Buradasınız
Yılda İki Ay Vergiye Çalışıyoruz!
Halkalı’dan bir sağlık işçisi
Son yıllarda zengin ile fakir arasındaki uçurum giderek arttı. Zenginler daha fazla zengin olurken, yoksullar ise yerlerinde saymaya ve iki sınıf arasındaki uçurum büyümeye devam ediyor. Bunun sebebi patronlar sınıfının işçileri giderek artan oranda sömürmesidir. Hayatımızın her alanında karşımıza çıkarılan vergileri de unutmamak lazım. Açık bir şekilde yolunuyoruz. İşçiler olarak çeşit çeşit vergi ödüyoruz. Gelir vergisi bu vergiler arasında ilk sırada yer alıyor.
Son yıllarda zengin ile fakir arasındaki uçurum giderek arttı. Zenginler daha fazla zengin olurken, yoksullar ise yerlerinde saymaya ve iki sınıf arasındaki uçurum büyümeye devam ediyor. Bunun sebebi patronlar sınıfının işçileri giderek artan oranda sömürmesidir. Hayatımızın her alanında karşımıza çıkarılan vergileri de unutmamak lazım. Açık bir şekilde yolunuyoruz. İşçiler olarak çeşit çeşit vergi ödüyoruz. Gelir vergisi bu vergiler arasında ilk sırada yer alıyor. Maaşımız daha elimize geçmeden kesinti yapıldığından biz işçilere görünmez gibi gelse de son yıllarda ücretlerimizin buharlaşmasıyla durumu çok daha fazla fark eder olduk. Zira yılın ikinci yarısından itibaren maaşlarımızı elimize aldığımızda ciddi oranda düştüğünü görerek dehşeti yaşıyoruz. Yılın başında aldığımız ücret yılsonunda 300 ila 1000 lira arasında bir kayba uğruyor!
Gelir vergisi, birinci vergi diliminde %15, ikinci vergi diliminde %20, üçüncü vergi diliminde %27, dördüncü vergi diliminde %35 oranında olmak üzere çalışanların ücretlerinden kesiliyor. Asgari ücretin açlık sınırının bile altında kaldığı bir gerçek olmasına rağmen, asgari ücretli bir işçi her ay brüt gelirinin %15’ini daha eline ulaşmadan vergi olarak ödüyor. Üstelik Türkiye’de asgari ücretlinin toplam çalışanlara oranı %43! Yani milyonlarca işçi açlık sınırının altında yaşıyor ve bu sefalet ücretinden bir de yüksek bir oran olan %15 vergi ödüyor. Bununla da bitmiyor! Her sıkıştıklarında hükümetin eliyle vergi affı ve çeşitli teşvikler alan patronlar olurken, asgari ücretli çalışanların gözünün yaşına bakılmaksızın ücretinden kesinti yapılıyor. Ücret biraz arttığında ise vergi dilimi büyüdüğü için kesinti de kaçınılmaz oluyor. Örneğin Ocak ayında Asgari Geçim İndirimi dâhil 3 bin lira ücret alan bir işçinin maaşı üçüncü dilime girdiği Kasım ayında 2 bin 603,55 liraya, Aralık ayında ise 2 bin 593,69 liraya geriliyor. Yani ücretimiz arttıkça vergi dilimi oranından kaynaklı olarak kaybımız da o oranda artıyor.
Gelir vergisi dilim oranları Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununda belirlenen mevzuata göre her yıl Ekim ayının sonunda geriye doğru 1 yıllık Üretici Fiyat Endeksinin (ÜFE) ortalamasına bakılır. Ayrıca kanun uyarınca vergi dilim sınırlarını %50 arttırmak ya da düşürmek Cumhurbaşkanlığı yetkisindedir. Maaşlarımız her yıl bir önceki yılın Tüketici Fiyat Endeksine (TÜFE) göre belirlenmesine karşılık, gelir vergisi oranı ÜFE’ye göre belirleniyor. ÜFE’nin TÜFE’nin altında kaldığı yıllarda işçiler olarak maaşlarımız, vergi dilimi oranından daha fazla arttığı için daha fazla vergi ödüyoruz. 2009-2018 yılları arasında TÜFE’nin her yıl daha yüksek çıkmasıyla artan oranda vergi ödedik. Bu kanun geçmiş yıllarda Bakanlar Kurulu yetkisindeydi ve Bakanlar Kurulu vergi dilimi sınırlarının güncellemesini bu yıllarda ÜFE oranının da altında tutarak bu adaletsizliği artırmıştır. Böylece asgari ücretli bir işçi yılın belirli bir ayından sonra ikinci vergi dilimine takılmaya başladı. Yani yıllar içerisinde ücretlerimiz hem enflasyon karşısında reel olarak düştü hem de yıldan yıla daha fazla vergi ödedik. Bunun anlamı son on yılda daha fazla yoksullaştığımız gerçeğidir.
Ben kamuda çalışan, 657’ye tabi bir sağlık işçisiyim. Ocak ayında aldığım ücret yılsonunda elime geçmiyor. Temmuz ayında ikinci zammı almama rağmen üstelik! Konuyla ilgili sendika uzmanı Onur Bakır açıklayıcı röportajında şöyle söylüyor: “Üçüncü vergi dilimi sınırına baktığımızda fark daha da büyüyor. Çünkü 2010 ve 2017 yıllarında Bakanlar Kurulu, 3. vergi diliminde hiçbir artış yapmadı ve bir önceki yılın rakamını uyguladı. 2008’de 3. vergi dilimi sınırı 19 bin 800 liraydı. 2018 itibariyle bu sınır 34 bin lira. Eğer sınır TÜFE oranında güncellenseydi 44 bin 471 lira olacaktı. Arada 10 bin liranın üzerinde devasa bir fark var. Eğer Bakanlar Kurulu, yetkisini kullanmazsa, ÜFE üzerinden güncelleme yapılsaydı, bu sınır 41 bin 663 lira olacaktı. Yani 10 bin liralık farkın 4’te 1’i TÜFE-ÜFE farkından, 4’te 3’ü ise Bakanlar Kurulu’nun işçiyi, emekçiyi daha çok vergiye boğma iştahından kaynaklanıyor.” Bu durum yaşadığımız darboğazı apaçık gözler önüne seriyor.
Türkiye’de işçi sınıfının nasıl yoksullaştığını anlamak hiç de zor değil. Son on yıla baktığımızda bunu net bir şekilde görebiliyoruz. Örneğin en zengin yüzde 20’lik dilimde olanların milli gelirden aldıkları pay %47,4’e çıkmasına karşılık en yoksul yüzde 20’lik dilimde olanların aldığı payın yüzde 6,3’te kalması durumu yeterince açıklıyor. Sermayenin has partisi AKP, iktidarda olduğu yıllar boyunca hep patronlara çalıştı. İşçi sınıfı olarak bizler ne yazık ki örgütsüz ve dağınığız. On yıllardır servetine servet katan patronlar büyüdükçe büyüdü. Ama işçiler hep güç kaybetti ve daha çok yoksullaştı. Bu gidişatı değiştirmenin yolu tekrar güç biriktirmekten ve mücadeleye katılmaktan geçiyor!
YÜREKLERİN GEZİNTİSİ
Patronlara Yeni Teşvik Yolları
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
- Maaşlar Eriyor: Bu düzen Değişmeli!
Son Eklenenler
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...