Buradasınız
Bilgisizliğimiz Nedeniyle Daha Kötü Koşullarda Çalıştırılıyoruz!
Tuzla’dan taşeron bir metal işçisi

Bir metal fabrikasında altı aydır taşeronda çalışıyorum. Ben işe başladığımda fabrikada kadrolu işçi arkadaşların sendikalaşma çalışması vardı. Sendikaya üye olan işçi arkadaşlarımın bile ümitsiz olduğu, başaramayacaklarını düşündüğü sendikalı olma mücadelesi olumlu sonuçlandı. Ama kimler için olumlu idi? Öncelikle bu mücadele sırasında bedel ödeyen mücadele edip sendikayı sokmayı başaran işçi arkadaşlar için olumlu oldu. Sonra kadrolu ama sendikayı seçmeyenler için kısa bir süre olumlu oldu. Çünkü patron onlar sendikaya üye olmadılar diye prim verdi. Onlar da şimdi sendikaya üye olmak için sıraya girmiş durumda. Bir de işe yeni başlayacak işçi arkadaşlar için, çünkü onlar da hiç mücadele etmeden sendikalı olacaklar. Ama biz taşeron çalışanlar için gerçek durum hiç de parlak değil.
İşyeri kadrosunun çoğunluğunu oluşturan ve benim de bünyesinde olduğum taşeronda çalışanların durumu hiç iç açıcı değil. O kadar bilgisiz bir grup halindeyiz ki örneğin altı aydır çalıştığım fabrikada işyeri hekimine muayene olma hakkım olmadığını daha yeni öğrendim. Üstelik fabrikada “hasta olsanız bile size bakamam” diyen sözde bir doktor var. Kendime çok kızgınım. Fabrikadaki doktora kızdığımdan daha fazla kızgınım kendime. Çünkü birçok şeyi şimdiye kadar merak etmemiş, öğrenmemişim.
Bir sürü yalanla işe başlatıldık. Taşeronda çalışacağımızı bile söylemediler. Hiçbir sendikal haktan yararlanamıyoruz. Ayrıca kadrolu çalışan arkadaşlarımıza tanınan bazı haklardan da faydalanamıyoruz. Peki, ne iş yapıyoruz? Kadrolu işçilerin yaptığı her işi yapıyoruz. Üretimin her alanında çalışıyoruz. Helal ekmek için. Aile geçindirmek için.
Haksızlık, pervasızlık bize yani taşeron çalışana karşı mı sadece? Hayır, kadrolu çalışan arkadaşlar da ücretsiz izinlerle bezdiriliyorlar. Bu günlerin parası ve sigorta primleri ödenmiyor. İşyerinde hastalananlar doktora zor bela götürülüyor. Başladığımdan beri gerçekleşen ve çok şükür ki büyük kayıplar doğurmayan iş kazalarında hiçbir çalışan doktora götürülmedi. Sık sık ve sözde iş güvenliği eğitimleri veriliyor. Ama bir yandan bu eğitimi verenler, bir yandan da bizlerin hayatı ile oynayabiliyorlar. Mesela yılbaşı gecesi birinci üretim katında çıkan yangında bu katın çalışanları boşaltıldığı halde, ikinci katta çalışan arkadaşlar alt kattaki yangından habersiz bir şekilde üretime devam ettirildiler. Ve yazmakla bitmeyecek daha birçok sorun var fabrikada. Bu sorunların birçoğunun başka yerlerde, fabrikalarda yaşandığını da biliyoruz. Ama aslında bu sorunların çoğu biz işçilerin yeterince bilgili, kendi sorunlarına daha ilgili ve donanımlı olmaması yüzünden çözülemiyor. Sendikalı-sendikasız ya da kadrolu-taşeron diye bizleri ayrıştırdıkları sürece yaşanmaya devam edecek sorunlar. Ama böyle olmamalı. Daha ne kadar böyle parçalanıp farklı yollarla çözüm aramaya devam edeceğiz? Hepimiz aynı sorunlardan mağduruz. Bizim bu sorunları çözmek için aynı yoldan gitmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bunun için de örgütlü olmayı öğrenmeliyiz.
İşçi Durağı
Sizin Sırça Köşkünüz Yok mu?
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...