Buradasınız
Ayşe Abla’yı Delirten Düzen Sağlığımızı Düşünür mü?
Pendik’ten bir kadın işçi

Yaklaşık bir yıldır zihinsel engellilere bakılan bir kurumda hasta bakıcı olarak çalışıyorum. Hiç bir şekilde insan yerine konulmayan hastaların yaşam koşullarına bir nebze olsun ışık tutabilmek için yazdığım mektup daha önce UİD-DER sitesinde yayınlanmıştı. Tamamen kâr amacıyla bakılan bu hastaların karşı karşıya kaldığı insanlık dışı muameleyi bir mektupla anlatmak mümkün değilken bu sefer en az onlar kadar umursanmayan, insan yerine konmayan biz hasta bakıcıların Covid-19’la katmerlenen sömürüsüne değinmek istedim.
Covid-19 gündemimize girdiği günden itibaren toplumda yaratılan korku ve panik biz hasta bakıcıların hayatlarına da damgasını vurdu. Koronavirüsü fırsata çeviren patronlardan biri de bizimkiydi. Patronumuz Covid-19’u fırsat bilip esnek ve uzun çalışma saatlerini derhal dayattı. Covid-19 nedeniyle biz işçilere 15 gün boyunca kurumda yatıp kalkmamız gerektiği söylendi. 15 gün de evlerinizde kalacaksınız dendi. Tabi istemeyen kabul etmeyebilirdi, maaşını almamak koşuluyla! Az personelle çok iş yaptırmak patronların en iyi bildiği şey. Hiç bir personel “ben çalışamam” diyemedi. Sözüm ona müjdeli bir haber verir gibi de “15 güne maaş, artı 1000 lira verilecek” dendi. İşçi arkadaşlarım hesabını yapmadan hemen teklifi kabul etti. Çalışma günlerimize denk gelen resmi tatillerimizin ve haftalık izinlerimizin iç edileceğini bilmiyorduk tabi. 15 günün sonunda yapmış olduğum hesaplamayı arkadaşlarımla paylaştım. Aslında ne kadar zarar ettiğimizi sürekli kendi aramızda konuşuyoruz. 15 gün geceli gündüzlü çalışmamızın karşılığını almamamız bizleri huzursuz etmeye başlamıştı. Ama bu huzursuzluk bir türlü patronun kulağına gitmiyordu. Daha doğrusu söyleyemiyorduk. Çünkü dışarıda giderek büyüyen işsizlik çalışmakta olan işçi arkadaşların haline şükretmesine yol açıyordu. Sürekli duyduğum cümle “neyse yapacak bir şey yok, dışarıda işsizlik artıyor. Bizim hiç değilse bir işimiz var” idi.
İşin maddi boyutu bir yana bırakılacak olursa en büyük kaybımız psikolojik olarak yıpranmamızdı. 15 gün boyunca evinden ayrı bir şekilde, hiçbir hazırlık ve altyapı oluşturulmadan kuru koltuklarda uyutulduğumuz, yetersiz beslenerek çalıştırıldığımız günlerin eziyeti tarif edilemez. Virüsten korunmanın yolu bağışıklık sisteminizi güçlü tutmaktır diyorlar. Peki, patronların niyetleri gerçekten bizi ve hastaları virüsten korumak olabilir mi? Yaratılan korku ve panik halinin büyüklüğü ile biz işçilerin zorlu yaşam ve çalışma koşulları çelişkili değil mi? Hele 9 yıldır bu kurumda çalışan bir ablamızın yaşadıkları, bizlere patronların insafsızlığını, bu düzenin nasıl da kâr üzerine kurulu olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Eşinden ayrı olan Ayşe ablamız üç evladını kimseye muhtaç etmemek, evini geçindirebilmek için 9 senedir gece gündüz dur durak bilmeden çalışmış. 15 günlük karantina sürecinde rahatsızlığı iyice ilerleyen Ayşe abla ani krizler geçirdi ama patron tarafından çalıştırılmaya devam etti. Duvarlarla konuşan, işçi arkadaşını eski eşi sanan Ayşe ablanın durumu her geçen gün kötüye gidiyordu. İşyerine hiç gelmeden para kazanan patronumuza bu durum anlatıldığında verdiği tepki insanı çıldırtacak cinstendi: “Çalışacak durumdaysa devam etsin, evine gitmesine gerek yok.” 15 gün boyunca ruh gibi çalışan Ayşe abla patronun umurunda değildi. Yıllardır çalıştırılıp emeği sömürülen Ayşe abla ancak ölürse kurumdan çıkabilirdi! Sözüm ona hastaları Covid19’dan korumak için önlem alan patronumuzun ne hasta, ne de işçi umurunda. Hasta başına devletten para alan patron için bir hastasının ölmesi demek maddi kayıptı. Hastaların sadece nefes almaları yeterliydi patron için. Hakkını aramaya kalkışan işçilere “beğenmiyorsanız kapı orda” diyen patronun yasa, kural umurunda değildi. İşçi arkadaşlarımsa işsizlik korkusunun esiri olmuştu. Hiçbir şeye sesini çıkarmazsa kendisine bir şey olmaz zanneden işçi arkadaşlarım her suskunluğun giden bir hak kaybı anlamına geldiğini ya bilmiyor ya da şimdilik bilmek istemiyor. Ama bu düzen, biz işçi sınıfına safını bilmeyi, 9 yıl da çalışsan 9 gün de çalışsan patronlar sınıfının gözünde değerimizin olmadığını Ayşe abla gibi örneklerle acı bir şekilde anlatıyor. İşe yararken iliklerine kadar sömürülen, işi bitince, posası çıkınca kenara fırlatılan Ayşe abla bu acımasız düzenin somut örneğiydi.
Evet, bugün için birleşip Ayşe ablamızı evine gönderemedik, uzun sürelerle çalıştırılmaya karşı koyamadık, emeğimizin çalınmasına göz yumduk ama ilelebet böyle gitmeyecek. Umudumuz bitmiş değil. Zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimizin olmadığını anladığımız günler oldu ve hep var olacak. İşsizlik, yoksulluk giderek artıyor. Kapitalizm içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmak için bugün virüsü ustalıkla kullanıp bizleri evlere tıkabilir. Ama bu hep böyle gitmeyecek.
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/