Buradasınız
Çocuklarımıza Nasıl Bir Miras Bırakacağız?
Gebze’den metal işçisi bir kadın
İnsanlar çocuklarının başlarına kötü bir şey gelmesin isterler. Bunun için canla başla çalışır, çocuklarını olası tehlikelere karşı korumanın yollarını ararlar. Elbette böyle davranmaları son derece anlaşılır bir durumdur. Mevzubahis yaşamlarını anlamlandıran, türlü çile ve zahmetlerle büyüttükleri, deyim yerindeyse gözlerinin nuru biricik yavrularıdır çünkü. Hâl böyle olunca da, insanlar kendi çocuğunun ayağına taş değmesin isterler. Ve bundan dolayı da yemeyip yedirmekte, giymeyip giydirmekte, onları pamuklara sarıp sarmalamakta bir beis görmezler. Böyle yaparak çocuklarını koruduklarına inanırlar. Peki, emekçilerimizin, işçilerimizin, toplumumuzun kafasına koca koca taşlar, hatta kayalar düşerken, çocuklarımızın ayağına nasıl taş değmeyecek?
Mevzu tek tek kişiler olarak, çocuklarımızın başına gelmesinden korktuğumuz şeylerin çok ötesindedir. Çok daha derinlerdedir. Senin çocuğunun başına bir şey gelmemesi için, başkasının çocuğunun başına da “o şeyin” gelmemesi gerekiyor. Ama kapitalist sistemin hâkim olduğu dünyamızda bunun hiçbir garantisi yok. Şöyle düşünelim, en değerli varlığımız saydığımız çocuklarımız için, uzun iş saatlerine, sonu gelmeyen mesailere katlanırız. Ne için? Bir nebze de olsa ücretimizi arttırabilmek ve çocuklarımızın isteklerini yerine getirebilmek için. Gözleri bir şeyde kalmasın diyerek elimizden geldiğince imkân yaratmak, yaşam standartlarını biraz olsun iyileştirebilmek için. İyi bir eğitim alsınlar diye gönderdiğimiz kursların ücretlerini ödeyebilmek için. Anne baba olmak kolay bir iş değildir. Kirada zorluk çekmesinler, başlarını sokacak bir evleri olsun diye, uzun vadeli krediler çeker, ömrümüz yettiğince öderiz. Çünkü bu dünyadan göçüp gittiğimizde arkamızda bırakacağımız evlatlarımızın bir dayanağı olmalı diye düşünürüz.
Peki, bunlar yeter mi? Yetmez! Çünkü mesela çocuklarımızın karşısına adaletsiz bir eğitim ve sınav sistemi çıkarılır. Yüz binlerce gencin elendiği sınav sistemleri varken çocuğumuzu kursa göndermemiz tek başına neyi çözer? Sonra karşılarına iş bulma sorunu çıkar. 7 milyon işsizin olduğu bir ülkede kendi çocuğumuzun üniversite bitirmiş olması iş garantisi anlamına gelir mi? Mesela satın aldığımız evleri üreten inşaat firmalarının bir deprem durumunda on binlerce binanın yıkılacağını açıkladığı bu memlekette çocuğumuza bir ev bırakmış olmak içimizi ne kadar rahatlatır?
İşte bu nedenle içinde yaşadığımız dünyanın gerçeklerini kavramak ve çocuklarımıza kavratmak önceliğimiz olmalıdır. Çünkü ömrünü fabrikalarda, işyerlerinde çalışarak geçirmiş işçi ve emekçiler, gelecek işçi kuşaklarını yetiştiriyorlar. Kabul edelim ki, içinde yaşadığımız kapitalist sistem için hiçbirimizin çocuğu özel ya da önemli değildir. Sermaye sahiplerinin tek derdi kârlarını arttırmaktır. Bu uğurda, mesela çalışma koşullarını, eğitim, sağlık, emeklilik sistemini ne hale getirdikleri ortadadır. Ücretleri nasıl aşağı çektikleri, yoksulluğu nasıl derinleştirdikleri, hayat pahalılığını nasıl arttırdıkları, işçi sağlığı ve güvenliğini ne hâle getirdikleri, gençleri nasıl geleceksizleştirdikleri ortadadır. Daha güzel bir gelecekleri olsun diye ömrümüzü tükettiğimiz çocuklarımızın geleceği egemenlerin iki dudağı arasındadır. Yani kaderleri muktedirlerin elindedir.
Yaşanan sorunlar sadece tek tek bireyleri değil, içinde yaşadığımız toplumun genelini ilgilendiriyor. O halde çözümü de toplumsal olmak zorundadır. Çünkü bu düzenden ve düzenin yarattığı sorunlardan, acılardan, çelişkilerden birey olarak bir kurtuluş yolu bulmak mümkün değil! Eğer çocuklarımız için daha güzel bir gelecek düşlüyorsak, onlara mücadele etmeyi, haklarını aramayı, bunun için de örgütlü olmayı öğretelim, bu bilinci miras bırakalım. Sınıfını bilen, doğru safta yer alan nesiller yetiştirelim. Çocuklarımıza mücadele deneyimlerimizi aktararak onların da geleceğe emin adımlarla yürümesini sağlayalım. Dayanışma TV’de yer alan bir videoda emeklilik hakkı için mücadele eden bir EYT’li şöyle diyor: “Bu derneği çocuğuma miras bırakacağım, gözüm arkada gitmeyeceğim.” Çocuklarımızı ve geleceğimizi düşünüyorsak saçımızı süpürge etmeyi değil, mücadelenin haklı ve onurlu yollarında, onlarla birlikte yürümeyi amaçlamalıyız. Mücadele örgütlerimizi güçlendirmeliyiz. Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras bu olacaktır.
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...