Buradasınız
Bu Düzenin Dayattığı Yaşamı Kabul Etmeyelim
Sancaktepe’den metal işçisi kadınlar

Bizler metal sektöründe, vardiyalı çalışan kadın işçileriz. Hafta başında bir araya geldiğimizde birbirimize hafta sonunda ne yaptığımızı, hafta sonumuzun nasıl geçtiğini sorarız. Cevaplar her hafta birbirine benzer; “temizlik yaptım canım çıktı”, “akrabalar geldi yemeğiydi, bulaşığıydı hiç dinlenemedim”, “çocuğun kursu, sınavı vardı hiçbir şey yapamadım”, “vardiyadan çıktım ya bütün pazar evdeydim yine de dinlenemedim”, “ne bir şey yapması, pazar pazar geldik gene çalıştık”…
Oysaki hayatı var eden, tüm zenginlikleri üreten işçi sınıfının bir parçası olan biz emekçi kadınların dinlenmeye, sosyalleşmeye, eğlenmeye, bedensel ve zihinsel olarak kendini geliştirmeye ne kadar çok ihtiyacı var. İhtiyacımız var ama bu faaliyetleri yapmaya imkânımız, zamanımız, paramız var mı? Ya da sosyal yaşamın biz emekçiler için ne kadar önemli olduğunun farkında mıyız? Sosyal yaşam deyince ne anlıyoruz? İşçi arkadaşlarımızla konuştuğumuzda sosyal yaşamlarının düğüne gitmek, akraba ziyaretleri, AVM’ye gitmek, alışveriş yapmaktan ibaret olduğunu görüyoruz. Elbette akraba, eş dostla vakit geçirmek ihtiyacımız ama sosyal yaşam denince neden aklımıza sadece bunlar geliyor da kendimizin ve çocuklarımızın geleceği için kendimizi geliştirebileceğimiz faaliyetlerde bulunmak gelmiyor? Çünkü bu düzenin biz işçilere çizdiği sosyal hayatın belirli sınırları var. Gerek çalışma koşullarımız yüzünden zaman bulamamak, gerekse de aldığımız ücretlerin yetersiz olması nedeniyle kendimizi geliştirebileceğimiz faaliyetlere katılamıyoruz. Aldığımız ücretlerle sadece geçimimizi sağlayabiliyoruz.
Fabrikada sohbet ettiğimiz arkadaşlarımızdan biri “birkaç yıl öncesine kadar eşimle çocuğumla sinemaya gidebiliyorduk. Artık aldığımız para sadece zorunlu ihtiyaçlarımıza gidiyor, gelen zamlarla her geçen gün hayat daha da zorlaşıyor. Dışarıya çıkma imkânımız yok” dedi. Bir başka işçi arkadaşımız ise “sosyalleşmek yeni şeyler öğrenmek, yeni insanlar tanımaktır. Geçen gün son bir yılda yeni tanıdığım bir insan var mı diye sordum kendime ve olmadığını fark ettim. Bırak yeni bir insanla tanışmayı, hayatımda bir defa sinemaya gittim. Eşim vardiyalı çalışıyor, bırak dışarı çıkmayı birbirimizi bile göremiyoruz” dedi. Başka bir kadın arkadaşımız ise “sosyal yaşamdan söz edebilmek için biraz da ailenin dışında bir aktivitede bulunmak gerekir. Bir hobi edinmek, kendini geliştirmek gerekir. Ama bizde bunları yapacak vakit ve para nerede? Ama bak zenginlere, hepsinin bir hobisi, uğraşı var. Buna zaman da buluyorlar, para da” demesi aslında sosyal yaşamlarımızın aldığımız ücretle sınırlandırıldığının ifadesiydi.
Halimiz böyle olmasına rağmen örgütsüz olduğumuz için şikâyet etmekten başka bir şey yapamıyoruz. Fabrika dışında bir araya bile gelmiyoruz. Konuştuğumuz arkadaşlarımız işyerindeki arkadaşlarına güvenmedikleri için dışarıda vakit geçirmek istemediklerini söylüyorlar mesela. Zaten patronlar sınıfının istediği de bu. Hayatı var eden ellerimiz kendimiz için birleştiği zaman neler yapabileceğimizi bizden daha iyi biliyorlar çünkü. Ve bize bunu unutturmak için, farkına varmamamız için bireyselliği yüceltiyorlar, kimseye güvenilmeyeceğini salık veriyorlar. Bir fabrikada işçilerin kendi aralarında sosyalleşmemeleri için ellerinden gelen tüm yapay ayrımları kullanıyorlar. Bu nedenle işçiler yaşadıkları sorunları sadece kendilerinin yaşadığını sanıyorlar ve toplumsal bir sorun olduğunu fark edemiyorlar.
Bu düzen hayatlarımızı doğumumuzdan ölümümüze kadar kontrol altına almak için elinden geleni yapıyor. Biz mücadeleci işçi kadınlar olarak bu düzenin bize dayattığı yaşama tabi olmayı reddediyoruz. Bunun için işyerlerimizde, mahallelerimizde bir araya gelmeye, birbirimizin sorunlarına, dertlerine ortak olarak birlikte çözüm bulmak için örgütlenmeye devam ediyoruz.
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...