Buradasınız
Dünyayı Sarsan On Gün!

Kapitalizm emekçi kitleler için kriz, savaş, işsizlik, açlık, yoksulluk, bitmeyen hastalıklar ve sefaletten başka bir şey üretmiyor. Oysa dünya işçi sınıfı istese, kapitalist sömürü düzeni bir gün bile ayakta kalamaz. İşçiler sömürünün, krizlerin, savaşların, işsizliğin, açlığın ve yoksulluğun, ulusal ve dinsel ayrımcılığın olmadığı bir dünya kurabilirler. Bu mümkündür!
Bundan tam 91 yıl evvel Rusya’da işçiler ve yoksul köylüler, böyle bir düzen kurmak için ayağa kalkmışlardı. İşçiler Çarlığı yerle bir ettiler ve kapitalist sömürü düzenine son verdiler. İktidarı ele geçiren işçi sınıfı, Rusya’yı emperyalist savaştan çıkardı. İşçiler işyerlerinden ve fabrikalardan başlayarak tüm devlet yönetimini ellerine aldılar ve toprağı zenginlerden alarak yoksul köylülere dağıttılar. 1917 Ekiminde gerçekleştirilen bu devrim tüm dünyada büyük yankılar uyandırmış, Anadolu’dan Avrupa’ya, Asya’nın uzak köşelerinden Amerika’ya kadar işçileri ve yoksul köylüleri heyecana boğmuştu. Dünyanın birçok köşesinde devrimci rüzgârlar esmeye başlamıştı. Peki, Rus işçi kardeşlerimiz bu mücadeleyi nasıl başarmışlardı?
Asya’dan Afrika’ya kadar birçok yeri sömürgeleştiren emperyalist devletler, 1900’lerin başından itibaren muazzam ölçülerde silahlandılar ve dünyayı yeniden paylaşmak üzere savaşa giriştiler. 1914’te başlayan I. Dünya Savaşına Rusya da, yeni topraklar elde etmek için katılmıştı. İşçiler ve köylüler Rus egemenlerin çıkarları için milyonlar halinde savaş cephelerine sürüldüler. Bu savaşta 5 milyon Rus askeri öldü, işçiler ve köylüler açlığa ve sefalete sürüklendiler. Ama bu emperyalist savaşa bir parti karşı çıkmıştı; o parti Bolşevik Parti adını taşıyordu ve işçilerin ve yoksul köylülerin çıkarlarını savunuyordu. Bolşevikler, “bu savaş işçilerin savaşı değil, egemenlerin çıkar savaşıdır, işçiler bu savaşa katılmayı reddetmelidir” diyorlardı.
1917’ye gelindiğinde savaş, emekçiler için tüm dünyada giderek dayanılmaz bir hal almıştı. Almanya’da savaş karşıtı gösteriler başlamıştı. Rusya’da ise halk patlama noktasına gelmişti. İlk kıvılcım Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde çakıldı. Kadın işçiler o gün iş bırakıp yürüyüşler düzenlediler. Yürüyüşlerde ilk atılan sloganlar şunlardı: “Ekmek istiyoruz!”, “Çocuklarımız aç!”. Gösteriler durmadı ve ikinci gün metal ve tekstil fabrikalarında çalışan erkek işçiler de kadın işçilere katıldılar. On binlerce insan “kahrolsun savaş!” diye haykırıyor ve Çarlık düzeninin yıkılmasını istiyordu. Çok geçmeden yüz binlerce işçinin yükselttiği bu grev dalgası tüm Rusya’yı sardı. Onlara askerler ve köylüler de katıldılar. Çok değil, sadece dört gün gibi kısa bir zamanda, işçilere, köylülere ve ezilen halklara zulüm eden Çarlık düzeni yıkıldı.
İşçi-emekçi kitlelerin hızlı dönüşümü bir fırtına gibi yol alıyordu. İşçiler her alanda ve her düzeyde örgütleniyorlardı. İşçiler işyerlerinde işyeri komiteleri, bölgeler ve kent düzeyinde ise sovyetlerde yani işçi meclislerinde örgütlenmişlerdi. Mahallelerde, cephelerde ve köylerde komiteler kuruluyor ve emekçi halk, kaderini eline almak için örgütleniyordu. O güne kadar politikadan, sanat ve edebiyattan, bilim ve felsefeden uzak tutulan işçi-emekçi kitleler, açlığa susamış gibi, ne buluyorsa okuyor ve tartışıyorlardı. Çok geçmeden, işçi, köylü ve asker sovyetlerinde örgütlenen emekçiler Bolşevikler önderliğinde ayaklanarak, 25 Ekim 1917’de (miladi takvime göre 7 Kasım) iktidarı tümüyle ele geçirdiler. Rus egemenler ve Avrupalı emperyalistler işçi ve köylüleri aşağılıyor ve iktidarı üç gün dahi ellerinde tutamayacaklarını söylüyorlardı. İşçi iktidarının yerleştiği on gün boyunca tüm dünyada fırtınalar esti, kapitalizm ağır bir darbe yedi ve Rus işçi sınıfı ve onu destekleyen yoksul köylüler iktidarı ellerinde tutmayı başardılar.
İşçi iktidarının ilk işi, Rusya’yı emperyalist savaştan çekmek, ezilen halklara özgürlüklerini tanımak, toprağı köylülere, fabrikaları da işçi sovyetlerinin kontrolüne vermek oldu. Devrimci işçiler dünyadaki kardeşlerine haykırıyorlardı: üreten bizsek yöneten de biz olmalıyız! Rusya işçi sınıfı, kapitalizmin, insanlığın alın yazısı olmadığını kanıtlamıştır. Onların deneyimi bugün de doğru yolu gösteriyor! Yapmamız gereken, işsizlik, açlık, yoksulluk ve savaşların olmadığı barış ve mutluluk dolu bir dünya kurmak için kapitalizm belâsına son vermektir!
Klinger’de İşçi Kıyımı
Patronların Yalanlarına Kanmayalım!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
Son Eklenenler
- Tez-Koop-İş Sendikası 2025 yılı kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolünün bir an önce imzalanması ve işçilere alın terinin karşılığının verilmesi talebiyle 14 Mayısta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kitlesel basın...
- Soma Madenci Katliamının 11. yılında başta Soma’da olmak üzere çeşitli anma programları gerçekleştirildi.
- Bu 1 Mayıs’ta da her şeye rağmen alanlardaydık. “Yağmur Çamur Yağsa da Kış Kıyamet Kopsa da Biz Buradayız” dedik. İşçiler, emekçiler olarak, işçi sınıfının gençliği olarak alanlara çıktık. Biz de UİD-DER kortejinde Kadıköy’deydik. Yağmura ve soğuğa...
- 2025 1 Mayıs’ını büyük bir coşkuyla kutladık. Alanda olmak bana tarifsiz bir cesaret verdi. Binlerce işçiyle tek ses olmak, tek yumruk olmak en güzel duyguları yaşatıyor.
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu rüzgâr tribünleri için kanat üretimi yapan Amerikan menşeli TPI Compozit’in İzmir Menemen ve Çiğli’de bulunan fabrikalarında 13 Mayısta grev başladı.
- Somayı hatırlamak demek haksızlıklara, adaletsizliğe, sömürü düzenine karşı örgütlenmek demektir. Soma’yı hatırlamak demek hesap soracağımız günleri yakın eylemek için mücadele etmek demektir.
- Soma Katliamının üzerinden 11 yıl geçti. Soma’nın ardından Ermenekler, Torunlar, Hendekler, Amasralar, İliçler devam etti, ediyor. Erol Eğrekler katlediliyor, holdingler işçilerin kanıyla büyüyor. Patronlar siyasi iktidardan aldıkları güçle iş...
- DİSK, KESK, TMMOB, TTB, İstanbul Barosu ve İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, güvenlik görevlileri tarafından dövülerek katledilen işçi Erol Eğrek için 12 Mayısta Çalık Holding önünde eylem düzenlendi. Eyleme sendikalar,...
- Merhaba dostlar. 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Bizler de genç işçiler olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’le birlikte alanlardaydık. Sınıfımızın saflarında olmanın heyecanını yaşadık. Duygularımızı sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
- Erol Eğrek’in katledilmesinin sorumlusu yalnızca Çalık Holding değildir. Mahkeme kararına rağmen işçinin kazanılmış hakkını 10 yıldır ödemeyen Çalık Holding’e hiçbir yaptırım uygulamayan; patronları denetlemeyen, adaletsizlik ve cezasızlığı temel...
- Yaşanan her türlü baskı ve zorbalığa karşı, işçi sınıfı kendi saflarında gücünü birleştirmeli ve öfkesini doğru adrese yönlendirmelidir. 1 Mayıs bu birliğin ortaya çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak önemli bir yere sahiptir.
- 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçti ama bıraktığı karanlık hâlâ silinmedi. O darbe devrimci hareketi ve örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldı. Bugün hâlâ baskılarla karşı karşıyayız. Ama nasıl ki o karanlık günlerde Hasanlar, Haticeler...
- Her sene olduğu gibi bu 1 Mayıs’a da büyük bir titizlik ve ciddiyetle hazırlandık. UİD-DER ailesi olarak çocuklarımızla, gençlerimizle kadın erkek hep birlikte kapitalizmi teşhir ettik. Ekonomik, sendikal ve siyasal taleplerimizi dosta düşmana...