Buradasınız
Bakan Buyurdu: Kırmızı Et Bulamıyorsanız Balık Yiyin!

13 Kasımda Ankara Üniversitesi Su Ürünleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (ASAUM) tarafından “Balık Ankara’da da Yenir” temalı bir festival düzenlendi. Festivale katılan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, burada yaptığı konuşmada kırmızı etin gerektiğinden çok tüketildiğini, daha az tüketilmesi gerektiğini ifade etti. Bakana göre eti çok tüketiyormuşuz, zaten diyetisyenler de daha az tüketmemizi öneriyormuş. Oysa kırmızı et yerine balık, tavuk, hindi yemeliymişiz! Bakan, aynı günün akşamı katıldığı bir televizyon programında, et tüketiminin artmasının bir refah göstergesi olduğunu da iddia etti. 2002’de 6,5 kilo olan et tüketim miktarının bugün 15 kiloya yükseldiğini söyledi. Üretimin tüketime yetişememesinden yakınarak, kırmızı et tüketme anlayışını değiştirip beyaz ete yönelmeyi önerdi.
Bakan, kişi başına et tüketim miktarının arttığını iddia ediyor. Burada yapılan hesap aldatmacasının bir benzeri milli gelirde de yapılmıştı. “Milli gelir artıyor, kişi başına düşen milli gelir de artıyor” denilerek, sanki işçiler de zenginleşiyormuş algısını oluşturmak istemişlerdi, istiyorlar. Ancak gerçek ortada. Milli gelir arttıkça patronlar sınıfının payı daha da artıyor. Türkiye’deki milyoner sayısı artarken, işçinin alım gücü düşüyor. Zaten artan pahalılıkla birlikte, temel ihtiyaçlarına ulaşmakta bile güçlük çeken işçi ailelerinin önemli bir bölümü zaten kırmızı et yerine daha ucuz olan tavuk tüketiyor.
Zenginlerin serveti büyüdükçe lüks tüketimleri de ona göre değişim gösteriyor. İşçinin sofrasında asla göremeyeceği, adını dahi duymadığı içecekler, yiyeceklerle dolu sofralar görgüden yoksun bir biçimde medyaya yansıtılıyor. Zenginlerin yedikleri etin miktarı artıyor. Hesabı ise ortalamaya vurularak yoksulun hesabına yazılıyor. Kapitalizmde işler böyle yürür: Zengin zenginleştikçe, yoksul yoksullaşır. Zenginin sofrası büyüdükçe, yoksulun ekmeği küçülür.
Etin kilosu 40 liranın üzerinde seyrediyor. Eti ucuzlatmak gerekçesiyle et ithalatı yapılıyor. Sonuç ortada; ithalatla birlikte ilk başta bir süreliğine fiyatlarda bir miktar düşme gerçekleşse de gerçek anlamda ucuzlama olmuyor. Bu arada işçi ücretleri yüksek enflasyon karşısında erimeye devam ediyor.
İşçinin payına düşen et miktarının gerçekte ne kadar olduğunu bir kenara koyalım. Ama iddia edilen ortalama kişi başına 15 kilo et tüketimi, dünyada kişi başına tüketilen kırmızı et miktarının oldukça altındadır. İstatistikler TÜİK verilerine dayandırılıyor. TÜİK verilerine bakıldığında, tüketim verileri değil üretim verileri görülüyor. Kişi başına üretilen kırmızı et miktarı 15 kiloya karşılık geliyor. Tüm ülkelerde et tüketim verilerini yayınlayan OECD’ye göre ise Türkiye’de kırmızı et tüketim miktarı 2018’de kişi başı 12,6 kilo. Beyaz etle birlikte kişi başına toplam 30,4 kilo et düşüyor. “Her kişinin” bu kadar et yiyemediğini hatırlatmış olalım.
Yine OECD verilerine göre dünyada kişi başına tüketilen kırmızı et miktarı 20,4 kilo, AB ülkelerinde 44,7 kilo, OECD ülkelerinde 39,3 kilo. ABD’de kişi başı kırmızı et tüketim miktarı 49,9 kilo, Rusya’da 32,4 kilo, Çin’de 35,2 kilo.
Tarım ve Ormancılık Bakanının iddiası bu veriler karşısında doğruluğunu kaybediyor. Kırmızı et fiyatlarını emekçilerin de temin edebileceği düzeye düşürmek için gerçek önlemler alınmıyor. Bunun yerine, artan hayat pahalılığıyla birlikte, artık hiç de ucuz olmayan tavuk ve balık öneriliyor. Sanki kasıtlı bir şekilde bizimle alay ediyorlar: Kırmızı et bulamıyorsanız tavuk ve balık yiyin!
Ekonomik kriz derinleşirken işçinin yoksulluğu da derinleşiyor. Temel tüketim maddelerini almak gittikçe zorlaşıyor. İşçinin sofrasına et girmiş girmemiş… sermaye sınıfının ve onun ihtiyaçları doğrultusunda politikalar yürüten hükümetin çok da umurunda değil. İşçilerin daha sağlıklı beslenebilmesinin tek yolu, kendi hakları için birleşip mücadele etmeleridir.
- Biz Bu Masalları Ayaküstü Çok Dinledik
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
Son Eklenenler
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...