Buradasınız
Gariban İnsanlar Birbirinin Derdini Anlıyor
İzmir’den bir işçi

Bu düzenin efendilerinin, işçi ve emekçilerin kısacası yoksul insanların birbiriyle dayanışma içerisinde olmaması için başvurduğu hilebazlıklar saymakla bitmez! Bunu niçin yaptıkları belli: Birbirimizle dayanışma içerisine girmeyelim, birbirimiz hakkında her daim şüphe içinde olalım, bir ekmeğimiz varsa yarısını yanı başımızdaki aç biriyle paylaşmayalım, haksızlıklara, zulme karşı kardeşçe bir birlik içinde olmayalım diye! Bu asalaklar sürüsü bizi bizden iyi tanırlar! Çok iyi bilirler ki dayanışma içine bir girdik mi örgütleneceğiz. Bizim örgütlenmemiz demek asalaklar için ölüm fermanı demek. Örneğin bize “babana bile güvenme” derler. Yani en yakının hatta baban bile olsa güvenme! Peki, biz işçiler-emekçiler birbirimize güvenmeyelim de kime güvenelim? Kalpazanlar hemen fotoğrafı ters tutarak gözümüze sokarlar: “Bana, bize güvenin” deyiverirler. Yani kocaman bir kalabalık içinde olun ama birbirinize zırnık yardımda bulunmayın. Yardım lazımsa dayanışma içinde bulunmayın, demiş oluyorlar.
Onlar ne kadar kirli fikirleriyle zihin bulandırmaya çalışsalar da, işçiler ve emekçiler birbirleriyle dayanışma içerisine giriyorlar. İşyerinde, mahallelerde, sokakta, otobüste, çarşıda, pazarda… İşte bunlardan birinin örneğini geçen hafta yaşadım. Otobüse bindim. Evvela şoförle selamlaştım. Şoförün hemen arkasındaki koltuğun cam tarafı boştu. Koridor tarafında genç bir kadın oturuyor. Yerime geçtim. Çantamdan kitabı çıkardım, Yaşar Kemal’in “Çakırcalı Efe”siydi okuduğum. Efe’nin her daim yoksulun, ezilenin tarafında olduğu zihnimde dolanıyor. Kaldığım sayfayı açtım. Yanımda oturan genç kadın bindiğimden beri elinde tuttuğu tek sayfalık kâğıdı evirip çevirip duruyordu. Bir sorunu olduğu yüzünden belli oluyordu. Daha çok genç olmasına karşın yüzünde çizgiler oluşmaya başlamış. Kitabı okumaya başladım. Utana utana, “ağabeyciğim, iş görüşmesi için bu adrese gideceğim. Telefondan bakabilir misiniz? Şarjım bitti de” deyiverdi. “Tabi ki bakarım kardeşim” dedim. Baktım fakat bulamadım. Kâğıdın resmini UİD-DER’li bir mücadele arkadaşıma gönderdim. Bakıp döndü. Genç kadının gideceği işyerine ne otobüs, ne minibüs gitmiyormuş.
Sohbet etmeye başladık. 37 yaşında olduğunu söyledi. Biri 11 diğeri 14 yaşında iki çocuğu varmış. İzmir merkeze yakın bir yerde düğün salonunda çalışmış. İşten çıkartılmış. O taraflarda kiralar çok daha yüksek olduğu için şehre çok uzak bir yerde ev bulmuş. Kirası 600 lira. Eşi yok. Bu nedenle çocuklarına vakit ayırabileceği bir iş olsun istiyor. Ama işsizlikten bunaldığı için koşullarına bakmadan girip çalışmak istiyor. Ama iş için hangi kapıya gitse durumuna uygun bir iş bulamamış. “Abiciğim iş için nereye gitsem hep aynı şey oluyor. Çalışma saatleri çok uzun. Üstelik asgari ücretten yukarı vermiyorlar. İki çocuğum var. İkisi de öğrenci. Ev kira. Yetmiyor” diyor sitemle. Telefon numaramı verdim. Kendisi de aramızda geçen sohbetten sonra telefonunu vermekte bir sakınca görmedi. Ben indim. Genç kadın nerede olduğu belli olmayan işyerine doğru devam etti.
Birkaç gün sonra gönderdiği mesajdan işe alınmadığını öğrendim. Ben de birkaç arkadaşa genç kadının işsiz olduğunu ve nasıl bir iş aradığını söylemiştim. Onların da bildikleri yerlere haber verdiklerini biliyordum. Durakta “kendi evimde çocuğuma bakıcı arıyorum” ilanını gördüm. Mesajla işsiz kadına gönderdim. Ancak telefonunda hiç para kalmadığı için arayamayacağını anladım. “Bak kardeşim, işçilerin birbiriyle dayanışma içinde olmaları gerekiyor. Yoksulluğun, işsizliğin senin tembelliğinden değil. O numaraya sizin numaranızı göndereceğim. Sizi arasın” dedim. Çocuğuna bakıcı arayan da tam fırsatçılık yapmış. 700 lira aylıkla sabahın köründen, akşamın karanlığına kadar çalışmasını istemiş. “Abiciğim nereye gitsem en ucuz kira 700 lira. Hani iş çoktu? İş için gittiğim yerlerde nelerle karşılaşıyorum. Gariban insanlar birbirinin derdini anlıyor” diyor gönderdiği mesajda.
İşsizlik diz boyunu çoktan geçti. Kriz, krizi çıkartanları değil, işçileri-emekçileri kısacası yoksulları vuruyor. İşsiz bırakıyor, düşük ücretlere mahkûm ediyor. Hükümet ve patronlar krizden nasıl kârlı çıkacaklarının hesaplarının peşinde ve dayanışma içindeler. İşçiler, işsizler, aç açıkta kalanlar onların umurunda değil. İşçilerin de kendi sınıf kardeşleriyle dayanışma içerisinde olmaları gerekiyor. Dayanışma içerisinde bulunan işçiler birbirlerine güvenirler. Birbirine güvenmeyi başaran işçiler örgütlü mücadelenin bir parçası olurlar.
Bakırköy’de Barış Mitingi
Döviz Piyasalarında Bugün
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....