Buradasınız
Babamın Kanatları Filminin Anlattıkları
Çukurova Üniversitesi’nden bir öğrenci
Kapitalizm dünya çapında büyük bir ekonomik krizin içindeyken Türkiye gibi ülkelerin ekonomileri büyümeye devam ediyor. Kapitalistler bunu işçi sınıfına yoğun saldırılarla elde ediyor. İşçi sınıfı, işsizlik tehdidi altında düşük ücretlerle ve uzun iş saatleriyle mücadele ediyor. Diğer taraftan taşeron sistemiyle ve iş kazalarıyla boğuşuyor.
İnşaat sektörü, Türkiye’deki bu ekonomik büyümenin lokomotifi olarak görev alıyor. Aynı zamanda işçi sınıfı en yoğun sömürüyü de bu sektörde yaşıyor. Çoğu inşaatta taşeronun taşeronu hatta onun da taşeronu bulunabiliyor. İşçiler günlük 30-40 lira gibi çok düşük yevmiyelerde çalıştırılıyor. Ayrıca ölümlü iş kazaları yani iş cinayetleri en çok inşaat sektöründe gerçekleşiyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre 2017 yılında tüm sektörlerde toplam 2006 işçi ve bunun yüzde 23’ü yani 453 işçi inşaat sektöründe yaşamını yitirmiştir. Bir önceki yıl ise tüm sektörlerde toplamda 1970 işçi yaşamını yitirmiş ve bunun yüzde 22’si inşaat sektöründe ölen işçilerdir.
2016 yılında çekilen Babamın Kanatları filmi, bu acımasız sektörün, işçilerin hayatlarında açtığı derin yaraların bir kesitini beyaz perdeye aktarmaya çalışmış. Film, Van’dan İstanbul’a çalışmaya gelen yaşlı bir tuğla ustasının hikâyesi çevresinde şekilleniyor. İsmi İbrahim olan bu karakter kanser olduğunu öğreniyor ve karakterin tedavisi için işi bırakıp hastaneye yatması gerekiyor ama İbrahim Van’daki ailesine para göndermek zorunda olduğu için çalışmayı bırakamıyor. Aynı inşaatta çalışan Yusuf ise genç bir işçi ve zengin olma hayalleri ile ruhunu patrona satıyor. Bu iki karakterin çelişik durumlarının yanı sıra okul harçlığını çıkarabilmek için inşaatta çalışan bir üniversite öğrencisi de inşattan düşerek hayatını kaybediyor.
Yönetmen Kıvanç Sezer, bu karakterler üzerinden kapitalist sistemin inşaat sektöründe işçileri nasıl sindirdiğini ve kapitalist devletin bürokrasisinin işçilerin hayatını nasıl değersiz gördüğünü beyaz perdeye aktararak günümüz Türkiye sinemasında önemli bir film çekmeyi başarmış. Son dönem sinemamızda, inşaat sektöründeki taşeron sisteminin ve iş cinayetlerinin oluşturduğu ağır koşulların işlendiği maalesef başka bir film bulunmamaktadır. Bu noktadan bakıldığında çok önemli bir yapım olan Babamın Kanatları filmi oldukça değerlidir. Ağır çalışma koşullarına rağmen, bireysel mücadelenin öne çıkarılması, bizi çaresizlik içinde bırakıyor. Biz işçiler için örgütlü mücadele hayati bir şeydir. Tarihte görüldüğü üzere; işçi sınıfı, bireyler olarak değil örgütlü halde mücadele ettiği zaman kazanımlar elde etmeyi başarabilmiştir. Günümüzde 8 saatlik çalışma ve toplu iş sözleşmesi gibi kimi haklar işçi sınıfının büyük mücadeleler vererek kazandığı haklardır.
Buradan hareketle inşaat ve diğer sektörlerdeki işçilerin, patronlar sınıfının yoğun saldırılarına ve kapitalizmin yarattığı ağır koşullara karşı birlikte mücadele etmekten başka çareleri yoktur.
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...