Buradasınız
Ah, Cemal Ah!
Esenyurt’tan bir metal işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Zamanın birinde Cemal adında biri varmış. Cemal Amasya’da yaşar, büyük bir ahşap oyma ve desen atölyesinde çalışırmış. Cemal işine çok düşkünmüş, patronu 24 saat çalış dese gık demez, diyenleri de nankörlükle itham edermiş. Onun için patronu, eli öpülecek bir adammış, ne de olsa herkese ekmek veriyor, karınlarını doyuruyormuş. Farklı işyerlerinden işçilerin paralarını alamadıkları için iş bıraktıkları kulağına geldiği zaman çok yadırgar ve ayıplarmış Cemal. “Azıcık sabırlı olsalardı ne olurdu, demek ki patronları darda” diye düşünürmüş. Kendi işyerinde işçi arkadaşları bir şeye itiraz edecek, bir talepte bulunacak olsa her zaman patronunun yanında olurmuş.
O dönem o yöredeki geleneğe göre, birinin cenazesi, düğünü, asker uğurlaması gibi şeyler olunca bu merasimlere dâhil olamayanlar adet gereği ayakkabısının tekini yollar daha sonra tekrar alırmış. Cemal de işinin çok olduğunu, böyle işlere ayıracak zamanı olmadığını düşünürmüş. Kimin bir düğünü, cenazesi, acı ya da tatlı günü olsa hep ayakkabısının tekini yollarmış. “Komşularım, arkadaşlarım ya da akrabalarım iyi günde zor günde yanlarında olmamı ister” diye düşünmez, onlarla hemhal olmaz, ne düşündüklerini pek de önemsemezmiş. Tek yaptığı adet yerini bulsun diye ayakkabısının tekini yollayıp sonra geri almakmış. Gel zaman git zaman, Cemal bir gün hastalanmış, hastalığı ilerleyince ne yapsa bir türlü toparlanıp iyileşememiş. İlk günlerde kendisini sık sık soran o çok sevdiği patronu Cemal’i daha az sormaya ve sonraları hiç sormamaya başlamış.
Bir çorba pişireni, bakanı olmayan Cemal’in durumu iyice kötüleşmiş. Hasta yatağında yolun sonuna yaklaştığını hissedince yüreğinde derin bir korku ve pişmanlık duymaya başlamış. Bir gün kapının dışında, pıtır pıtır ayak sesleri duymuş. Cemal kulak kabartıp, bir an yine patronu geldi diye ümitlenmiş fakat nafile. “Eş dost, atölyedeki arkadaşlar neden gelmiyor, neden kimse yanımda değil? Neden?” diye sormuş kendi kendine. Geçmiş günleri, patronunun gözüne girmek için yaptıklarını, bir evden diğer eve gidip gelen ayakkabısının tekini düşünür olmuş.
Ayak sesleri bir artar bir azalırken, soluğunu toplayan Cemal güç bela kapıya kadar gidip düşe kalka kapıyı aralamış, dışarı bakmış ki ne görsün? Bütün tanıdıkları kapıya bir tek ayakkabı bırakıp gidiyormuş ve eşikte yüzlerce ayakkabı birikmiş. İşte o manzara karşısında Cemal derin bir “Ahh” çekmiş ve yaptığı hatanın büyüklüğünü daha iyi anlamış. Fakat Cemal için artık çok geçmiş ve Cemal o gün olduğu yere yığılıp kalmış. Günler sonra komşuları ayakkabılarını almaya gelmişler.
“Ahh” çekip pişmanlık duyan Cemal için geçtir geç olmasına fakat onun hikâyesi geriye önemli bir ders bırakmıştır. Dostluğun, kardeşliğin, dayanışmanın olmadığı yerde sorunlar içinden çıkılamayacak kadar büyür ve yalnız insan bu sorunları çözemez. Cemal gibi bir işçi, patronlara güvenmeyi marifet bilmezse, kendini bu yolla yalnızlığa ve çaresizliğe terk etmezse yalnız da çaresiz de olmaz. Kendi sınıf kardeşleriyle birlik olarak, haksızlıklara karşı çıkarak, daha iyi bir yaşam için mücadele ederek koşullarını değiştirebilir. Yanı başındaki işçi kardeşinden güç alır, ona güç verir. Bizi ucuz işgücü kaynağı olarak gören, sağlığımızı, canımızı umursamayan patronlarımıza değil, işçiler olarak birbirimize güvenelim.
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
- Butimar, Sen Safi Bir Kuş musun?
Son Eklenenler
- İstanbul 112 Ambulans çalışanları ve SES İstanbul Şubeleri, 26 Temmuz Cuma günü Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekimliği binası önünde, yaşanan sorunlara çözüm bulunması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına 112...
- Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için...
- Kemal Türkler anılırken yaşadığı dönemle ve mücadele arkadaşlarıyla, sınıf mücadelesinde elde ettikleri kazanımlarla anılıyor. Bize öyle önemli bir miras bırakmış ki katledilişinin 44. senesinde bizler onu hâlâ aramızda ve kavgamızda hissediyoruz....
- İstanbul Çatalca’da bulunan, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri üretimi yapılan Polonez’de baskılar ve hukuksuzluklar artıyor, işçiler de sendikal haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Tekgıda-İş Sendikasının yeterli çoğunluğu sağlayarak...
- Siyasi iktidar Türkiye’nin dört bir yanını maden şirketlerine peşkeş çekmeye devam ediyor. Son olarak Emsa Enerji ve Madencilik şirketi Tokat’ta 30’dan fazla köyün yaylası ve su havzası olan Sorhun Obasında altın aramak için sondaj çalışmalarına...
- Sermaye sınıfının sendika düşmanlığına ve ücret gasplarına karşı işçilerin ve emekçilerin mücadeleleri sürüyor. İstanbul Çatalca’da Polonez işçileri patronun sendika düşmanlığına karşı direnişe geçti. Şişli Belediyesi işçileri ücretlerinin eksiksiz...
- “Fabrikadaki çoğu kadın 600-700 işçiye haklarının ellerinden gideceğini anlattığımızda protestoya katılmayı tereddütsüz kabul ettiler. Fabrikada sendikasız işçi yoktu. Kadınlar erkeklerden daha bilinçliydi. Sınıfsal olarak da meseleyi biliyorlardı....
- Başka dilde bir şarkı söylendiğinde sözlerini anlamayız. Yine de şarkıda akan hisler yüreğimize kolaylıkla işler. Elbette müziğin gücü ve evrenselliğidir bu. Ancak esas güç, egemenlerin ne yaparlarsa yapsınlar önüne geçemeyecekleri duygudaşlık...
- DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in Genel Başkanı, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi Kemal Türkler, katledilişinin 44’üncü yılında Topkapı Mezarlığındaki mezarı başında anıldı. 22 Temmuzda gerçekleştirilen anmaya DİSK’e bağlı sendikaların üye ve...
- Türkiye işçi hareketinin yükselişe geçtiği 1960-1980 arası dönemi düşündüğümüzde bu yükselişe büyük katkısı olan Maden-İş geleneğini ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i anmamak olmaz. Kemal Türkler, bu dönemin sembolü haline gelmiş isimlerden...
- Kemal Türkler… DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in unutulmaz önderi… Dürüst, namuslu ve yüreği işçi sınıfından yana atan bir sendikacı… Katledilişinin 44. yıldönümünde büyük işçi önderi Kemal Türkler'i saygıyla anıyoruz.
- Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler 20 Haziranda greve başladı. Sakarya Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan İYİ-SEN üyesi taşeron işçilerinin ücret gaspına karşı 22...
- Bangladeş’te kamu sektöründe istihdam kotasına karşı öğrencilerin başlattığı protestolar büyüyerek devam ediyor. Kamu sektöründe kota sisteminin kaldırılmasını talep eden öğrenciler ve emekçiler kamuda işe alımda liyakata dayalı bir sistem...