
İsmail: Sonuca etki etti. Bizim için uluslararası destek çok önemliydi. 1 ve 15 Eylülde küresel eylemler yaptığımızda, yaklaşık 154 ülkede adını bilmediğimiz, yüzünü görmediğimiz işçiler bizim için iş durdurdular.
Uygun: Çok büyü katkısı oldu uluslararası dayanışmanın. Özellikle küresel eylemlerin yapılmasının ve kararların alınmasının direnişin kazanılmasına çok büyük katkısı oldu. Ayrıca yapılan ziyaretlerin de katkısı oldu.
Ayhan: Muhakkak uluslararası destek direnişimizin kazanımla sonuçlanmasına etki etti. Bizim çadırımızın da etkisi çok büyüktür ama onların desteği muhteşemdi. Bizim Türkiye’de sendikalarımız, örgütlerimiz basın açıklamalarımıza gelmezken, dünyanın 154 ülkesinde, bizim tanımadığımız insanlar bizlere destek verdiler, kalktılar buralara geldiler. İngiltere’de, Hollanda’da, Nijerya’da, Meksika’da, Japonya’da bize destek veren eylemler olmasaydı biz UPS’de başarılı olamazdık.
UİD-DER: Direnişinizin kazanımla sonuçlanması, ama bazı işçi arkadaşlarınızın işe alınmaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Alparslan: Hepimiz bir görüşteyiz ki dışarıda duran arkadaşlarımızı ilk toplu sözleşmede geri alacağız. Onları mağdur etmeyeceğiz. Çalışan arkadaşlar olarak elimizden gelen maddi ve manevi dayanışmayı göstereceğiz. Çünkü biz 8 aydır birlikte yaşadık, ailemizden çok birlikte kaldık, biz onların durumunu biliyoruz. Sonuna kadar yanlarında olacağız.
İsmail: Bu büyük bir zaferdir. Hepimizin geri dönmesini isterdim; buna üzüldüm. O arkadaşlarımız yalnız değildir. Bizler geri döndükten sonra da onların alınması için uğraşacağız.
Uygun: Her mücadelede bedeller ödenir. Bence bu arkadaşlar da arkadaşlarının geleceği için bedel ödediler. Ama onların işe dönmesi, içerideki mücadelenin daha sağlam olması demektir.
Ayhan: Sendika başkanımız UPS ile görüştükten sonra çadırımıza geldi ve durumu anlattı. 3 kişi buradan 4 kişi Mahmutbey’den 5 kişi İzmir’den işe geri alınmıyor dedi. Biz de kim diye sorduk. Mahmutbey’de işçiler kabul etti dedi. Biz arkadaşlarımıza soralım, onlar olumlu yanıt verirlerse olur, olumsuz yanıt verirlerse direnişe devam edeceğimizi söyledik. Onlar olumlu yanıt verdiler. Başkan “geldiğimiz yer çok iyi” dedi. Kendisi de “bana kalırsa girmeliyiz” dedi. Fakat “siz ne derseniz biz onu yaparız, direniş diyorsanız direneceğiz” de dedi. Tabii ki biz dışarıda kalan arkadaşlarımızla dayanışmayı sağlayacağız. Biz içeride çalışırken onlar dışarıda boş kalmayacak. TİS imzalanınca onların işe alınması konusunda direteceğiz ve onları da işe aldıracağız.
Erol: Kazanılsın da işe alınmayanlar olsa da olur diye düşünüyoruz. İşe alınmayanlar da böyle düşünüyor. Dokuz ay orada kalmamızın sebebi budur. O işçiler artık içeriye bilinçli girecek. Bunu istiyorduk.
Olgun: Direnişimizin başarıyla sonuçlanması sadece UPS işçilerinin kazanımı değil. Çünkü kargo sektöründeki binlerce işçinin örgütlenmesinin de önünü açabilecek bu kazanım. Dışarıda kalan işçi arkadaşlarımızın da işbaşı yapması daha büyük bir başarı olurdu. Onların da bizimle işbaşı yapmasını isterdim. Ama bugün gücümüz sadece bu kadarına yetti. İşe alınmayan işçi arkadaşlarımızla oturup bu durumu konuştuk. Onlar da UPS’ye sendika girmesinin kendilerinin işe alınmasından daha önemli olduğunu söylediler. Bu kararı hep beraber aldık.
UİD-DER: Direniş sonucunda işe alınmayan işçilerden birisiniz. İçeri dönen arkadaşlarınızdan talebiniz nedir ve siz bundan sonra neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Necdet: Ben arkadaşlarımdan şunu istiyorum: Arkadaşlar içeri girdiklerinde işlerini en iyi yapan insanlar olmalıdırlar. Belirli bir süre çoğunluğu sağlamak için örgütleneceğiz. TİS görüşmeleri yapmaya hazırlanacağız. İşveren yerleri de süpür derse, itiraz etmeden çalışmalıdırlar. Arkadaşlar bilinçli ve örgütlü olarak davranmalılar. İçeride yaşanacak sorunlar örgütlenmeye zarar verir. Sadece UPS örgütlenmesine değil arkadan gelecek 40 bin kargo işçisine de zarar verir. Ben bundan sonra daha çok çalışıp, daha rahat örgütlenme çalışmalarına katılacağım. Yani çekip evime gitmeyeceğim, örgütlenmelere katılacağım.
UİD-DER: İşyerinde çalışmaya başladığınızda neler yapmayı düşünüyorsunuz?
İsmail: İşyerine geri dönmemiz çok önemli. Sonrası daha da önemli. Bundan sonra örgütlenme çalışması yapacağız. Üye olmayan arkadaşlarımıza süreci ve sendikayı anlatarak üye olmalarını sağlayacağız.
Uygun: Üye olmayan arkadaşlarımızı da sendikaya üye yapıp en kısa sürede toplu sözleşmeli bir düzene geçip, güvenceli ve rahat çalışmak istiyoruz.
Ayhan: Çalışacağız, fakat bizi içeride nelerin beklediğini bilemiyoruz. Çalışanların çoğu zaten arkadaşımız. Kötü bir şey olacağını tahmin etmiyorum. Yönetimle ilk gün toplantı yapacağız. Diğer işçileri de üye yapacağız. Arkadaş gibi olacağız, insan gibi yaklaşımda bulunacağız. İstemeden de olsa birbirimizi kırmış olabiliriz. Herkesi üye yapacağımıza inanıyoruz. Kurtköy’ün bir özelliği, on dakika birbirini gören işçiler kaynaşıyor. Eğer bir ay sonra içimizden birilerini atmaya kalkarlarsa buradaki 450 üyeyle hep birlikte kapıya yine çıkarız. Son olarak bütün işçiler birlik içinde, dayanışma içinde olmalıdır. Sendikalarına da sahip çıkmalı ve sorgulamalıdırlar. Her şeyi sendikalara da bırakmamalıyız.
Erol: Kazanmış olmamız içerideki arkadaşların korkularını ortadan kaldıracak. Sendikaya üye olmalarını sağlayacağız. Disiplinli bir şekilde çalışacağız. Sendikal çalışmamızı da sürdüreceğiz. Süreci uzatmamak gerek, yoksa soğur.
Olgun: İşe başladığımızda ilk işimiz arkadaşlarımızın sendikaya üye olmasını sağlamak olacak. Toplu sözleşme masasına oturabilmemiz için çoğunluğu sağlamamız gerekiyor. Bu yüzden derhal üyelikler için çalışmamız lazım. Her şey sendikalaşmayla, toplu sözleşmeyle bitmiyor. Patronların saldırısının önüne geçmek için bunlar tek başına yeterli değil. Biz sadece evrak üzerinde üye olmamalıyız. Sınıf bilincimiz gelişmeli ki örgütlü davranabilelim. Toplu sözleşmeye güçlü oturabilmemizin yolu bu. Etkin olmak için biz işçiler örgütlü olmak zorundayız.
Alparslan: Bir insanı kaybetmek kolay fakat kazanmak zordur. İçeri girdiğimizde ayrı gayrı yapmayacağız. Sendikaya üye olduğumda öz arkadaşlarım bana selam vermemişti, dışlamışlardı. Onları hor görmeyeceğim. Onlara yaşadıklarımızı anlatacağım. Dışarıda durduk, aç kalmadık. Sendikanın verdiği para ile aldığım maaş denkti. İçerideki arkadaşlarımı kazanmak ve yanıma çekmek isterim. Son olarak sizlere, UİD-DER’e çok teşekkür ederim. Her zaman yanımızdaydınız, sizleri ziyaret etmek istiyoruz.
UİD-DER: Biz de sizlere teşekkür ediyor ve başarılar diliyoruz.
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- İstanbul’da Maltepe Belediyesi ile İzmir’de Buca Belediyesi işçileri, Denizli’de Pamukkale Üniversitesi İktisadi İşletmelerde çalışan işçiler, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktılar. Çeşitli illerden gelerek...
- “Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz.” Erdoğan’ın 2015’te söylediği bu sözlerin amacı işçi...
- İspanya’da 29 Ekimde yaşanan sel felaketi Valencia bölgesinde 250 insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Onlarca insan hâlâ kayıp. Şehir, evler harap olmuş durumda. Felaket boyunca kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan, sevdiklerini,...
- Kanada’nın batı eyaleti Britanya Kolumbiyası limanlarında işçiler, 4 Kasım itibariyle 72 saatlik grev kararı aldılar. Geçtiğimiz yıldan bu yana Kanada’nın çeşitli limanlarında gerçekleştirilen kısmi grevlerin ardından gelen yeni grev kararı, devam...
- Son zamanlarda siyasi iktidar vergi düzenlemeleri konusunda sınır tanımayan bir performans sergiliyor. O kadar ki hiç harcamadığımız ya da hiç almadığımız şeylerden bile vergi almak için kolları sıvadı. 100 bin liranın üzerinde kredi kartı limitine...
- “N’olmuş yani, yarın süte daha fazla su karıştırır satarsın, yapmadığın iş sanki!” Kemal Sunal’ın oynadığı “Yüz Numaralı Adam” filminde geçen bu cümle trajikomik bir durumu ifade ediyor. İzlerken gülüyoruz ama yaşadığımız tam da bu. Soralım...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- Japonya’da çeşitli sendikalar, 2-3 Kasımda yaptıkları eylemlerle derinleşen kapitalist sömürüye ve emperyalist savaşa karşı mücadele çağrısında bulundular. İnşaat ve Taşımacılık İşçileri Dayanışma Sendikası Kansai Bölgesi Şubesi (Kan-Nama), Metal ve...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...