Buradasınız
Asgari Ücret Gerçeği
Kartal’dan bir işçi
Bazı sözler kulağa hoş gelse de sadece kâğıt üzerinde kalır ya da her fırsatta bizleri kandırabilmek için bir malzeme olarak kullanılır. Meselâ Anayasanın 55. maddesinde “ücret emeğin karşılığıdır” tanımı yapılıyor. Aynı maddede “devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır” deniliyor. 4857 sayılı İş Yasası çerçevesinde çıkarılan Asgari Ücret Yönetmeliğinde ise asgari ücret, “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” olarak tanımlanıyor. Bir de İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi var ki 23. maddesinde bakın ne diyor: “Çalışan herkesin, kendisine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.”
Bu sözler kulağa hoş gelse de, gerçekte aldığımız asgari ücretle bırakın çalışanın ailesini, tek başına bir işçinin bile insan onuruna yakışan bir yaşam sürdürmesi imkânsızdır. Her geçen gün giderek derinleşen ekonomik krizle birlikte, tüm zorunlu ihtiyaçlara yapılan zamlar astronomik rakamlara ulaşmışken, 2009 yılının ilk 6 ayı için asgari ücrete yapılan zam yüzde 4,3, ikinci 6 ayında ise yüzde 4,1 olarak belirlendi. Yani asgari ücretlinin eline ilk 6 ay için net 527,13 TL, ikinci 6 ay içinse net 546,48 TL geçecek. Mart ayı itibariyle açlık sınırı 841 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 2327 TL’ye yükseldi. Dolayısıyla asgari ücretli işçi aileleri resmen açlık sınırının altında yaşam savaşı veriyorlar. Böylesi bir durum ancak içinde yaşadığımız sömürü düzenine özgü bir durum olabilir!
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, asgari ücretten yüzde 15 oranında gelir vergisi (89 TL) ve yüzde 14 oranında SGS prim bedeli (93,24 TL) kesiliyor. Bir işçi daha ücretini eline almadan peşinen vergisini ödemiş oluyor. İşçilerin ödedikleri vergiler sadece ücretleri üzerinden kesilmiyor. Aldığımız her türlü hizmet ve zorunlu ihtiyaçlarımız üzerinden kesilen KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergiler de hesaba katıldığında, “bu devleti kim sırtında taşıyor?” sorusu da açıklıkla yanıtını buluyor! Patronlar ise çok kıymet verdikleri devletlerine vergi ödememek için her türlü dalavereyi yapıyorlar. Hal böyleyken devlet ekonomik krizi bahane eden patronlara her türlü kolaylığı sağlıyor. Her gün açıklanan “ekonomi paketleriyle”, patronların ödemediği vergilere bir de indirimler getiriliyor.
Bekâr ve çocuksuz bir işçiye uygulanması gereken 49,95 TL’lik asgari geçim indirimi dâhil edilerek asgari ücret rakamı yüksek gösterilmeye çalışılıyor. Oysa bu ücret bile birçok işyerinde ödenmiyor. Krizin yükünü işçilere yıkma telâşı içindeki patronlar sınıfına yapılan her bir kalem vergi indirimi, onlar için büyüyen kârlar anlamına geliyor. Fakat işçilere katlanarak çoğalan işsizlik, çalışan işçilere ise yeni baskılar ve ağır çalışma koşulları olarak geri dönüyor! Ayrıca sendika bürokratlarının, düzen kurtarıcısı edalarında açıkladıkları yeni program önerileri de işçilerin zihnini bulandırıcı ve sendikal mücadeleden uzaklaştırıcı bir etki yaratıyor.
Asgari ücreti belirleyen komisyonu oluşturan 15 üyeden 5’i işverenleri, 5’i devleti, kalan 5’i de sözde işçileri temsil ediyor. Bu komisyonda sözde işçileri temsil eden sendika bürokratları, krizi bahane göstererek ve anayasanın 55. maddesinde yer alan “asgari ücretin belirlenmesinde ülkenin ekonomik durumu göz önünde bulundurulur” ibaresine sarılarak, asgari ücretin düşük tutulmasında patronlarla işbirliği yapıyor. Böylesi bir komisyondan işçiler lehine karar çıkmasını beklemek, sadece hayal kurmak değil midir?
Gerçek şu ki, sendika bürokrasisini bulunduğu yerden defedecek ve militan bir mücadeleyi yükseltecek olan da, emeklerinin karşılığı olan ücreti kâğıt parçalarındaki tanımlardan çıkartıp gerçeğe dönüştürecek olan da, bilinçlenerek örgütlenen ve birleşen işçilerdir. İnsan onuruna yakışan ücret, açlıkla terbiye edilme ücreti değildir. Asgari ücret vergi dışı olmalıdır, ancak patronların vergi yükünü hafifletmek için değil, patronların ve onların devletlerinin yükünü işçi sınıfının sırtından atabilmek için! Bu yüzden UİD-DER saflarında haklarımızı öğrenelim, örgütlenelim ve mücadeleye katılalım.
46. Yılında Kavel Destanı
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- “Yaşam Adil Olmadan Ölüm Adil Olur mu?”
- Hak İstiyorsak Sorumluluk Almalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Erizihson Efsanesi ve Açgözlülük Meselesi
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım!
- İşçi Dayanışması 185. Sayı Çıktı!
- “Yolun Karanlığı Olmaz, İyi Bir Arkadaşla Yürüyene”
- Sınırdışına Çıkmak mı Sınırları Aşmak mı?
- Dünya Meydanlarından Yükselen Sesler Bize Ne Anlatıyor?
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Titan’dan Titanik’e Kapitalizmin Akıl Dışı Hikâyesi
- “Büyük Türkiye”den “Türkiye Yüzyılı”na Hayatımızda Ne Değişti?
- Kıdem Tazminatına Ne Oldu?
- Saldırılara Nasıl Karşı Koymalı? Maden-İş Örneği Yol Gösteriyor!
- İşçi Dayanışması 184. Sayı Çıktı!
- Asıl Değerli Olan…
- Neden ve Nasıl Değiştim?
- Birimize Yapılan Hepimize Yapılmış Demektir!
- Armut Ağacı ve Bilinç Meselesi
Son Eklenenler
- Amerikan Senaristler Birliği WGA’nın çağrısıyla 2 Mayısta başlayan 11 bin 500 Hollywood senaristinin grevi 5 aydır devam ediyordu. Temmuz ayında 160 bin oyuncunun da greve katılmasıyla senaristler ve oyuncular sektörlerinin tarihindeki en büyük...
- Ben bir metal fabrikasında çalışıyorum. İşyerinde bir işçi arkadaşıma halini hatırını sordum, o ise özet olarak, “özgürlüğe hasret bir kuş gibiyim” dedi. Ben de “o zaman kafesleri kıralım” dedim. Arkadaşım “ellerimiz kollarımız bağlı, nasıl kıralım...
- Agrobay Seracılık’ta işçiler sadece ve sadece sendikaya üye oldular diye başlarına gelmeyen kalmadı. İşten atıldılar, polis ve jandarma zulmüne maruz kaldılar, mahkeme kararıyla sendikacıların fabrikaya yaklaşması engellendi, işçileri taşıyan servis...
- Devlet, işçi ve emekçilerin vergilerini, emeklilik primlerini peşin peşin alıyor, sonra emekli olmak için aylarca kapıda sıra bekletiyor. Aylardır mağdur olan, üç kuruş emekli parası alamayan yüz binlerce emekçi olarak sesimizi yükseltmeli bu...
- İngiltere’de düşük ücret dayatmasına ve ağırlaşan çalışma koşullarına karşı farklı sektörlerden işçilerin grevleri devam ediyor.
- Siyasi iktidar ekonomik krizin bedelini işçilere ödetmeye kararlı. Kıdem tazminatımızı ortadan kaldırma politikası tekrar gündeme geldi.
- Baskılar karşısında geri adım atmayan ve mücadeleyi büyüten direnişçi Trendyol işçileri, DGD-SEN ve PTT-SEN öncülüğünde 26 Eylülde bir kez daha “Ya Saygın Bir Uzlaşma Ya da Tavizsiz Direniş” diyerek Trendyol Genel Merkezi önünde eylem yaptılar....
- Japonya’da mücadeleci sendikalar ve demokratik kitle örgütleri 19 Kasımda savaş politikalarına ve işçi sınıfına yönelik saldırılara karşı bir miting gerçekleştirecekler. Japon Demiryolu İşçileri Sendikası Doro-Çiba, Japon İnşaat ve Taşımacılık...
- Yunanistan’da binlerce işçi iş kanununun değiştirilmesine karşı 21 Eylülde greve çıktı. Yunanistan Kamu İşçileri Sendikaları Konfederasyonunun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen greve toplu taşıma işçileri, doktorlar, hemşireler, öğretmenler ve daha...
- Geçenlerde sosyal medyada bir habere denk geldim. Tavuk üreten bir fabrikada yumurtaların civciv olma süreci bekleniyor. Yumurtalardan çıkan civcivler erkek ve dişi olarak ayrılıyor. Ayrılan erkek civcivler toplu halde öldürülüyor. Bunun sebebiyse...
- Merhaba. Uzun yıllardır devam eden ekonomik krizin sonuçları artık kendini iyiden iyiye gösteriyor. Ücretlerimizin düşmesi, kıdem tazminatımızın kuşa döndürülmesi, fiyatların astronomik biçimde yukarı fırlaması neticesinde en doğal hakkımız olan bir...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK, 24 Eylülde Kartal Meydanında “Emekliler Buluşması” düzenledi. “Emeklilikte Adalet! Emeklilikte İnsanca Yaşam!” başlığıyla düzenlenen eyleme sendikalar, emekliler ve demokratik kitle örgütleri katıldı.
- İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası (İSG-SEN) üyesi iş güvenliği uzmanları, 24 Eylülde, Ankara Ulus Meydanında bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Çeşitli illerden iş güvenliği uzmanlarının katıldığı eylemde “İş Güvenliği Uzmanları...