Buradasınız
Yüksek Fatura Ödüyorsan Sen Suçlusun
Kıraç’tan UİD-DER’li bir işçi

Geçen gün bir televizyon kanalında bir program izledim. Konu ilgimi çekmişti, çünkü biz “dar gelirlileri” ilgilendiriyordu. Programa konuk olan mesleğinin uzmanı, izleyicilere nasihatler veriyordu aklı sıra.
Kışın yapacağımız kimi önlemler ile elektrik ve doğalgazdan tasarruf edecek ve bu önlemler sayesinde genel olarak da ısınma sorunundan kurtulacakmışız. Acaba nasıl formüller keşfetti ve biz neleri görmedik de bunca yıl kabarık faturalar ödedik ve buna rağmen kışları donarak geçirdik diye iyice merak ederek izlemeye koyuldum. Neyse kadın anlatmaya başladıkça “ya ne kadar da safmışız meğerse, biz bunları nasıl akıl edemedik” dedim kendi kendime.
Büyük bir sır verir gibi aynen şöyle anlatıyordu uzman: “Kışın enerjiden tasarruf etmek, daha az fatura ödemek ve evinizin daha sıcak olması birkaç ufak önlemle mümkün. Meselâ dışarı çıkıp içeri girerken ayakkabılarınızı kapıyı açmadan önce giyip ya da çıkarmanız gerekir. Aynı şekilde zorunlu olmadıkça ev havalandırılmamalı, zorunlu durumlarda ise sadece ilgili oda ya da salon havalandırılmalı. Oda kapıları kapalı tutulmalı ve ısı malzemesinin çevresi açık olmalı vs.”
Bu gibi ıvır zıvır şeyleri duyunca, insanlar bu kadar da aptal yerine konulmaz ama dedim. Bu programlar açık açık bizleri suçluyor. Sanki kışın gelen faturaların yüksek olması bizim suçumuz ya da kışın evlerimizde dikkatsizliğimizden donuyoruz. Ya da bu kadarcık fikirleri biz akıl edemiyoruz!
Haliyle bu uzmanın kimin uzmanı olduğu hemen anlaşılıyor. Oysa demiyor ki, her ay faturalarınıza zam geliyor ve siz bu yüzden yüksek fatura ödüyorsunuz. Maşlarınıza ise yüzde 3 gibi komik bir zam yapıldığı için her şeyden kıstığınız gibi ısınma ihtiyacınızdan da kısıyorsunuz. Üstelik ödediğimiz faturaların neredeyse yarıya yakını vergi olarak alınıyor, yani sadece kullandığımız gaza para ödemiyoruz.
Her alanda olduğu gibi burada da gerçekten faturayı biz emekçiler ödüyoruz. Ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmayan tuzu kurular ise çıkıp bize akıl veriyorlar. Oysa biz işçi ve emekçilerin de sağlıklı ve sıcak evlerde oturmak hakkıdır, hatta daha çok hakkıdır. İşte bu hakkı kullanmanın anahtarı gücümüzde, yani ortak mücadelemizde saklıdır.
Dünyada İşçi Eylemleri Yükseliyor
Patronların Utanması Olmaz!
- Geçmişten Bugüne Uçurum İnsanları
- Doğru Tarafta, İşçi Sınıfının Safındayım
- Emekçi Kadınlar ve Barış
- Gene Takmışsın Kırmızı Şapkayı, Greve mi Gidiyorsun?”
- “Çöpçü” Demek Hakaret mi?
- Gençlere Örgütlü Mücadele Deneyimi Aktarmak…
- “Kurt Ağladı, Biz de İnandık”
- “Gerekirse Grev de Yap!”
- Sınıfımızın Yaşlılarının Payına Ölüm Düşüyor
- “Sınıfsal Bir Tarafı Var mı?”
- Ana-Baba-Oğul UİD-DER Saflarında Yürüyenlere Selam Olsun
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...