Buradasınız
Bizim Gücümüz Dayanışmadır!
Manisa’dan bir öğrenci

Okuldaki dersimden çıkmış, eve doğru giderken 30’lu yaşlarda bir abinin ter içinde arabasını ittirdiğini gördüm. Hemen arabanın yanına gidip “yardım lazım mı abi?” diye sordum. Abi yorgun bir şekilde “hay Allah senden razı olsun! 10 dakikadır arabayı tek başıma ittiriyorum, bir Allah’ın kulu yardıma gelmedi. Şu ilerdeki yokuşa kadar arabayı ittirsek tamamdır kardeşim!” dedi. Ben de “artık insanlar birbirinin sorunlarını görmez oldular be abi! Biz niye böyle olduk?” diye sordum. O abi de “niye böyle oluyor bilmiyorum ama böyle olmaması gerekiyor” dedi. O arada, temizlik işçisi bir abimiz de arabayı itmemiz için bize yardıma geldi ve sohbetimize dâhil oldu. O sırada bir ilkokulun yanından geçerken bizi gören bir sürü çocuk okulun demir korkuluklarının arkasından bize “kolay gelsin abi” diye hep bir ağızdan seslenmeye başladılar. Biz “sağ olun çocuklar” diyene kadar da susmadılar. Temizlik işçisi abimiz “ben de bu ilkokulun önünden ne zaman çöp toplasam bu çocuklar beni gördüklerinde toplanıp, aynı böyle kolay gelsin diye hep bir ağızdan bağırıyorlar. Bu çocukların babası yaşındaki adamlarınsa belki 10 tanesinden ancak 3 tanesi kolay gelsin diyor” diye anlattı. Yolda kalan abimizse “insanlar büyüdükçe bozuluyor” dedi.
Sonunda elbirliğiyle yokuşa vardık ve arabayı yokuştan aşağı ittirirken, yolda kalan abi bize çok teşekkür etti. Temizlik işçisi abiyle geri dönerken “hepimiz şu küçük çocukların yaşında duyarlı, merhametliyken büyüdükçe bize ne oluyor da duyarlılığımızı, merhametimizi kaybediyoruz sence abi?” diye sordum. Abimiz de “Biz de çocuktuk, bizim de kalbimiz böyle merhametliydi. Ama sonra hayat insanı öyle değiştiriyor ki! İnsan acılarla, haksızlıklarla karşılaştıkça kalbi de kirleniyor. İnşallah bu güzel yürekli çocukların geleceği bizim gibi olmaz” dedi. Ben de “çok haklısın abi, insanı hayat bu hale getiriyor. Öyle kötü bir düzende yaşıyoruz ki, yani mesela okuldaki bu güzel kalpli çocuklar büyüyecek ve büyürken kimi yoksulluktan okulu bırakacak, kimi okulda bir meslek sahibi olmak için verdiği emeğin karşılığını alamayacak, işsiz kalacak. Kimi de meslek sahibi olsa bile belki de geçim derdiyle gece gündüz demeden bütün hayatı çalışmak olacak. Bu düzen, insanları öyle eşitsizliklere, haksızlıklara maruz bırakıyor ki sonunda insanlar da kendi acılarına batmaktan, başkalarının acılarını duymaz oluyorlar” dedim. Abi de “çok haklısın kardeşim, sistemin değişmesi gerekiyor, sistem bozuk!” dedi.
Bu bozuk düzen, daha küçücük yaşlardan itibaren yozlaştırıcı yapısıyla bütün yaşam alanlarımıza saldırıyor. Bencilliği, bireyciliği pompalayarak bizleri toplumun sorunlarına karşı duyarsız bireyler haline getirmeye çalışıyor. Bizler ise örgütlü işçiler, öğrenciler olarak biliyoruz ki, aynı sınıfın unsurlarıyız ve sınıfımızla birlik içinde olarak dayanışmamızı büyütmeliyiz. Gelecek kaygısının, bencil çıkarların olmadığı herkesin özgürce üretip özgürce tüketebileceği bir dünya için de mücadele içerisinde olmalıyız.
“Cihan, Çaylar Nerde Kaldı?”
Hiroşimalı 100 Öğretmenin Bildirisi
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...