Buradasınız
Biz Hızlandıkça Kimler Yavaşlıyor?
Üsküdar’dan bir sağlık işçisi
Küçük bir çocukken babam, yemeğimizi hızlı yememiz için hep uyarırdı bizi. Babam “bir insan nasıl yemek yerse öyle çalışırmış” derdi. O çocuk yaşımda hızlı yemek yemeği ve hızlı çalışmak gerektiğini öğrenmiştim. Sanki ağır ağır yemek yemek lükstü ve bu lüks bizde hep kısa sürerdi.
Küçük bir çocukken bize öğretilenler meğer işyerlerinde bir kuralmış. İşyerinde benden istedikleri hızla çalıştıkça kabul görüyordum sanki. Hızlı, daha hızlı çalışır oldum her vardiyada. Pratik, iş bitirici, becerikli gibi kimi “güzel” sıfatlar kazandım hızlı çalıştıkça. Hızlı hızlı çalışırken kaçırdıklarımı düşünmedim hiç. Hep çalışmalıydım, hızlı çalışmalıydım ben.
İşten yorgun argın çıkıyor ve yatağa uzandığımda hep aynı rüyayı görüyorum şimdilerde. Hızlıca raylardan akıp giden bir trenin peşinden koşuyorum. Nefes nefese trene yetiştiğimde ise kapısız, penceresiz, karanlık bir odada ölü gibi hareketsiz kaldığımı görüyor, öyle uyanıyorum. Bu sadece bir rüya. Ama sanki milyonlarca işçinin günlük yaşamını kâbusa çeviren ağır çalışma koşullarının getirdiği ruhsal durumun özeti.
Nedeni neydi bu acelenin? Biz hızlandıkça kimler yavaşlıyordu acaba? Bu dünyada kimin hakkıydı yavaş konuşup, yavaş yemek veya yavaş hareket etmek? Bizim değildi elbette. Biz sadece çalışırken dünya sahnesinde olmalıydık. Bütün işleri hızlı hızlı yürütüp, ömrümüzü dahi hızla tüketmeliydik. Kimi fabrikalarda çalışan işçilerin, tuvalet molalarının dakika hesabıyla, kart hesabıyla sınırlandırıldığını duydunuz mu? Bu uygulamaya karşı çıkanlar derhal tembellikle suçlanıyordur eminim. Oysa bu insanlık dışı bir yaptırım değil midir? İnsan fizyolojisine aykırı değil midir? Böylesine hızlı hızlı çalıştırılmak haksızlık değil midir işçilere?
Bizlere ta küçüklükten beri her işimizi hızlı yapmamız söyleniyor. Sırf patronlar çok daha hızlı kâr elde etsinler diye söyleniyor bütün bunlar. O halde artık patronların kârı için değil, işçi ve emekçilerin kurtuluşu için hızımızı arttırmalıyız.
“Zararlı” Olan Üzerine Bir Öykü
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...