Buradasınız
“Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Fatih’ten bir eğitim işçisi

Merhaba arkadaşlar, ben İşçi Dayanışması’yla yeni tanıştım. Gazeteyi düzenli bir şekilde bana getirmeye çalışan eski çalıştığım işyerinden bir abim geçen gün bana Bursa’dan bir kadın işçinin mektubunu gönderdi. Kadın bir öğretmen olarak ben de Bursa’daki arkadaşımızla duygudaşlık kurdum. Birbirimizden habersiz olmadığımızı, İşçi Dayanışması gazetesi ve UİD-DER’in web sitesi aracılığıyla aslında mücadeleci işçiler olarak dayanışma ağlarıyla birbirimize kenetlendiğimizi hissettim. Birbirimize ulaştığımızı anladım. Bu vesileyle mümkün oldukça evimize misafir olan, başta emek olmak üzere hayata dair birçok konuyu aktaran UİD-DER’li iş arkadaşıma, abime teşekkür ederim. Ben de haftanın 6 günü, 10 saatin üzerinde çalışan bir özel sektör öğretmeni olarak “rapor almak” kavramı üzerine konuşmak istiyorum. Fakat bunu anlatmam için hikâyenin en başına dönmem gerekiyor.
Devletin sağlamadığı nitelikli eğitim, özel sektör eliyle parası olana pazarlanıyor. Hatta öyle güzel pazarlanıyor ki insanlara öğrenme güçlüğü olan bir öğrencinin bile aynı eğitim paketiyle en iyi üniversiteye yerleştirileceği umudu veriliyor. Derdim pazarlamacıyı övmek ya da veliyi buna kandığı için rencide etmek değil. Amacım her ikisinin de böyle ütopik bir şeye inanmasında etkili olan bir faktöre, yani özel sektör öğretmenlerine basit bir rapor üzerinden değinmek. Devletin 18 senede bir çocukta eksik bıraktığı, ihmal ettiği hatta yanlış yaptığı ne varsa bunların tamamını neredeyse 10 ay içinde çocuklara vermeye çalışan milyonlarca özel sektör öğretmeni var. Hasta olduğu halde ders anlatan, idarecileri tarafından mobbing gördüğü halde öğrencilerini dönem ortası diye bırakamayan, tüm iş kanunlarının sınırlarının dışında faaliyet yürüten milyonlarca öğretmen var. Ben de onlardan biriyim.
Geçen hafta ciddi bir hastalık geçirdiğim için doktor 5 gün istirahat raporu verdi. İdarecilerime durumu bildirdiğimde “geçmiş olsun” demek yerine raporlu olduğum günlere ders yazdılar. İşe geldiğimde nasıl olduğumu sormak yerine ise “bu tarz durumlarda rapor almaya yönelmiyoruz” dediler. Patronlar doktorlara gidip hasta numarası yaptığımı ya da “her şeyin satın alınabilecek” bir şey olduğunu düşündüğü için raporu da parayla aldığımı düşünüyor olabilir. Kişi kendinden bilirmiş işi deyip geçelim. Ama rapor “satın alınan” bir şey değildir. Rapor uzman kişilerin gerekli gördüğü durumlarda verilir. Bir doktorun uzmanlığını sorgulayanlar kendi sattıkları eğitimi sorgulamıyorlar. Ama farkındayım, patronlar çok az soru sorar çünkü kendilerince verilmiş cevapları var. Çıkarları gereği istemedikleri zaman hiç bir şeyi sorgulamazlar. Ne benim hasta olmam, ne çocukların eğitimi, ne de ailelerin çaresizlikleri onların sorunu değil. Bunlar biz emekçilerin sorunu.
Şunu da söylemek isterim ki gençlerin önemli bir kısmı örgün eğitimi bırakmak zorunda kalıyor. Hem eğitim sisteminin düzensizliğine dayanamıyorlar hem de ebeveynlerinin bin bir zorlukla ceplerine koyduğu harçlıklarla günü geçiremediklerinin farkındalar. Eğitim onlar için artık lüks. Öğününü kısarak yemek zorunda kalan öğrencileri, öğününü kısarak yemek zorunda kalan öğretmenler eğitiyor. İyi beslenemediği için sıklıkla hastalanan öğrencileri, 16 saatin üzerinde çalışan doktorlar muayene ediyor. Bütün bu sıraladığım sorunların içerisinde biz işçiler mesleğimiz ne olursa olsun birbirimizin sorunlarını bilmeli, “birlikten güç doğar” deyip ortak sorunlarımıza birlikte çözümler aramalıyız. Öğrenci, öğretmen, veli, doktor, mühendis her ne olursak olalım biz işçi sınıfının bir parçasıyız ve işçilerin sorunları da ortak çözümleri de. Hadi kalın sağlıcakla.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın yüzde 16’lık sefalet zammı dayatmasına karşı 26 Haziranda Türkiye genelinde yarım gün iş bıraktı. Türkiye Sağlık-İş Sendikasına...
- İspanya’nın güneyinde bulunan sanayi kenti Cadiz’de yaklaşık 30 bin metal işçisi grevde. 18-19 Haziranda 2 günlük grevlerinin ardından talepleri karşılanmayan işçiler 23 Hazirandan bu yana süresiz grevdeler. CCOO ve UGT sendikalarına üye işçiler,...
- Gençlik dönemi, insan hayatının en heyecanlı, en meraklı ve en enerjik zamanlarıdır derler. Bu yönleriyle gençlik bir nehre benzetilebilir; coşkulu, yönünü arayan, bazen de önüne çıkan taşlara çarpa çarpa yolunu bulan… Bazen hızlı, bazen yavaş akar...
- Yozgat Sorgun’da, 71 yaşındaki Selami Şimşek dede, çalıştığı inşaatın 6. katından düşerek yaşamını yitirdi. Akla ilk şu soru geliyor: “71 yaşındaki bir dedenin evinde torununu sevmek yerine, ne işi var inşaatın 6. katında?”
- Umutlarım, hayallerim, sevdalarım Sığmıyor ceketimin cebine Bunca zamandır ket vurulmuş umutlarıma Bunca zamandır kafeste tutulmuş ruhum, nefesim, aklım Sığar mı bu düzene gencim, yaşlım