Buradasınız
Gelin Örgütlenelim ve Hayata Geri Dönelim
Esenyurt’tan bir mağaza emekçisi

11 Mart 2012’de Esenyurt’taki Marmara Park AVM şantiyesinde çalışan işçilerin yatakhane olarak görülen ancak çadırdan ibaret olan barınaklarında çıkan yangında 11 işçi yanarak hayatını kaybetmişti. Konu, işçi ölümü ve iş kazası olunca nedense mahkemede görülen dava süreçleri bitmek bilmiyor, uzadıkça uzuyor. Tabii ki hayatını kaybeden işçilerin aileleri de her duruşmada o acıyı yeniden yaşıyor ve kahroluyor.
Aradan neredeyse 3 buçuk yıl geçtikten sonra dava karara bağlandı. Dava sonucu 7 kişi, 5 ila 10 yıl arası ceza aldı. Ancak AVM müdürü ve 5 yöneticisi beraat etti. Ceza alanların içinde alt taşeron firmanın üç ortağı, 2 iş güvenliği uzmanı, 2 elektrik işçisi vardı.
Kanunlara göre sorumluluk ana işverendeyken konu işçi ölümleri ve iş kazaları olunca ana firmayı yani büyük sermaye sahiplerini adalet bariz biçimde kayırıyor. Dikkat edin, bu davaya emsal olan işçi ölümleri ve iş kazalarında görülen bütün davalarda şimdiye kadar işin asıl sahipleri olan patronlar en ufak bir ceza almadı. Sermaye sahiplerinin kendi yaptığı yasalar ve kanunlar doğal olarak kendilerini koruyor.
On kişinin yatması gereken barakalarda 40 kişi yatıran, iş güvenliği olmadan işçileri çalıştıran ve diri diri yaktıran; maden ocaklarında, sular altında, patlamalarda öldüren, yüzlerce metre düşerek yere çakılan asansörlerde feci bir şekilde can vermelerine sebep olan şey kâr hırsıdır.
Patronlar, daha çok para kazanmak için iş güvenliği tedbirlerini almayı hem maliyet hem de zaman kaybı olarak görüyorlar. Kısacası biz işçilerin hayatlarını hiçe sayıyorlar, umursamıyorlar! Elbette güvenceleri AKP iktidarı. Soma’daki 301 işçinin katledildiği ilk anlarda hemen çıkıp “trafo patlaması” diyen ve bir iki saat sonra “burası Türkiye’nin en güvenli madeni” diyerek sermayeye sahip çıkan, “bu işin kaderinde fıtratında ölüm var” diyen, acılı ailelerin yakınını tokatlayıp küfreden, tekmeleyen bir iktidardır AKP iktidarı.
Artık o kadar pervasızlaşmış bir AKP iktidarı var ki, nerede bir iş kazası ve işçi ölümü olsa ambulans ve itfaiyeden önce Tomalarını, çevik kuvvetini oraya gönderiyor. Her zaman sermaye patronlarını kolluyor, yasaları ve kanunları da onların çıkarına uyarlıyor.
İşçi ve emekçileri sadece seçim zamanları hatırlayan, sempatik ve sevimli görünmek için her türlü şaklabanlığı yapan, seçimlerden sonra da işçilere ve onların kazanılmış haklarına amansızca saldıran, işçi cinayetlerinin baş sorumlusundan bahsediyoruz biz.
Kardeşler,
Biz UİD-DER’li işçiler “İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım” adlı bir kampanya yürütüyoruz. 100 binin üzerinde işçi kampanyamıza destek vererek bu can alıcı sorun karşısında bizleri yalnız bırakmadı. İşçi mahallelerinde, fabrika önlerinde, ev ziyaretlerinde, binlerce işçiyle görüşüldü ve alınan imzalar Meclis’e taşındı. Elbette sadece imza toplamakla sorun çözülmüyor, zaten amacımız işçilerin sesini Meclis’e taşımaktı ve bunu başardık.
Bu kampanya çalışmasında, karşılaştığımız işçiler de iş kazalarının ve işçi ölümlerinin ne kadar çok yaşandığının farkında değillerdi. Konuştuğumuz işçiler, her gün ortalama 4 kişinin iş kazasında hayatını kaybettiğini, iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada olduğumuzu duyunca büyük şaşkınlık yaşıyor ve olayın ne kadar vahim olduğunu daha iyi kavrıyorlardı. İşçiler bunları, gazetelerde ve televizyonlarda görmüyorlardı. Konu işçi ölümleri olunca, egemen güçlerin ve iktidarın havuz medyası kör, sağır, dilsiz maymunları oynuyordu.
Peki, neden iktidar, patronlar ve medya organları için işçiler bu kadar değersizdir? Neden işçilerin hayatları bu kadar kolay yok sayılabilmektedir? Sebep bellidir, örgütsüz olduğumuz için.
Hâlbuki bunlar bir avuç azınlık, bizler ise milyonlarca işçiyiz, biz neden bu azınlık gibi örgütlü değiliz? Neden AKP’li, MHP’li, CHP’li işçi olarak, Kürt, Türk, Alevi işçi olarak bölünüyoruz ve buna karşı duramıyoruz? Oysa sömürülürken, işyerlerinde iş cinayetlerine kurban edilirken bir ayrım yapılmadan yaşamını yitiren biz işçileriz. Düşük ücretle çalıştırılıp, haklarımız gasp edilirken, işten atılırken kimse biz işçilere AKP’li, CHP’li, Türk, Kürt, Alevi, Sünni olup olmadığımızı sormuyor. Çünkü bu sadece işçilerin, emekçilerin bir arada örgütlenip bu sömürü düzenine karşı, ortak hareket etmelerini engellemek için ahlaksızca, adice tertiplenmiş bir oyundur!
Kardeşler, bu oyunun bir parçası olmayalım ve örgütlenmekten korkmayalım. Eğer işçiler olarak bu düzene karşı örgütlü mücadele edemezsek, kendi hayatlarımızı bu sisteme, tekellere teslim ettiğimiz gibi çocuklarımızın, torunlarımızın da hayatlarını teslim edeceğiz.
Bazı işçilerin dediği gibi böyle gelmiş böyle gider demeyelim, çünkü ne böyle geldi ne de böyle gidecek! İşçiler ne zaman gerçek anlamda örgütlü bir şekilde sınıf mücadelesinin içinde var olduysa, geçmişten günümüze dünyanın her yerinde haklarını söke söke aldı! Ne zaman örgütlülüğünü yitirip mücadeleden vazgeçmişse, geri çekilip “boş ver” demişse kaybetmiştir. Unutmayalım örgütlü olmak hayat kurtarır! Bunu sadece işyerlerinde çalışırken ölmemek diye düşünmeyelim. Sağlıksız, güvencesiz, düşük ücretle, uzun çalışma saatleriyle, işten atılma korkusuyla, çoğumuzun hayalini kurduğumuz emekliliğimizi görmeden öleceğimiz bir dünyada biz yaşıyor sayılır mıyız?
Gelin örgütlenelim, mücadele edelim ve hayata geri dönelim.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...
- Zamanın çarkları döner, takvim yaprakları birer birer savrulur, yaşananlar birer birer unutulur. Fakat bazı değerler, deneyimler vardır ki, kuşaklar değişse de yitip gitmez, çünkü onlara sahip çıkanlar, onları geleceğe taşıyanlar vardır. İşçilerin...
- İktidar, yıllardır Türkiye’yi “şahlandırdığını”, ekonomiyi büyüttüğünü anlatıp duruyor. Televizyonlarda bol bol rakam gösteriyor, beton kulelerle övünüyor. Ama sokakta, evde, işyerinde bambaşka bir hayat yaşanıyor. Milyonlarca genç ne okulda ne işte...
- Artık eski kuşak bir işçi olarak, gençliğimde başımdan geçen bir olayı anlatacağım. Yıllar evvel “iş kazası” nedeniyle biri ağır iki ayrı ameliyat olmuştum. Sonrasında bir buçuk seneye yakın yatalak kalmıştım. Bu sürenin 7 ayını evde geçirmiştim....