Buradasınız
Bir Çocuk Ne İster ya da Ne İstemeli?
Kıraç’tan bir kadın işçi

Servisten indim, eve giderken bir taraftan da marketten alacaklarımı geçiriyordum aklımdan dalgın bir şekilde. Bu sırada arkadan biri “abla” diye seslendi. Döndüm baktım; 11-12 yaşlarında küçük bir kız çocuğu, çıplak ayaklarında eski püskü bir terlik, üzerinde kazaktan başka onu soğuktan koruyacak hiçbir şeyi yok. Çocuğun soğuk kış günündeki bu hali beni olduğum yere çivilemişti. Çocuk devam etti: “Abla bana bir tane ekmek alır mısın?” dedi. Ben ne diyeceğini bilemeden “tamam, olur” dedim. Ekmeği alırken “abla şeker de alabilir miyim?” dedi. Aklımdan “çocuk, herhalde canı şeker çekti” diye düşünerek “al” dedim. Ama baktım ki elinde çay şekeri ile geldi yanıma ve devam etti: “Abla annem yemek yapacak da yağ da alabilir miyim” dedi. Çocuğun o hali beni öylesine etkilemişti ki paramın yettiği kadarıyla ne istese alacaktım. Çocuk istediklerini aldı, koşarak marketten çıktı. Ben de eve geldim. Yaşamış olduğum durum beni o denli etkilemişti ki kendi alacaklarımı unutmuştum. Hatta sonradan fark ettim, çocuğun adını bile sormamıştım.
Aslında çocuğun adı çok da önemli değildi. İster egemenlerin savaşının mağduru olan bir göçmen çocuğu olsun isterse de bu topraklarda yaşayan bir emekçi çocuğu olsun onun adı çocuktu, bizim sınıfımızın çocuğuydu… Benim tanık olduğum bu an ise milyonlarca emekçinin ve çocuklarının burjuvazi ve onların kapitalist sistemi tarafından itildiği koşullardan küçük bir kareydi sadece. Bu sistemde küçük bir azınlık ve onların çocukları lüks içinde, şatafatlı bir yaşam sürerken toplumun büyük çoğunluğu ve çocukları yoksulluk girdabının içinde yaşamaya çalışıyor.
Burada “haydi işçi kardeşim, birleşelim ve çocuklarımıza bu yaşamı reva görenlerden hesap soralım” demeyeceğim. Yahut sistemin çelişkilerinden ve yarattığı düşmanlıklardan da bahsetmeyeceğim. Çünkü bunları zaten biliyorsun. Ben sana şunu soracağım sadece: “Ne zaman harekete geçeceksin işçi kardeşim? Daha ne olması gerekiyor ki sen bu zulme karşı isyan bayrağını çekesin? Zamanı çoktan geldi bu bezirgân saltanatını yıkıp yerine sömürüsüz ve daha adil bir yaşam kurmanın. Haydi, kalk ayağa…” Ziya Egeli’nin şiirinden bir bölümle noktalayayım:
Eyyy burjuva hanımefendiler ve beyler!
Çocuklarınız bu kadar mı kıymetlidir
bizim çocuklarımızdan?
Daha mı fazla hak ederler yaşamayı bizimkilerden?
Oynamayı,
ağız dolusu gülmeyi,
koca bir külâh dondurmayı
ağzına yüzüne bulaştırarak yemeyi
bir de korkusuzca kol kanat germeyi mavi gökyüzüne
daha mı fazla hak ederler?
Kaçınızın çocuğu kollarını, bacaklarını yitirdi
dokuma tezgâhlarında?
Kaçınızın çocuğu
çizdiğiniz sınırlarda
çıkardığınız savaşlarda can verdi?
Kaçınızın çocuğu çalışmayı öğrendi
oynamanın nasıl bir şey olduğunu öğrenemeden?
Kaçınızın çocuğu,
etin, sütün ne olduğunu bilemeden,
yoksulluktan can verdi kucağınızda.
Bu bedeni öylesine taşıyorsak,
Sömürü ve zulüm düzeninizi
yerle yeksan etmeyi hayal etmeden
bir saniye bile yaşıyorsak
Haram olsun ulan bize yaşamak,
Anam avradım olsun ki haram.
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...