Buradasınız
Adana Balcalı Hastanesinde Yeniden İhale Girişimleri ve İşçilerin Mücadelesi
Adana’dan UİD-DER’li işçiler
Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesinde çalışan işçiler ve onları destekleyen çeşitli kitle örgütleri, 4 Ekimden başlayan ve 7 Ekime kadar süren oturma eylemi ile Rektörlüğün ihale girişimlerini protesto ettiler. Balcalı Hastanesinde asıl işveren olan Rektörlük, iş mahkemesinin bu hastaneye ilişkin olarak verdiği “taşeron çalıştırmak hileli bir durumdur” kararına uygun davranmıyor ve hastanede çalışan sağlık işçilerini kendi bünyesine almıyor. Bunu yapmamak için her defasında para cezası ödemeyi bile göze alıyor. Rektörlük yeni ihaleler de açarak, Balcalı Hastanesinde taşeronda çalıştıracağı yeni işçiler almak istiyor. Rektörlüğün sağlık işçilerine reva gördüğü tek şey, sendikasız, güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışma.
Balcalı Hastanesinde yıllarca mücadele veren işçiler, “Sağlıkta Taşeron Ölüm Demektir” sloganları ile Dev-Sağlık-İş sendikasında örgütlenmiş ve asıl işveren olan Rektörlük bünyesinde çalıştırılmaları gerektiği mahkeme tarafından da tescillenmişti. 4 Ekimden 7 Ekime kadar süren eylemlerde Rektörlüğün işçi düşmanı ve hukuk dışı tutumu protesto edildi. 4 Ekim sabahı erken saatlerde merdivenlerde oturma eylemi ile başlayan eylemlilik süreci, 7 Ekimde daha kitlesel bir protesto ile devam etti. İşçiler hem hastanede çalışan ve iş güvenceleri olmayan sınıf kardeşlerine seslendiler hem de Rektörlüğün tutumunu hastaneye gelen halka anlatmaya çalıştılar. 7 Ekimde yine merdivenlerde oturmayla başlayan eylemler, kitlesel olarak ihale odasına kadar yürüyüşle devam etti. Ardından Rektörlüğe kadar topluca yapılan yürüyüşlerle, Rektörlüğün taşeron ihalesi açması bir kez daha kınandı. Rektörlüğün TESCİL işlemini yapması yönünde sloganlar atıldı.
Rektörlük hastanede bulunan özel güvenliklerin dışında Çevik Kuvvetten de yardım istemiş, önlem almıştı! Buna rağmen eylemler sürdü. Yapılan görüşmelerde Rektörlük Ekimde ihalenin yapılmayacağını açıkladı. Ama bu durum Balcalı Hastanesinde yeniden ihale açılmayacağı anlamına gelmiyor. Rektörlük ilk fırsatta yeni bir girişimde bulunabilir. Tescil işlemini yapana kadar bu konuda işçiler uyanık olmalı. Bunun ipuçlarını, sağlık emekçisi olarak yıllardır bu sektörde çalışan bir sınıf kardeşimizle yaptığımız röportajda da görmek mümkün. Aşağıda SES üyesi bir sağlık emekçisi ile yaptığımız röportajı aktarıyoruz:
Kaç yıldır bu sektörde çalışıyorsunuz?
Yirmi altı yıldır sağlık sektöründe çalışıyorum.
Rektörlük tescil işlemini sizce neden yapmıyor? 7 Ekimden sonra yeniden ihale yapma girişimlerinde bulunabilir mi?
Yeni ihale yapma girişimleri devam edecektir. Çünkü Tescil işlemini yapmıyor. Balcalı Hastanesinde hukuksal olarak da onaylanan “Taşeron çalıştırmak hileli bir durumdur” kararına, yani “tescil işlemini yap, asıl işveren ol” diyen karara rağmen Rektörlük bunu yapmıyor. Üstelik bunu yapmadığı için de durmadan para cezası ödüyor. Dört gün süren eylemliliklerle bunu kınadık. Bugün de daha kalabalıktık. Ses çıkardık. Ama bizim gücümüz örgütlülüğümüz. Hastanemizde Dev-Sağlık-İş sendikamız hâlâ yeterli ve olması gereken yerde değil. Bunun onca sebepleri var. Bizlerden hâlâ uzak duran işçi kardeşlerimiz var. Bizler tarzımızı ve varsa eksiklerimizi samimi olarak gözden geçirmeli, sendikalı ve güvenceli çalışmanın ne olduğunu sabırla herkese yeniden yeniden anlatmalıyız. Balcalı’da tüm güçlerimizle seferber olmalıyız. Dev-Sağlık-İş sendikamızı daha kitlesel bir duruma taşımalıyız. Üye olmayanların neden üye olmadıklarını dinleyerek, onları anlayarak ve yürüdüğümüz yolu onlara anlatarak desteklerini mutlaka almalıyız. Bu bizim gücümüze güç katacak, Rektörlüğe de geri adım mutlaka attıracaktır.
Genel olarak emek örgütlerini, sendikaları vs. nasıl görüyorsunuz?
Bence emek örgütleri ve sendikalar fiili ve meşru mücadele hatlarını bir bir terk etti. Ediyor. Fiili ve meşru mücadelenin yerini bürokratizm aldı. Bu işçi sendikalarında da memur sendikalarında da yaşanıyor. Sendika yönetimlerine seçilenler denetlenemez oldu. Tepeye seçilenler tabanın sesine kulak vermiyor. Tepede karar alıyor. Bunu uygulayın vs. diyor. Bu durum işyerlerinde sorunlara yol açıyor. İşyerlerindeki sorunlara çözüm bulunamadığı için de tepeden alınan kararlar hep havada kalıyor. Örneğin bizlerin memur olarak örgütlülüğümüz 89’da Bahar Eylemleri ile başlayan süreçte oldu. O zamanlar çok canlı tartışmalar yürütüyorduk. Kamu emekçilerinin sendikalaşması için yola çıktık. Bizler memur arkadaşlarımızı üye yapmak için birebir emek veriyorduk. Böylece TÜM SAĞLIK-SEN’i kurduk. Sendikanın merkezi İstanbul’da olduğu için de bulunduğumuz ilde haklarımızda çeşitli davalar açıldı. Bu davalar üç yıl sürdü. Yaptığımız savunmalarla fiili ve meşru bir zemin yakalamıştık. Bugün meselâ KESK yıllardır üye kaybediyor. Bunun nedenini ciddi bir şekilde muhasebe etmeliyiz. İşçi sendikaları taşın altına elini koyarak sendikasız işçileri sendikalı yapmak için çok da ter dökmüyorlar. Yani bu işi yapan çok az sayıda sendika ve sendikacı var bugün. İşçi sendikaları da mevcut üyelerini korumanın yollarını arıyorlar.
Ben sağlık çalışanıyım. Sağlık sektöründe çalışan ve aynı işi yapan herkesin aynı sendikada örgütlenmesi ve aynı ücreti almasını doğru buluyorum. Bu yüzden memur olduğum halde burada Dev-Sağlık-İş sendikasının örgütlenmesine de emek veriyorum.
Yirmi altı yıldır devlet memuru olarak sağlık çalışanısınız. İnternetten hizmet dökümünüzü istediğinizde karşınıza ne çıkıyor? Bunun sebebi sizce ne?
İnternette hizmet dökümünü istediğimde, yirmi altı yıllık devlet memurluğum değil 4/C çıkıyor karşıma. Ben, Emekli Sandığına bağlı olmayan, 4/C’li bir geçici işçi olarak görünüyorum. Bu durum doktora gittiğimde de, ilaç almaya eczaneye gittiğimde de karşıma çıkıyor. Bunun anlamı özetle sözleşmeli çalışma. Sağlık sektöründe “Hastane Kamu Birlikleri” yasası ile herkesi 4/C’li yapmak istiyorlar. Bu yasa Mecliste alt komisyondan geçti. Yasalaşması için kurula getirilip oylamayı bekliyor.
Bunun ilk girişimlerini, Adana’da Doğumevi Hastanesi ile Marsa Doğum Evini tek başhekimliğe bağlayarak yaptılar. Şimdi burayı yedi kişilik bir yönetime devrettiler. Bu yönetimde, yani kamu yönetim birliğinde, ikisi belediye meclis üyesi, bir tanesi sanayi bakanlığından, hukukçu, ticaretten anlayan ve sağlıkçılar bulunuyor. Bu yönetim kurulu hastaneye işçi alımı ve çıkarılması, malzeme alımı ya da zarar eden yerlerin kapatılması gibi işleri yürütecek. Buradaki amaç doğrudan taşeronlaşmak. Sağlık hizmeti veren hastaneleri birer ticarethaneye çevirmek. Amaç bu. Devlet de hükümet de bunu Kamu Birlikleri Yasası ile genelleştirmek istiyor. Yaşadığım, yaşadığımız süreçler özetle bunlar. Tüm bunlara karşı aynı işi yapanların aynı ücreti almasını ve aynı sendikalarda örgütlenmesini savunmalıyız. Bu saldırılara aynı işi yapan doktorların, hemşirelerin, teknisyenlerin, hastabakıcıların, otomasyon sekreterliğinin bir bütün olduğunu savunup ortak ses çıkarmalıyız. Hepimiz sağlık hizmeti sunuyor ve aynı işi yapıyoruz çünkü. Aynı işi yapanların farklı statüde değerlendirmesine karşı çıkmalıyız.
Teşekkür eder, mücadelelerinizde başarılar dileriz.
Ben teşekkür ediyorum.
Ateş Sadece Düştüğü Yeri Yakmaz!
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...