Buradasınız
Asgari Ücret Açıklandı: Sefalet Baki, Algı Oyunları Sürüyor!
2023 yılında geçerli olacak asgari ücret, Erdoğan tarafından net 8500 lira olarak açıklandı. Böylece Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın “kırmızıçizgimiz 7 bin 785 liradır” demesiyle başlayan orta oyunu, Erdoğan’ın “sırtımızda küfe var” sözleriyle bitmiş oldu. En baştan amaç işçilerdeki zam beklentisini düşük tutmak, böylece yapılacak sefalet zammını yine “tarihi zam” olarak yutturmaktı. Yandaş medyada “rekor zam”, “yıllık yüzde 100 artış” gibi başlıklarla duyurulan yeni asgari ücret, gerçekte açlık ve sefalet ücretidir. Bizzat Türk-İş’in açıkladığı Kasım ayı dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 7 bin 786 liradır. Bir kişinin tek başına yaşama maliyeti 10 bin liranın, dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı ise 25 bin liranın üzerindedir. Aralık ayı bittiğinde açlık sınırının 8 bin liranın üzerine çıkacağı şimdiden bellidir. Yani yeni asgari ücret tıpkı geçen sene olduğu gibi daha işçilerin eline geçmeden açlık sınırının altında kalacaktır.
Atalay, her ne kadar işçilerden gelen tepkiler üzerine çark etmeye çalışarak “Teklifimiz 9 bin lira” deyip masadan kalkmış olsa da son tahlilde işçiden değil sermayeden yana tutum almıştır. Kaldı ki 9 bin lira da işçilerin son iki yıldır yaşadığı büyük kayıpları telafi edebilecek bir rakam değildir. Asgari ücrete son birkaç yıldır enflasyon oranında ve hatta üzerinde zam yapılıyormuş gibi gösterilse de gerçeklik tam tersidir. Asgari ücretin alım gücü her yıl daha fazla düşmekte, üstüne üstlük giderek daha fazla sayıda işçi asgari ücretli haline gelmektedir. Zira TÜİK’in gerçek enflasyonu açıklamadığı herkesin malûmudur. Ama siyasi iktidar elindeki medya gücünün de desteğiyle işçilerin algısıyla oynuyor. Reel ücretlerin ne kadar düştüğünü anlamak için son 6 ayı değil en azından iki yılı hesaba katmamız ve gerçek enflasyonu dikkate almamız gerekiyor. Bunun için de TÜİK’ten bağımsız bir kuruluş olduğu için ENAG’ın açıkladığı enflasyon rakamlarına bakmalıyız. Gerçek enflasyon üzerinden giderek asgari ücretteki erime ve kayıpları görelim.
2020 yılında asgari ücret 2324 liraydı ve yıllık gerçek enflasyon yüzde 36,72 olmuştu. Şayet gerçek enflasyon üzerinden artış yapılsaydı 2021 yılında asgari ücretin 3177 lira olması gerekiyordu. 2021’in sonunda açıklanan gerçek enflasyon ise yüzde 82,81’di. Burada da kayıpların telafi edilmesi için gerçek enflasyon üzerinden artış yapılması ve 2022’nin birinci altı ayında geçerli olacak olan asgari ücretinin 5808 lira olması gerekiyordu. 2022 Ocak ile Kasım ayları arasındaki gerçek enflasyon ise yüzde 125 olarak açıklandı. Buna göre artış yapıldığında 2023 yılının asgari ücretinin 13 bin 68 lira olması gerekiyor. Yani “rekor zam” denilerek açıklanan asgari ücret ile sadece enflasyon karşısındaki son iki yıllık erimenin telafi edildiği ücret arasında 4 bin 568 liralık bir fark vardır. Durum bu olmasına rağmen patronların yüksek bulduğu 8500 liranın içinde işçiden alınan gelir vergisi de vardır. Bu miktar patronların cebinden çıkmamaktadır, işçiden alınan işçiye geri verilmektedir.
Erdoğan, “Ne emekçilerin hakkının yenmesine, ne de işverenlerin üzerine altından kalkamayacakları yükün binmesine rıza gösteririz. Makul bir noktada uzlaşma sağlanabilmesi için samimi gayret sarf ettik” diyerek savundu yeni asgari ücreti. Zevahiri kurtarmak için masadan kalkan Ergün Atalay’ı işaret ederek kendilerinin 85 milyonun küfesini taşıdıkları sözünü de tekrar etti. Oysa çok açık ki Erdoğan’ın sırtında taşıdığını söylediği küfe milyonlarca emekçinin değil bir avuç sermayenin oturduğu küfedir. Tam da bu nedenle seçimlere giderken elini güçlendirecek bir asgari ücret artışını pekâlâ istediği halde sermayenin çıkarlarını önde tutmayı tercih etmiştir.
Açıklanan rakamın elini güçlendirmeyeceğinin farkında olan Erdoğan tam da bu nedenle iki argümanı öne çıkardı. Birincisi beklenmedik bir tabloyla karşılaşmaları halinde ara zam yapmaktan kaçınmayacaklarını söyledi. İkincisi enflasyonu yıl ortasında yüzde 30’lu, yılsonunda yüzde 20’li rakamlara indirmekte kararlı olduklarını belirtti. Zaten bu propagandaya bir süredir başlanmıştı. Birkaç hafta önce hayat pahalılığının suçlusu “tespit edilerek” zincir marketler hedef gösterilmiş, enflasyonda düşüş yaşanacağına ilişkin “müjdeler” iktidar sözcülerinin ağzından gazete manşetlerine taşınmıştı. Önümüzdeki dönemde emekçileri manipüle etmek amacıyla bu yalan propagandaya hız verildiğini göreceğiz.
Bir diğer önemli husus işçiden kesilen gelir vergi dilimlerinin yüksekliğidir. Şayet bu konuda bir iyileştirme yapılmaz ise işçiler yine birkaç ay içinde yüzde 20’lik vergi dilimine girecek ve yüksek vergi kesintileriyle karşılaşacaklardır. Diğer taraftan patronlara yapılacak teşvikler de henüz açıklanmamıştır. Ancak bütün bu belirsiz konularda iktidarın geçmişten bugüne yaptıklarına baktığımızda atılacak adımların işçilerin aleyhinde ve sermayenin lehinde olacağı kesindir. Nitekim son birkaç yıldır işçilerin milli gelirden aldığı pay düşerken sermayenin payı artmaktadır. TÜİK’in verilerine göre 2020’nin üçüncü çeyreğinde (Temmuz-Ağustos-Eylül) ücretlilerin milli gelirden aldığı pay yüzde 30,1 iken 2022 yılının aynı döneminde %26,3 olmuştur. Buna karşılık sermayenin payı yüzde 54,4’ten yüzde 54,8’e yükselmiştir.
Türkiye’de asgari ücret ortalama ücret haline gelmiştir. 2023’te emekçileri bekleyen tablo büyümeye devam eden yoksulluk tablosudur. İşçi düşmanı rejimden emekçileri düşünmesini beklemek, yoksulluğumuzu büyütmekten başka bir işe yaramaz. Bu sarmaldan tek çıkış yolu işçilerin örgütlü mücadelesini büyütmesidir. Ve bu noktada sendikalara ve özellikle kendini mücadeleci olarak adlandıran sendikalara büyük görevler düşüyor!
TÜMTİS: “Rıza Şahabi’ye Özgürlük!”
“Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
- Türkiye’de Asgari Ücret Düşük Değilmiş!
- Doğru Bilgi ve Çözüm İçin Mücadele Saflarına
- “Beklenen Enflasyon Oranı” Oyunu
- Asgari Ücret Hep Siyah Duman!
- 2024 Yılı İçin Asgari Ücret Açıklandı: Biz Bu Tiyatroyu Çok İzledik!
- Başkasından Çözüm Bekleme, Derman Ellerimizde!
- Hem İşçilerin Onayını Alacak Hem de…
- Asgari Ücret: Geçinmek mi Açlıktan Ölmemek mi?
- Yeni Asgari Ücret Eski Tiyatro
- Asgari Ücret: Refahtan Pay Değil Derinleşen Yoksulluk!
- DİSK’ten Açıklama: Asgari Ücret Değil Toplu Sözleşme!
- Asgari Ücret, Sefalet Ücreti
- Asgari Ücret: Kim Haklı, Meşru Olan Ne?
- Dolan Kimin, Boşalan Kimin Küfesidir?
- Asgari Ücret Açıklandı: Sefalet Baki, Algı Oyunları Sürüyor!
- Asgari Ücret, Zamlar ve İşçilerin Söz Hakkı
- Asgari Ücret Gerçeği: Reel Ücretler Düşüyor, İşçi Sınıfının Yoksulluğu Büyüyor!
- Metal, Petrokimya, Gıda ve Kargo İşçileri: Türk-İş Başkanı İşçilerin Değil Sermayenin Sözcüsüdür!
- Asgari Ücret Görüşmeleri Algı Oyunlarıyla Başladı
- Asgari Ücrete Zam Tartışmaları
Son Eklenenler
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...
- As Plastik işçileri grevlerinin 58. gününde İstanbul Marmarapark AVM’de As Plastik ile iş ilişkileri olan Mavi Jeans önünde basın açıklaması yaptı. Toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması halinde 26 Kasımda greve çıkacak olan DİSK/Genel-İş...
- 100 küsur günü geride bırakan Polonez direnişine, kadın işçilerin kararlılığı damgasını basıyor. Sendikaları Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler sendika düşmanı patronları tarafından işlerinden atıldılar. Direnişe geçtiler, işlerine örgütlü bir biçimde...
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde baraka gibi bir evde, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında en büyüğü 5 yaşında olmak üzere 5 kardeş hayatını kaybetti. Bu sırada hurda toplamaya giden anne eve döndüğünde çocuklarının cansız...
- Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak...