Buradasınız
“İstanbul’da Herkes Yabancı”
İstanbul’dan İşçi Dayanışması okuru bir işçi

Geçen yıl Ocak ayında İstanbul Yenikapı’dan hızlı feribota binmiştim. Koltukların neredeyse tamamı doluydu. Çocukluktan gençliğe hızlı geçiş yapan işçinin, askılı tepside maniler söyleyerek sattığı içecekler ağız sulandırıyordu. Çayın fiyatı karadakinin iki katı olduğu için almamıştım. Ama tanışmıştım. Kara yağız 17 yaşında olan delikanlı, taşeron şirket işçisi ve stajyer olduğu için ücretini parmak işaretiyle anlatmış, asgari ücretin yarısı olduğunu söylemişti. Yolcuların neredeyse tamamı siyah ve çok esmer tenliydiler. Her sattığı içecekten kendisine 1, taşeron patronuna 99 kazandıran genç işçiye “yolcuların çoğu sanki Türkiyeli değil” demiştim. Boşalmış askılı tepsisini elinde fırıldak gibi döndüren genç işçi, “hepsi yabancı. Ama parası çok olanlar Araplar, siyah olanlar züğürt” demişti. Ve eklemişti, “zengin Araplar gezmeye, züğürt siyahlar da bir şeyler satmaya geliyorlar” demişti. Ben ve diğer Türkiyeli yolcuların azınlıkta olduğumuz belliydi. Benden çok az yaş almış, ancak ziyadesiyle deneyim biriktirmiş bir UİD-DER aktivistine durumu anlattığımda, “yeni Türkiye bu, alışsan iyi edersin” demişti.
Aradan neredeyse bir yıl geçtikten sonra İstanbul’a yine geldim. İstanbul, insan kalabalıkları ile dolup taşıyor. Bu her renkten, her dilden, her inançtan insanlar bizim sınıfımızın yani işçi-emekçi sınıfın insanları. Metrobüste, metroda, Marmaray’da, otobüste, minibüste, sokakta... Ten rengi benzer olduğu için Türkiyelidir diye düşündüğünüz ve merhaba diyeceğiniz biri bile dünyanın başka yerinden çıkabilir. Her dakika birden fazla metrobüs geçmesine rağmen hepsi de tıka basa dolu gidiyor. Hemen yanımda iri güzel gözlü, genç bir siyah vardı, göz göze geldik. Bilip bilmediğini düşünmeden, merhaba dedim. Hafif kırık Türkçeyle “merhaba” dedi. Ayaküstü biraz sohbet ettik. “Merak etmeyin. İstanbul’da herkes yabancı” demişti. Ben de “işçilerin vatanı tüm dünyadır” demiştim. Çağrı merkezinde vardiyalı çalıştığını söylemişti. Kendisini yabancı olarak görmediğimden olmalı gülümsemiş ve gözlerinin içi de gülmüştü.
Evet, işçi kardeşlerim; sokakta, işyerlerimizde, aynı toplu ulaşım araçlarında yanımızda olanların hepsi bizim gibi işçi sınıfının insanlarıdırlar. Yani onlar bizim yabancımız değiller. Hepsi sınıf kardeşlerimizdirler. Yani şimdiye kadar Sinoplu, Sivaslı, Batmanlı, Trakyalı, Karadenizli nasıl aynı işyerlerinde çalışıyorduysak, artık Türkiyeli, Afrikalı, Suriyeli, Afganistanlı, Sudanlı olanlarla da iş arkadaşı ve ev komşusuyuz. Onlara yabancı gözüyle bakmamız ancak sınıf düşmanımız sermaye sınıfının ve onların ırkçı politikacılarının işine yarar. Asla unutmayalım ki işçi sınıfının vatanı tüm dünyadır. O dünyayı insanlığın mutlu evi yapabilmek için hepimiz örgütlü mücadeleye katılmalıyız.
Asgari Ücret Hep Siyah Duman!
Emekçi Kadınlar Savaşa Karşı Durabilir
- “Suriyeliler Kendi Ellerinin Ekmeğini Yiyor”
- “Mülteci Düşmanlığı Yapan Tezgâhıma Gelmesin”
- “Bizi Soyanlar Göçmen ve Yoksul Değil, Buralı ve Zengin”
- Göçmen Düşmanlığı Kimin İşine Geliyor?
- Emekçilerin Mülteci Düşmanlığından Çıkarı Yoktur!
- “İstanbul’da Herkes Yabancı”
- İnsanlık Aya’nın Gözlerinde Saklı
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Dümen Yelpazesinde Yaşam Savaşı
- Bu Düzen Çocuklarımıza Bir Oyuncak Bile Veremez
- Bursa’da Göçmen Faciasının Hatırlattığı Acı Gerçekler
- Ortak Duygular Yapay Duvarları Yıkar
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Göç Sorunu: Hangi Yola Girmeli, Kime Karşı Durmalı?
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Kimin Yanındayız, Kime Karşı Duracağız?
- Adu: Bir Çocuk ve Mültecilik
- Mülteci İşçilerle Biz Bir Sınıfız
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Sınıf Kardeşliğini Yükseltelim
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/