Buradasınız
Direnişçi Punto Deri İşçileri Anlatıyor
Zeytinburnu’nda bulunan Punto Deri’de uzun yıllar çalışmış olan işçiler, aylarca süren sendikalaşma çabalarının ardından DERİTEKS’te örgütlendiler. Uzun, ağır ve güvenliksiz çalışma koşulları, sigorta primlerinin çok düşük ödenmesi, yıllık izinlerin kullandırılmaması, servis bulunmaması gibi sorunlar karşısında örgütlendiler. Ancak patron işçilerin birlik olmasını hazmedemediği için 36 işçiyi işten çıkardı. İşçiler, yaklaşık 150 gündür işyeri önünde direnişlerini sürdürüyorlar. Örgütlenme biçimleri, kurdukları kardeşlik bağı ve kararlı duruşlarıyla örnek olan Punto Deri direnişçileriyle bir söyleşi gerçekleştirdik.
İşten atılmadan önce ne tür sorunlar yaşıyordunuz?
Ramazan: Silivri-Selimpaşa’dan 3 vesaitle gelen arkadaşlarımız var. Akşam 10’dan 11’den önce işyerinden çıkamıyorduk. Sabah çok erken gelip, akşam çok geç çıkıyoruz. Geçenlerde Nişantaşı’na eyleme gittik: Orada bir arkadaşımızın kızıyla karşılaştık, okula gidiyor. Bana “amca babamı daha yeni görmeye başladım, sendika sayesinde” dedi. İşte bu kadar kötüydü çalışma koşullarımız. Sabah 8’de işyerine giriyoruz, akşam 11’den önce çıkmak mümkün değil. Biz patrondan 2 şey istemiştik: Maaşlarımız bordrolara yansısın, yıllık izinlerimiz varilsin. İşveren bunlara razı olmadı.
Deri imalatı yaptığımız için hasta olan arkadaşlarımız var. Şu anda 3 arkadaşımız meslek hastalığına yakalandığı için hastanede yatıyor. İşyerinde yoğurt, süt verilmesi gerekiyor; kesinlikle verilmiyor. İmalattakilerin iki saatte bir hava alması gerekiyor; buna da kesinlikle izin verilmiyor. İşveren sendikalaştığımızı duyduktan sonra, toz maskesi getirmeye başladı. Evin çarkını döndürmek için bu şartlarda çalışıyorduk.
Lokman: Çocuklarıma iyi bir gelecek hazırlamak için yoğun çalışmaya katlanıyordum. Biliyoruz insanca bir şey değil ama mecburuz. Benim hanım bana her zaman “bu işi bırak, burada çalışma” diyordu. Neden diye soruyordum: “Bu işte Cumartesi yok, Pazar yok, gece 11’e kadar çalışıyorsun. “Çocuklar üzülüyor. ‘Herkesin babası 5’te 6’da geliyor, bizim babamız bizimle öpüşmeden, bizi sevmeden uyuyakalıyoruz’ diyorlar.” Liseye giden oğlum diyor ki “baba biz seni mahkemeye vereceğiz. Bu işyerinden de senden de davacıyız, bize hiç zaman ayırmıyorsun.” İşte bizim hayatımız bu. Her şeye rağmen gece 1’de de eve gitsem çocuklarıma 10 dakika zaman ayırmaya çalışıyordum. İyi ki hakkımızı aradık, sendikalı olduk. Şu an çocuklarımla çok mutluyum, her gün ders yapıyoruz. Akşamları eve gidebiliyorum, yemekleri ben yapıyorum. Hanım, öğlenden sonraları işe gidiyor, 350lira para alıyor. Mutfak paramıza yetiyor. Paramız yok ama olsun, huzurumuz var.
Mehmet: Ben direnişe 35. gününde katıldım. Uzun saatler, düzensiz ve kuralsızca çalışıyorduk, yıllık izinlerimizi kullanamıyorduk, maaşlarımız bordrolarımıza yansımıyordu. İnsanlar çocukları ve ailesi için, onların geleceği için çalışır. Punto’da tela traş bölümünde çalışıyordum. Bu bölüm yoğun tozlu bir ortam. Traş makinelerinden dolayı çok yüksek gürültüde çalışıyoruz. Şikâyetlerimizi iş güvenliği uzmanına ilettiğimizde bunların normal olduğunu söylüyor. Ama yarım saat içinde masaların üzeri tozla örtülüyordu. Çalıştığımız ortamda en ufak bir havalandırma bile yoktu. Yazın sıcağında dönen pervaneler, kürklerin kıllarını savuruyor ve biz de onları yutuyorduk. Maske istiyorduk, verilmiyordu. Bir kutu maske için 1 buçuk 2 ay beklediğimizi biliyorum. En sonunda dayanamayıp kendi cebimden aldım. Maske ter yapıyordu, gözlük buhar yapıyordu. İş güvenliği uzmanına onlarca defa söyledik ama bir şey değişmedi, havalandırma yapılmadı. Yüzlerce işçinin çalıştığı bir bölümde, yangın merdiveni bile yok! Bu şekilde çalışma ruhsatı nasıl verilmiş, bunu anlayabilmiş değilim. Örgütlenmek gerektiğini yakıcı bir şekilde hissettik. Ben de bu sebeplerle DERİTEKS’e üye oldum.
Uzun saatler çalıştığımız için çocuklarımıza bile yabancılaştık. Saat 11’den sonra eve gittiğim için çocuklarıma zaman ayıramıyordum. Gittiğimde zaten uyumuş oluyorlardı. Ne dersleriyle ilgilenebildim, ne sevgimi gösterebildim. Direnişe çıktığımdan beri ailemle, çocuklarımla vakit geçirebiliyorum. Burada gün boyunca soğukta bekliyorum. Buradan çıktığımda çocuğumu okuldan almaya gidiyorum. Çocuğum gelip sarıldığında ben de ne maddi sıkıntı kalıyor, ne soğuk hava işliyor. O an her şeyi unutuyorum. Bu da direnişin avantajıdır.
Nasıl örgütlendiğinizden söz eder misiniz?
Ramazan: Ben Punto Deri’de 10 yıldır çalışıyorum. 9 ve 16 yıldır çalışan arkadaşlarımız var. Punto’da da kapitalist sömürü sisteminin çarkları dönüyor. En önemli konu örgütlülük. Sorunlar, 1991 yılında DERİTEKS’in (Deri-İş Sendikası) bu havzadan Tuzla’ya gitmesiyle başlamış. Örgütlü sendikanın buradan gitmesiyle; uyanık patronlar, işçileri rahat rahat sömürmeye başlamışlar. Bu havzanın genel sorunu, burada örgütlülüğün olmaması. Biz Punto’da 2004’ten bu yana zamların bordrolara yansıması için uğraşıyoruz. Bizleri atlata atlata bu güne geldiler. Biz de arkadaşlarla kendi aramızda karar aldık, DERİTEKS’te örgütlenmeye başladık. Sendikaya ilk olarak ben gittim.
Biz, işyeri içinde örgütlenme işlerimizi konuşmadık. Hatta işyeri içinde birbirimize eski samimiyetle bile davranmadık, bazen sert çıktık birbirimize. Biz işyeri dışında görüştük ve örgütlenmeye başladık. Hanım arkadaşlarımız üzerinde diğer hanım arkadaşlarımızla bir araya geldik, konuştuk. Birer ikişer gittik sendikaya. 10 yıllık arkadaşlığımızın getirdiği güvenle, yakın markaj görüşmelerle birleştik, yaklaşık 100 küsur arkadaş sendikaya üye olduk. Yaklaşık 8-9 ay işveren, müdür hiçbiri duymadı. Patron “sinek uçsa duyarım” diyordu; örgütlendiğimizi açıklayınca gördü ne uçtuğunu! İşveren bizle görüşmek istediğinde, sendikayı aradan çıkarmasını asla kabul etmedik. Etmediğimiz için gördüğünüz gibi 36 arkadaş, işyeri önünde direnişe geçtik.
İşçilerin birlik olması, kardeşleşmesi çok önemli. Punto’da Türk, Kürt, Ermeni, Alevi, Sünni işçiler var, dayanışmayı nasıl sağladınız?
Ramazan: Hepimiz Adem ile Havva’nın çocuklarıyız. Ben mezhebe, dine bakmam. Bir yaratıcıya inanırım, ahrete inanırım. Kim neye inanırsa inanır, biz ona karışmayız. Biz de Alevi, Kürt, Türk, Abhaza, Gürcü, Ermeni var, hepsi var. Bu farklılıklarla hareket edersek, bu, dünyadaki sömürü sisteminin işine yarar. Şunu çok iyi biliyordum: Siyonist ve kapitalist dünyada egemenler böl, parçala ve yönet taktiğini kullanırlar. Bunu bildiğimiz için aramızda hiçbir siyasi eğilim gözetmedik. Meselâ benden önce konuşan arkadaşım HDP’li, diğer arkadaşım CHP’li… Yani bizde her düşünceden arkadaş var. Hepsinin taşıdığı siyasi fikirlere biz saygı duyarız. Biz sadece haklarımızı beraberce, emek eksenli olarak nasıl elde edeceğimize baktık. Ne 10 yıldır beraber çalıştığım arkadaşlarım benden incindi, ne ben onlardan.Mehmet: Direniş alanında birlikte yaşamayı, birlikte paylaşmayı öğrendik. Birbirimize güven duygumuz daha da pekişti. Bütün arkadaşlarım bence 10 numara insanlar! Arkadaştan ziyade biz burada bir aile olduk. Güvenimiz geliştikçe dayanışmamız büyüdü. Ben bu işten kazançlıyım, çünkü ben direnişle bunları öğrendim.
Direnişle birlikte işyerinde neler değişi?
Ramazan: Patron işçilerin birlik olduğunu öğrenince, tüm kötü koşullar bir anda değişti. Artık fazla mesai yapılmıyor, işçileri 7’de gönderiyorlar. Sabah 10 dakika geç mi kaldın, “olur ya otobüs trafikte kalmıştır” diyorlar. Önceden olsaydı, ihtar imzalatırlardı. 10 yılda bir defa bile geç kalmadım. Önceden sigorta primleri asgari ücretten gösteriliyordu, şimdi brüt üzerinden yansıtılıyor SGK’ya.
Henüz birlik olamamış işçilere nasıl seslenmek istersiniz?
Lokman:Herkesin elini taşın altına koymasını istiyorum. Herkes hakkını arasın, kim ne derse desin. Biz hakkımızı aramazsak, diğeri aramazsa, yıllar sonra çok geç kalmış olacağız. Şu an kıdem tazminatlarının fona devredilmesi gündemde. Hiç kimse bunu ciddiye almıyor. Çocuklarımızın geleceği ne olacak? Bu işyerleri bizi bunca yıl çalıştırıyor, asgari ücretin bile altında prim ödüyor, neden? Sırtımızdan çok kazanıyorlar. Herkes örgütlensin, birlik olsun. Geldiğiniz için teşekkür ederim, ayağınıza sağlık.
Mehmet: Son olarak şunu söylemek istiyorum: “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ ve bir orman gibi kardeşçesine.” Bu da tüm ezilenlere, tüm işçilere, tüm sömürülenlere Punto Deri işçisi olarak son mesajımız olsun.
Buraya geldiğiniz için, bizleri hiç yalnız bırakmadığınız için, Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği yöneticilerine ve üyelerine canı gönülden teşekkürlerimizi sunuyoruz, iyi çalışmalar diliyoruz, yolunuz açık olsun.
Direnişin sizlere neler kazandırdığını düşünüyorsunuz?
Ramazan:Ben sendikayla ilk defa tanıştım, bilmiyordum. Benim için bir okul oldu. Daha değişik şeyler öğreniyorsunuz. Bazı şeylere ben çok dar bakardım. Meselâ en uyuz olduğum şey marjinal kelimisidir. Bize dediler ki marjinal bunlar! Bize öyle de dava açtılar. Yani demek ki hakkını ararsan, birleşirsen; patrona, iktidara yahut da devlete “bu yanlış” dersen, sen marjinal oluyormuşsun. Bu benim için çok öğretici oldu. Bu süreçte korkanı görüyorsun, yürüyeni görüyorsun, aslında herkesin kilosunu görüyorsun. Bu da benim için öğretici oldu.
Sizlere de çok teşekkür ederiz. Çünkü UİD-DER’li arkadaşlar, bize çok ziyarete gelen arkadaşlar. Biz de tüm direnişçiler olarak onlara çok teşekkür ediyoruz.
Hacettepe Yönetimi Geri Adım Attı
Yorgunluk Çilesinin Bir Günlük Özeti!
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
- Çayırhan Maden ve Enerji İşçilerinin Eylemi Sona Erdi
- Direniş Çadırına Tezek Döktüren Korku
- Grev ve Direnişler Dayanışmayla Büyüyor
- Çayırhan Maden İşçileri: “Biz Çocuklarımızın Geleceği İçin Mücadele Ediyoruz”
- SASA İşçileri Ücret Gaspına Karşı Mücadele Ediyor
- UİD-DER’den Atakaş Çelik İşçilerine Dayanışma Ziyareti
- Ankara’da Madenciler Özelleştirmeye Karşı Eylemde
- MKB Rondo Grev Yerinde Müzik Dinletisi
- As Plastik ve Bayraklı Belediyesi İşçilerinden Eylemler
- Öğretmenler, Belediye ve Üniversite İşçileri Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor
- Direnen İşçiler Kartal Belediyesi’ne Geri Adım Attırdı
- Hak Gasplarına İşçilerin Yanıtı Grev ve Direnişler!
- Sendika Düşmanlığına ve Ücret Gaspına Karşı İşçi Eylemleri
- As Plastik Grevcileriyle Dayanışma Gecesi
- Dayanışmayla Mücadeleyi Büyüten Fernas Madencileri Soma’da Patron Vekilleriyle Görüşecek
- Direnişçi İşçilerle Omuz Omuza!
- Polonez İşçilerinden Boykot Çağrısı
- Ruhumuzu Esir Alan Korkuyu Çıkarıp Atalım
- “Annemle Gurur Duyuyorum”
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
Son Eklenenler
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....