Buradasınız
Köleymişiz Gibi Davranılmaya Hayır!
Ankara’dan işsiz bir inşaat işçisi
Saat, 10 çayına geliyordu. Çalıştığımız odada başka bir usta ve bizim yardımcı ile beraber bekliyorduk. Odada işimiz bitmişti. Biraz dinlendikten sonra diğer odaya geçecektik. Su ısıtıcımız da suyu kaynatmak üzereydi. Tam bu esnada içeriye şimşek hızıyla bir adam giriverdi. Bize, “Ooo çay, muhabbet haa… Kartlarınızı verin çıkışınız yapıldı” dedi. Ne olduğunu anlamadığımız gibi bu adamın kim olduğuna dair de hiçbir fikrimiz yoktu. Çünkü bu adamı şantiyede ilk kez görüyorduk. Koridora çıkması, bağırıp çağırması, bizim şeflerimizi azarlamasıyla oradaki çalışanların hepsi toplanmaya başladı. O zaman etraftakilerden öğrendik ki sorgusuz sualsiz çıkışımızı veren şantiyenin proje müdürüymüş. Şeflerin işten çıkarılmamızı önlemek için ısrarlarına karşı o daha fazla öfkeleniyordu. Şeflere, üçümüzün işten çıkarılmaması durumunda bütün firmayı işten çıkaracağına dair tehditler yağdırdı.
Olaydan sonra çıkış işlemleri devam ederken, öğle arasında ofiste şeflerle oturuyorduk. Şefler, bizim haklı olduğumuzu, haksız ve vicdansız olanın proje müdürü olduğunu tekrar edip duruyorlardı. Bunun için son defa şanslarını deneyip müdürle konuşmaya gidebileceklerini söylediler. Biz de tamam dedik. Ne yazık ki elleri boş döndüler. Konuşmak için giden şefleri ofisin yakınına bile sokmamışlar. Biz üç arkadaş önceden karar vermiştik. Gidip o adamla konuşup bizi haksız yere işten çıkardığını ve bizi hangi sebepten, hangi maddeye dayanarak işten çıkardığını öğrenmek istediğimizi söylemeyi ve olanlara itiraz etmeyi planlamıştık. Proje Müdürlüğüne giderken bizim şeflerle ana firmanın başka şefleri, ofise gitmememiz için dil dökmeye başladılar. Yanımdaki diğer iki arkadaş ikna oldu. Onlar aylardır yatırılmayan maaşlarının bu olay neticesinde yatırılacağı ve ihbar tazminatı da alıp kurtulacakları için sevinmeye bile başlamışlardı. Üç gün sonra paralarının yatırılacağı garanti edilince hepten geri çekildiler. Öte yandan şefler tam olarak neden işten çıkarıldığımızı bize ayrıntılı olarak anlattılar. Proje müdürü ana firmanın patronundan sonra gelen en yetkili kişisidir. Kendi şantiyesinde çay molaları istemiyordu. Bunun için taşeron firmaları uyarıyordu. Kimi taşeron firmalarda çay içiliyordu, kimisinde içilmiyordu. Bazılarında içildiğinden rahatsız olunsa bile uyarmaya çekiniyorlardı. Kaçak göçek de olsa içilmeye devam ediliyordu. Çünkü şantiyenin azımsanmayacak kesiminin çay molaları vardı. Neticede fatura bize kesildi. Her ne kadar bu haksızlığa karşı gelmeye çabaladıysam da değişen bir şey olmadı. Çünkü bu duruma tepkili kalan yalnız ben vardım.
Haksız bir şekilde işten çıkarılmıştık. Çünkü bizim emeğimizi sömürenler sorgusuz sualsiz, “uyarı” aşamasını kullanmaya bile gerek duymadan işimize son vermişlerdi. Biz kimiz ki onların gözünde! Uyarıyı bize niye yapsın ki, bizimle muhatap değil ki o adamlar! Ama işten çıkarmaya gelince tabi ki olan bize olacak, ekmeğinden olan biz işçiler olacağız. Suçu bizim çay içmemizde gördüler. Üstelik bizim hiçbir şeyden haberimiz olmadığı halde. İlk başlarda çay içmenin işten çıkarılmaya kadar yolu olduğunu bir kez olsun söylememişlerdi. Üstelik çay molası bizim hakkımızdır. Olaylar bu raddeye gelince de güya zamanında bizi uyardıklarından dem vurdular. Bizim başka bir şef de proje müdürlerinin işlerinin bu olduğunu söyledi. Yani adamın işi sahaya çıkıp inşaat ne durumda, çalışmalar nasıl gidiyor, iş güvenliği önlemleri alınıyor mu diye kontrol etmek değil. Aksine bugün bakalım kaç kişinin ocağına incir ağacı dikerim diye uğraşmak imiş.
Biz bu ve başka haksız nedenlerden dolayı işten çıkarılan birçok işçiden sadece bir kaçıyız. Patronların keyfi ve pervasız bir şekilde işten atmaları her geçen gün artıyor. Ertesi gün öğrendim ki şefleriyle birlikte 10 kişi daha işten çıkarılmış. Oysa bir gün önce biz haksızlığa uğradığımız zaman hep beraber karşı durabilseydik, bir gün sonra onları da işten atamazlardı. Bütün bunlar bilinçsiz ve örgütsüz olduğumuz için başımıza geliyor. Her şeyi üreten, var eden biz işçileriz. O zaman bu dizginsiz sömürüye ve haksızlıklara karşı da tek yumruk olup buna bir son verelim!
Biraz da Bizim İçin
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...