Buradasınız
“Bunlar Yalancı Kasım’dan Beterler Vallahi”
İzmir’den emekli bir işçi

İzmir’de ekmek fiyatı 1 lira 80 kuruştu. 15 Ekimde zam yapılarak ekmek fiyatı 2 liraya çıkartıldı. Ekmeğe zam haberini gördükten sonra yakındaki marketleri dolaştım. Marketlerin hepsinde ekmek fiyatının 2 lira olduğunu gördüm. Cuma günleri mahallenin pazarı kuruluyor. Pazarda meyve ve sebzeler marketlerden genelde ucuz olduğu için pazardan almayı tercih ediyorum. Pazar yerine girip baştan sona gezdim. Hem fiyatlara baktım hem de pazara gelenlere kulak misafiri oldum. Fiyatları soranlar pazara gelmeden ağız birliği etmişler gibi “bu kadar da olmaz”, “yeter artık”, “bıktık bu zamlardan”, “pazarda da böyleyse ne yiyeceğiz” diyerek öfkelerini dile getiriyorlardı. Zamlara tepki verenleri dinledikten sonra “ekmeğe de zam yapmışlar. Artık ekmek 2 lira” diye söylendim. Pazara gelenlerin çok büyük bölümü kadınlar. Önce “yok ya, olamaz. Ekmeğe daha yeni zam gelmişti” diyenler oldu. Telefonunu çıkartıp Google’a soranlar oldu. Kötü haber tez yayılır misali bu zam haberi dilden dile yayılıp gitti. Ekmeğe yapılan zam 20 kuruş. Ekonomiyi en değme ekonomistlerden daha iyi bilen emekçi kadınlar cüzdanlarından fazladan çıkacak her ekmek için 20 kuruşun 10 ekmekte 1 lira tuttuğunun anında hesabını yapıveriyorlar.
Evin önüne geldiğimde annemin kapı önünde oturduğunu görünce şaşırdım. Hastalandı mı diye endişe ederek yanına vardım. İyi olduğunu anlayınca rahatladım. “Ay oğul dördüncü katta otur otur. İçim karardı. Tutuna tutuna aşağı indim. Biraz hava alayım. Sen bana bir bardak ılık su getir” dedi. Suyu biraz ısıtıp götürdüm. Bir de çay demledim. Ana-oğul karşılıklı çaylarımızı içtik. Anam babamı anlatarak yâd etti. Babamın emeklisini ve Kore gazisi maaşını aldığı için “bırakıp gidene Allah rahmet eylesin” dedikten sonra sessizce dualar etti. Ardı sıra ise “ya onun bıraktığı aylıklar olmasaydı ne yapardım?” dedi.
Annem iyice içini döküp rahatladıktan sonra “ana İzmir’de ekmeğe zam yapmışlar” dedim. Annem önündeki masada kediyi okşar gibi elini gezdirmeye başladı. Annem böyle yaptığında inceden inceye siyaset yapacağı bellidir. Annemin hafızası yaşına göre genç kız hafızasına taş çıkartır. Bana doğru bakarak “ekmeğe zam geleli iki ay bile olmadı. Bir yanlışlığın olmasın, kimden duydun?” dedi. Telefonumdan haberi bulup okudum. Anam televizyondan duymadan inanmadığı için yüzüme baktığında inanmadığını anladım. Videolu haberi buldum. Gözlerini telefonun ekranından ayırmadan izledi. Elini masaya vurarak “bunlar Yalancı Kasım’ı da geçtiler” derken sanki ekmeğe vereceği parayı hesaplıyor gibiydi.
“Bu Kasım’a neden yalancı diyorlar?” diye sordum. Annem yine kedi sever gibi masada elini gezdirmeye başladı. Annem “bu Kasım bizim köylümüz ya. Köydeki herkes yalancı olduğunu biliyordu. Ama nasıl yapıyorduysa yeni söylediği yalana herkesi inandırıyordu. Sonra yalanı ortaya çıkıyordu. Herkes Yalancı Kasım derdi. Bu Yalancı Kasım şehre gidip gelmiş. Köyde Dırşo deresine tren gelmiş sözü yayılmıştı. O dere köye çok yakın. Ama orda cinler olduğu için gece korkusundan kimse gidip bakamamıştı. Herkes Kasım’a yine inanmıştı. Gündüz olduktan sonra gidip bakanlar olmuş. Trenin mrenin geldiği yok. Kasım’ın yalanı artık arşa çıktığı için daha kimse inanmamıştı. Bu tepesi batanlar (başı yere geçsinler) da Yalancı Kasım’dan beter yalancı oldular. Sabahtan akşamüstüne kadar televizyona baktım. Zam diyenlere inanmayın deyip durdular. Aha ekmeğe iki ay sonra yeniden zam gelmiş. Bizim yine de var, alabiliyoruz. Olmayanlar ne yapsın? Bunlar de önden gidenlerden beter oldular. Bunlar Yalancı Kasım’dan beterler vallahi. Allah sonumuzu hayır etsin” dedi. Başımızdakilerin, yoksulları sürekli yalanlarla kandırmaya çalışanların, yıllar önceden hafızasında kalan köydeki yalancıdan fena olduğunu böyle anlatmış oldu.
Anamdan kıssaları ben dinledim. “Ana bana anlattıklarını yazacağım. Bizim sitede yayınlanacak” dedim. “Ay oğul sen beni bayrak mı edeceksin el âleme?” diye sordu. “Anacığım bizim bayrağımız başka bayrak. Hiçbiri de el âlem değil. Hepsi bizim gibi işçiler, işçi kadınları, işçi çocukları. Senin sözlerinde herkese ulaşsın diye yazacağım” diye anlattım. Anamın bu kıssalarının size de ulaşmasını istedim. UİD-DER işçi sınıfının geçmişten geleceğe, bugünden yarına aktarma kayışı ve mücadele bayrağının taşıyıcısıdır.
- Ekmeksiz İftar
- Nihayet Mango Yedim
- Manda ve Yoksullara Şifa Tarifleri
- Yüksek Elektrik Faturaları Hastaları Etkiliyor
- Ülke, İşçileri Dizginsiz Sömürenler İçin “Çok Tatlı!”
- Hayat Pahalılığı, Zamlar, Yoksulluk: Bitsin Artık Bu Zulüm!
- Yoksul muyuz Değil miyiz?
- KDV İndirimleri, Vergiler, Zamlar, Müjdeler ve Hayatımızın Gerçekleri
- Enflasyon, Döviz ve TÜİK
- Yoksulluk Derinleşiyor Borçlarımız Artıyor
- Rüyalarımız Ancak Mücadele Edersek Gerçeğe Dönüşebilir
- Bir Özel Hastane ve İşçi Şinasi’nin Bebeği
- Emekli Milletvekilleri Mağdurmuş!
- Emekçi Kadınların Sağlıklı Yaşam Sırları
- “Ne Diyor Birileri: İş Yok! Nankör Bunlar Nankör”
- Zor Zamanlardan Geçiyoruz
- İstanbul’da 3 m² Kiralık Oda
- “Evi Az Isıttık”
- Nebatiler İçin Emekçiler Değersizdir
- Ya Bizim Geleceğimiz, O Ne Olacak?
Son Eklenenler
- Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri temel atma töreninde konuşan Erdoğan, işi yapacak müteahhide “Burayı ne kadar zamanda bitireceksin?” diye soruyor. Müteahhit “36 ay” diye cevap verdiğinde Erdoğan bu süreyi beğenmiyor, müteahhit süreyi bu sefer 24 aya...
- Artan enflasyon karşısında eriyen ücretler, gittikçe büyüyen ve dayanılmaz bir hâl alan yoksullaşma, geçim sıkıntısı, artan kiralar ve işsizliğin geldiği boyut karşısında siyasi iktidar önce inkâr politikasına başvurdu. Yoksulluktan şikâyet edenlere...
- Merhabalar dostlar. 3 yaşında bir kızım var, ellerinizden öper. Kızım diye demiyorum ama çok akıllıdır. Anlata anlata bitiremediğim minik UİD-DER’li... Elimizden geldikçe ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. Ama bazen yetemiyoruz. Hayat o kadar...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Neşe Plastik fabrikasında toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine işçiler, 18 Mayısta greve çıktılar. Petrol-İş Sendikası Kartal 2 No’lu şubede örgütlü olan Neşe Plastik işçileri, enflasyon artı 1300...
- Kapitalist sistem insanlar arasında dayanışma ve yardımlaşma duygularını köreltmeye, her koyunun kendi bacağından asılacağı fikrini zehir gibi insanların zihnine nakşetmeye çalışır. Başkasının sorunlarına duyarsızlaşmamızı, birbirimize yabancı gibi...
- Türkiye’de 11 milyon kadın ev içi bakım işleri nedeniyle yani çocuklarına, hastalarına, yaşlılarına baktıkları için çalışamıyor. Çalışan kadınlarsa kaliteli ve yeterli kreşler ve bakımevleri olmadığı için büyük zorluklar yaşıyorlar. Çocukları için...
- Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 1 Mayıs sadece sol partiler tarafından kutlanır. İşçiler ve sendikalar Eylül ayının ilk Pazartesi gününü “Emek Günü” olarak kutlar. Bunu yapmalarındaki kasıt Kuzey Amerikalı işçilerle dünyanın geri kalan...
- Geçen bayram, tatil olması ve ulaşımın ücretsiz olması vesilesiyle iki arkadaş Büyükada’ya gitme kararı aldık. Büyükada’yı görecek olmamızın sevinci ve heyecanının yanı sıra ulaşıma ücret ödemeyecek olmamızın rahatlığı da vardı. Bu duruma sevinenin...
- Dağlar deliniyor, nehirlerin yönü değiştirilip barajlar kuruluyor, ormanlar geri dönüşsüz bir biçimde yok ediliyor. Toprağın ve okyanusun derinliklerinden petrol ve madenler çıkartılıyor. Savaşlarla kentler tarumar ediliyor. Doğa kirleniyor,...
- Bizler bir grup metal işçisiyiz. Birleşik Metal-İş üyesiyiz. Bu sabah sendikamızın işyeri temsilcilerinden olan arkadaşımızın kardeşinin, Okan’ın, Antalya’da iş cinayetinde öldüğünü öğrendik. Henüz sadece 36 yaşındaki kardeşimiz, Okan Günay, bu...
- Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı işgal, Üçüncü Dünya Savaşının en önemli halkasını oluşturuyor. ABD ve İngiltere’nin başını çektiği emperyalist blok Ukrayna’ya silah yığarken, derinleşerek devam eden savaş tüm dünyayı etkiliyor. Emperyalist hegemonya...
- 24 Şubatta Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın emekçiler üzerindeki yıkıcı etkileri devam ediyor. Haksız ve emperyalist savaşların ölüm, yurtsuzluk, açlık, yoksulluk ve işsizlik demek olduğunu gördük bir kez daha! Tüm bunların yanında...
- İstanbul Ataşehir’de bulunan Emlak Konut GYO inşaatında çalışan işçiler 16 Nisanda direniş başlattılar. DİSK/Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş Sendikalarının ortaklaşa örgütlediği eylemde, “Tüm Haklarımızı Alana Kadar Direneceğiz” pankartı açıldı.