Buradasınız
Göçmen İşçilerin Umut Teknesi
Ankara’dan bir kadın işçi

Küçük bir tekneyle
Açılmışlar okyanuslara
Küçük bir tekne
Ve büyük umutlarla…
Ayazmış gece
Üşüyorlarmış
Ve bir şeyleri yokmuş yanlarında
Ayın ışıklarından başka
Örtemiyormuş o da
Kara derilerini...
Elif Çağlı göçmenlerin umut yolculuklarını böyle anlatmış Umut Teknesi şiirinde. Gözlerimizin önünde onların kara, beyaz, sarı insan derileri, bazı rakamlara bakalım şimdi: Birleşmiş Milletler Göç Örgütünün verilerine göre tüm dünyada 70 milyondan fazla insan zorla yerinden edilmiş durumda. Türkiye’de de 5,5 milyonu aşkın mülteci var. Bunların 3 milyondan fazlası Suriyeli mülteciler.
Büyükmüş umutları
Haitili kara kardeşlerin
Bir dilim ekmek
Bir tas sıcak çorba
Bir iş örneğin.
Küçük tekne
Uzaklaşmış, uzaklaşmış
Büyük umutlarla
Kadınlar ve çocuklardan
Yoksul ve pembe avuçlardan
Kalakalmışlar denizin ortasında
Koskoca dalgalarla...
Savaştan kaçarak büyük umutlarla yollara düşüyor Suriyeli göçmenler. Ancak gittikleri ülkelerde onları bekleyen yoksulluk, düşük ücretler, güvencesizlik, hor görülme, aşağılanma… Dünyanın her tarafında iktidarlar göçmenleri hedef alan bir dil kullanıyor. Kapitalist düzenin krizinin sebep olduğu işsizlik ve yoksulluğun, hayat pahalılığının sorumlusu göçmen işçilermiş gibi gösteriliyor. Türkiye’de de göçmen işçilerin varlığı işsizliğe, kiraların artmasına sebepmiş gibi gösteriliyor. İktidar göçmen işçileri kullanarak içeride kutuplaşmayı arttırıyor, dışarıyaysa gözdağı veriyor.
Koronavirüs salgınıyla yaratılan atmosferin gölgesinde kaldı ama daha geçtiğimiz haftalarda Suriye cephesinde yaşanan gelişmelerden sonra Türkiye sınır kapılarını açıp göçmenleri Yunanistan sınırına yönlendirerek Avrupa’yı tehdit etti. Bizzat yandaş medya Avrupa’ya geçiş haritaları yayınladı. Kaçak botlara mülteci dolduran fırsatçıların görüntüleri televizyonlara geldi. Göçmenler sınır kapılarında pazarlık malzemesi, tehdit unsuru olarak kullanılıyor. Egemenler mültecilerin umutlarını, hayallerini, yaşam haklarını hiçe sayıyorlar.
Düşleri dalgaların ardında
Küçük teknede otuz üç kara derili
Okyanus acımasız
Okyanus deli gibi
Düşleri okyanusta
Balıklara yem olmuş
Kapkara gövdeler
Dalgaların içinde
Görünmez olmuş...
Her gün televizyonlarda, gazetelerde göç yolculuklarında yaşamını kaybedenlerin, küçük teknelerde, botlarda boğulanların ölüm haberleri veriliyor. 2014 yılından bu yana AB ülkelerine girmeye çalışırken, Akdeniz’de boğularak hayatını kaybedenlerin sayısı 15 bin civarında. Yaşarken düşmanlaştırılan göçmenler, öldüklerinde “insanlık ayıbı”, “dram” olarak ekranlara getiriliyor. Egemenler mültecilerin yaşadıkları “dram” üzerinden kendilerine pay çıkarmaya, kendilerini aklamaya çalışıyor.
Yalnızca gözleri durur orda
Koca, koca
Bakar...
Bir böcek gözü değil
Bakar!
Karaya vuran balık gözü değil
Bakar durur
Koca koca
Aç insan gözleri
Florida kıyılarının
Dev gibi apartmanlarında
Denize karşı balkonlarında
Sabah kahvelerini yudumlayanlara.
Kapitalizm öyle adaletsiz bir düzen ki göçmenler dalgaların ortasında hayatlarını kaybederken, çıkarları uğruna savaşlar çıkaran ve insanları yersiz yurtsuz bırakan egemenler lüks ve şatafat içinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Bu adaletsizliğe son vermenin tek yolu göçmen sınıf kardeşlerimizle birlikte kapitalist sömürü düzenine karşı mücadele etmektir. Bizim dostlarımız kol kola girip bizi sömüren sermaye ve iktidar değil dünyanın her yerindeki işçilerdir. Egemenler koronavirüs bahanesiyle insanları evlerine hapsetmeden önce Yunanistan’da işçiler “Yunanistanlılar ve mülteciler birlikte yaşayabilir!” diyerek dayanışma eylemleri düzenlediler. Almanya’da işçiler hükümete “Erdoğan’la pazarlık yapmayın, kapıları göçmenlere açın” diye seslendiler. “İnsanları Değil, Savaşları Durdurun!” dediler.
- Dümen Yelpazesinde Yaşam Savaşı
- Bu Düzen Çocuklarımıza Bir Oyuncak Bile Veremez
- Bursa’da Göçmen Faciasının Hatırlattığı Acı Gerçekler
- Ortak Duygular Yapay Duvarları Yıkar
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Göç Sorunu: Hangi Yola Girmeli, Kime Karşı Durmalı?
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Kimin Yanındayız, Kime Karşı Duracağız?
- Adu: Bir Çocuk ve Mültecilik
- Mülteci İşçilerle Biz Bir Sınıfız
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Sınıf Kardeşliğini Yükseltelim
- Suriyeli Bir Emekçinin Düşünceleri
- Umut Yolculuğu
- Ne Kadar da Misafirperverlermiş!
- Kapitalizmde Bitmeyen Umut Yolculukları
- Göçmen İşçilerin Umut Teknesi
- Bu Zehri İçmeyelim!
Son Eklenenler
- 2 Haziran akşamı Hindistan’ın Orissa eyaletine bağlı Balasore bölgesinde bir tren kazası meydana geldi. İki yolcu treni raydan çıkarak park halindeki yük trenine çarptı. 1200’den fazla insan yaralanırken en az 294 kişi yaşamını yitirdi. Modi...
- Gün geçmiyor ki bir işçi kardeşimizin daha ölüm haberini almayalım. Tuzla tersaneler bölgesinde Hidrodinamik Tersanesinde çalışan İbrahim Dal adlı işçi 5 Haziranda dubanın üstünde çalışırken denize düştü ve boğularak hayatını kaybetti. İbrahim Dal,...
- Kapitalizmin dünyanın her yerinde insanlığa cehennemi yaşattığı bir dönemden geçiyoruz. Büyüyen sorunlar karşısında kaçınılmaz olarak mücadele de büyüyor. Fransa’dan İran’a, İngiltere’den Peru’ya dünyanın her yerinde büyük protestolardan grev ve...
- Toplumun geniş kesimlerinin duyduğu hoşnutsuzluğun, öfkenin ve değişim isteğinin farkında olmamak mümkün değil. Değişim isteği özellikle gençlerde ve kadınlarda kendini dışa vuruyor. Özgürlüklerimizin kısıtlanmasına, horlanmaya, aşağılanmaya, yok...
- Türkiye’de gidişattan hoşnut olmayanların, o veya bu konuda değişim isteyenlerin sayısıyla son seçimde mevcut iktidara ve Erdoğan’a oy vermeyenlerin sayısı eşit değil. Şöyle ki; toplumun ekseriyeti yaşamın her alanına damgasını vuran krizlerden,...
- Rosa Luxemburg, yaşamını işçi sınıfının sömürüden kurtuluşu mücadelesine adamış cesur bir kadın ve işçi sınıfımızın sosyalist önderlerinden biri. Bu nedenle UİD-DER’in bizleri Jülide Kural’ın “Ben Rosa Luxemburg” oyunuyla buluşturacağını duyunca çok...
- Türkiye’nin çeşitli illerinde üretim yapan Şirikçioğlu Tekstil’de işçiler 2017 yılından bu yana sendikal mücadele yürütüyor. İşçiler çalışma koşullarının düzeltilmesi, ücretlerinin yükseltilmesi ve iş güvenliği önlemlerinin alınması talebiyle HAK-İŞ...
- İşçi sınıfımızın üç yürek işçisini Haziran ayında kaybettik. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet, 2 Haziran 1970’te Orhan Kemal, 2 Haziran 1991’de ise Ahmed Arif’in güzel yüreği artık atmaz oldu, söylenecek sözleri yarım kaldı. Fakat kalemlerini...
- Ben metal sektöründe çalışan bir işçiydim. İşçiydim diyorum çünkü hakkımızı aradığımız için işten çıkarıldık. İşveren biz işçilerin ve temsilcilerimizin taleplerini karşılamamak için her yola başvuruyordu. Sorunları çözmek bir yana daha fazla baskı...
- Seçimlerden önce siyasi iktidar türlü vaatler sıralamış, 24 Nisan-31 Mayıs tarihleri arasında kullanılan doğalgazın tamamının ve gelecek yıl Mayıs ayına kadar kullanılacak gazın ise ay bazında 25 metreküplük kısmının ücretsiz olacağını duyurmuştu. “...
- İşçi ve emekçileri ilgilendiren tüm alanlarda devasa bir sorunlar yumağı her geçen gün büyüyor. Ama bunlar seçim meydanlarında gündem olmadı. Sorunların üstü milliyetçilikle, hamasetle örtülmeye çalışıldı.
- Yunanistan'da Pire Emek Merkezi’nin çağrısıyla düzenlenen ve binlerce emekçinin, çeşitli sendikalardan temsilcilerin ve işçilerin katıldığı yürüyüşte “iş cinayetleri durdurulsun” denildi.
- Fransa’da Disneyland Paris işçileri artan hayat pahalılığına ve düşük ücretlere karşı ücret artışı ve çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle 30 Mayısta iş durdurdu.