Buradasınız
Emekçilerin Kader Planı!
Bundan tam 20 yıl önceydi. Bingöl depreminde 165 kişi can vermişti. Erdoğan, o dönemde şöyle bir açıklama yapmıştı: “Bu olay, kamu otoritesinin devlet imkânlarını nasıl kullandığını bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştur. Olay kader diye geçiştirilemez.” 2013’te ise “deprem değil bina öldürür, depremle yaşamayı öğrenmeli ve ona göre önlemler almalıyız” demişti. Ama aynı Erdoğan 8 Şubat 2023’te Maraş’ta bir depremzedenin gözünün içine baka baka şöyle dedi: “Olanlar hep oldu. Bunlar kader planının içerisinde olan şeyler…” Peki, Erdoğan’a göre geçmişte depremin yarattığı yıkımın nedeni devlet imkânlarının halk için kullanılmaması, ihmal, umursamazlık ve çürük binalarken, bugün neden “kader planı” oluverdi!
Depremin bu denli büyük bir yıkım yaratmasının, on binlerce can almasının esas sorumlusu kapitalist zihniyet ve tepeden tırnağa yolsuzluğa batmış tek adam rejimidir. Yıllar evvel sarf ettiği sözler, Erdoğan’ın da gerçek sorumluları gayet iyi bildiğini ortaya koyuyor. Tek adam rejiminin etrafına kümelenerek akıl almaz biçimde zenginleşen inşaat patronları da suç ne, suçlular kim, çok iyi biliyorlar. Tam da bu nedenle bir bütün olarak siyasi iktidar varını yoğunu ortaya koyarak bu gerçekleri gözlerden gizlemeye, üstünü örtmeye çalışıyor, medya eliyle algı operasyonları yürütüyor. Bu nedenle Erdoğan tehditler savuruyor, hakaret ediyor, küfrediyor. Bu nedenle tıpkı iş cinayetleri, madenci katliamları, sel felaketleri söz konusu olduğunda yaptığı gibi “kader planı” söylemlerine başvuruyor.
Amaç gerçekleri karartmak, zihinleri, algıları şekillendirmek, insanları körleştirmektir. Rejim ve onun tepesindeki Erdoğan böylelikle toplumdaki öfkeyi yatıştırmayı, toplumun ruh halini yönetmeyi umuyor. Yaşananları kaderle, mukadderatla açıklayarak depremde meydana gelen yıkımın da kaçınılmaz, önlenemez olduğunu, elden bir şey gelmeyeceğini ima ediyor. Kaçınılmaz olan depreme işaret ederek aslında pekâlâ önlenebilir sonuçlarına da “kader” diyor. “Kader”le, kaçınılamaz olanla, kaçınılabilir sonuçları birbirine karıştırarak aslında kafaları karıştırmak istiyor. Oysa ortada karışık bir durum yok, açık nedenler ve sonuçlar var!
Mesela kar yağışı da kaçınılmazdır. Kardan kaçamayız ama meteorolojiyi takip ederek, karlı havalarda arabamıza kar lastikleri takarak yolda kalmaktan kaçınabiliriz. Tıpkı kar gibi deprem de insanoğlunun nice kereler deneyimlediği kaçınılmaz bir doğa olayıdır. Üstelik bilim ve teknoloji öyle bir düzeye ulaştı ki artık depremlerin merkez üssünü, hangi bölgeleri etkileyeceğini, hangi periyotla gerçekleşeceğini, büyüklük ve şiddetini önceden öngörmek mümkün. İnsanlığın birikmiş deneyimleri ve teknoloji sayesinde depremden korunmanın yolları da gayet iyi biliniyor. Dolayısıyla depremden kaçamayız, depremi engellemenin bir yolunu bulamayız ama başka ülkelerde yaşanan kimi örneklerde olduğu gibi depremin bir felakete dönüşmesini pekâlâ engelleyebiliriz. Zaten siyasi iktidarın yapmadığı, yapmayı tercih etmediği ve bugün hesabını vermeyi reddettiği şey de budur!
Bir arama kurtarma ekibi, bir çadır, bir tuvalet yardımı için bile “kutsal” devleti, “Büyük Türkiye”yi yanında göremeyen halk, öfke doludur. İşte bu yüzden siyasi iktidar, “kader planı” veya “asrın felaketi” söylemine sarılıyor. Yalan ve manipülasyonu bir yönetme biçimi olarak kullanarak toplumu büyük bir tuzağa çekmeye çalışıyor. Bilelim ki sorumlular hesap vermediğinde felaketlerin tekrar tekrar yaşanmasının, emekçilerin tekrar tekrar aynı bedelleri ödemesinin önüne geçilemez. Emekçiler olarak açgözlü egemenler eliyle yazılan kader planlarına razı olamayız. Yeni felaketler ve yeni acıları yaşayıncaya kadar elimiz kolumuz bağlı oturamayız.
Şu soruları sormak zorundayız: İşçi ve emekçilerin kader planında maden kazalarında, depremlerde, sellerde ölmek mi var? Devlet/kamu kaynakları halkın yararına kullanılsaydı, çürük binalara imar afları getirilmeseydi, sağlam binalar inşa edilseydi emekçilerin kader planı o zaman farklı olmaz mıydı? Ya da soruyu şöyle soralım: İşçi sınıfı örgütlü olsaydı, depremin yıkıcı sonuçlarına karşı önlem alınması için mücadele etseydi ne olurdu? Kader denen kaçınılmaz olanı gerektiği şekilde karşılayabilir, kaçınılabilir sonuçları, yıkıcı sonuçları değiştirebilirdik! Demek ki emekçiler olarak örgütlü olur ve siyasal sürece müdahale edersek farklı bir toplumsal yaşam planı çizebiliriz. İşte eksik olan budur ve ne yazık ki bu eksikliğin bedelini on binlerce canımızla, kentlerin yok olmasıyla, milyonların perişan olmasıyla ödüyoruz. Demek ki emekçilerin “kader planı”nda kapitalist sömürüye, onun yarattığı açgözlülüğe, tek adam rejimine karşı mücadele var! Kaderimizden kaçamayız!
Emekçi Dayanışmasını Güçlendirelim!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
Son Eklenenler
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- İngiltere’de 100 binin üzerinde insan Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve emperyalist savaşa hayır demek için 2 Kasımda yeniden meydanlara çıktı. Başkent Londra’da 21. kez düzenlenen ulusal eylem gününde on binler hükümet binalarının...
- İspanya’da 29 Ekim Salı günü yaşanan sel felaketinde can kaybı 250’ye ulaştı. İspanya’nın doğusundaki Valencia bölgesinde etkili olan aşırı yağışlardan sonra meydana gelen sel felaketi büyük bir yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri felaketten...
- Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını...
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...