Buradasınız
Mülteci İşçilerle Biz Bir Sınıfız
Yeşilkent’ten bir öğrenci

Geçenlerde sosyal medyada bir haber gördüm. Haber Bursa’da çalışan Suriyeli mültecilerin düşük ücretleri kabul etmemeleri hakkındaydı. Haberden bir kesit paylaşmak istiyorum:
Küçük Sanayi’deki bir işletme sahibinin paylaştığı şu bilgiler çarpıcı: “Türk usta bulamıyoruz. Suriyeliler de piyasayı yükseltmeye başladı. İşler yoğunlaşınca ücretlerin artmasını istiyorlar. WhatsApp grubu oluşturmuşlar. Belirli ücretin altında çalışmayı kabul etmiyorlar. Birini işten çıkarınca, diğerleri de çalışmıyor. İşçi çıkarılan yere asla girmeyin talimatı vermişler. Normalde Suriyeli işçilerden açıkçası memnunduk. Ama işin rengi değişmeye başladı.”
Haberin en çarpıcı yerinin bu olduğunu söyleyebilirim kendi açımdan. İşverenin aslında Suriyeli mültecileri azgınca sömürdüğünün, onların varlığından son derece memnun olduğunun kanıtıdır bu sözler. Karşımızda sömürüden rahatsızlık duyan, bu rahatsızlık sonucu haklarını arayan Suriyeli emekçileri görüyoruz. Özellikle “işçi çıkarılan yere asla girmeyin talimatı” kısmının müthiş bir noktaya değindiğini fark ettim, çünkü bir işçi istediği koşullar olmazsa çıkmak istediğini söylediğinde, işveren “çıkarsan çık senin yerine gelecek çok kişi var!” diyerek emekçileri eziyor, sindiriyor. Bunun sonucunda işçi pes edip “elimdekinden de olmayayım” deyip boyun eğebiliyor. Fakat Suriyeli emekçi kardeşlerimiz örgütlenmişler ve kendilerini değil de işvereni boyun eğmek zorunda bırakmışlar.
Görüyoruz ki patronlar; din, dil, ırk, millet fark etmeksizin sömürüye devam ediyorlar. Ama bizi birbirimize düşürmek için her türlü oyunu oynuyorlar. Hem Suriyeli hem Türkiyeli işçileri sudan ucuza çalıştıran kendileri değilmiş gibi, işçileri 12 saat çalıştırarak işsizliğin önünü açanlar kendileri değilmiş gibi “Suriyeliler ekmeğimizi elimizden alıyor” yanılgısını yayıyorlar. Fakat bizim sınıfımızdan örgütsüz olanlarımız hâlâ bunu anlayabilmiş değiller. Düşmanlık beslemeye ve ayrımcılığa devam ediyorlar. Kendi haklarını savunmak için Suriyeliler de dâhil olmak üzere tüm işçilerle birlik olmak gerektiğini göremeyebiliyorlar. Bu haberi okurken sorunun başka milletlerden emekçilerle değil sermaye sahipleriyle olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Ücretleri düşük tutarak mültecileri sömüren, Türkiyeli işçileri de işsiz bırakan fırsatçı patronlar sınıfıdır. Mülteci emekçiler kardeşimizdir. Bizler sınıf kardeşlerimizle birlik olarak bu sömürücü sınıfın üstesinden geleceğiz.
Bozuk Düzende Sağlam Kalabilmek
- “Suriyeliler Kendi Ellerinin Ekmeğini Yiyor”
- “Mülteci Düşmanlığı Yapan Tezgâhıma Gelmesin”
- “Bizi Soyanlar Göçmen ve Yoksul Değil, Buralı ve Zengin”
- Göçmen Düşmanlığı Kimin İşine Geliyor?
- Emekçilerin Mülteci Düşmanlığından Çıkarı Yoktur!
- “İstanbul’da Herkes Yabancı”
- İnsanlık Aya’nın Gözlerinde Saklı
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Dümen Yelpazesinde Yaşam Savaşı
- Bu Düzen Çocuklarımıza Bir Oyuncak Bile Veremez
- Bursa’da Göçmen Faciasının Hatırlattığı Acı Gerçekler
- Ortak Duygular Yapay Duvarları Yıkar
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Göç Sorunu: Hangi Yola Girmeli, Kime Karşı Durmalı?
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Kimin Yanındayız, Kime Karşı Duracağız?
- Adu: Bir Çocuk ve Mültecilik
- Mülteci İşçilerle Biz Bir Sınıfız
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Sınıf Kardeşliğini Yükseltelim
Son Eklenenler
- Merhaba dostlar. 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Bizler de genç işçiler olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’le birlikte alanlardaydık. Sınıfımızın saflarında olmanın heyecanını yaşadık. Duygularımızı sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
- Erol Eğrek’in katledilmesinin sorumlusu yalnızca Çalık Holding değildir. Mahkeme kararına rağmen işçinin kazanılmış hakkını 10 yıldır ödemeyen Çalık Holding’e hiçbir yaptırım uygulamayan; patronları denetlemeyen, adaletsizlik ve cezasızlığı temel...
- Yaşanan her türlü baskı ve zorbalığa karşı, işçi sınıfı kendi saflarında gücünü birleştirmeli ve öfkesini doğru adrese yönlendirmelidir. 1 Mayıs bu birliğin ortaya çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak önemli bir yere sahiptir.
- 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçti ama bıraktığı karanlık hâlâ silinmedi. O darbe devrimci hareketi ve örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldı. Bugün hâlâ baskılarla karşı karşıyayız. Ama nasıl ki o karanlık günlerde Hasanlar, Haticeler...
- Her sene olduğu gibi bu 1 Mayıs’a da büyük bir titizlik ve ciddiyetle hazırlandık. UİD-DER ailesi olarak çocuklarımızla, gençlerimizle kadın erkek hep birlikte kapitalizmi teşhir ettik. Ekonomik, sendikal ve siyasal taleplerimizi dosta düşmana...
- İstanbul Sultangazi’de bulunan Bezmialem Validesultan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin Okul Müdürü Refik Albayrak’a, İBB’nin dağıttığı ücretsiz yemeğin öğrencilere ulaştırılmasını sağladığı için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kınama cezası...
- Gebze Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Alman sermayeli ERLAU Metal fabrikasında işçilerin direnişi sürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubede örgütlenen işçiler kod 46 ile işten atıldı. Direnişin 26. gününde UİD-DER’li işçiler...
- Bazı kayıplar vardır ki ifadesi mümkün olmaz, sanki bir parçamızı alıp götürür. Pazar günü emekçi bir abimizi, bir değerimizi, bir rengimizi, “bu ülkede barışı savunan bir kişi bile kalsa umut vardır” diyen, savunduğu değerlerin bedelini...
- Bu yıl 1 Mayıs’ta Kadıköy’de yan yanaydık! Yağmur da yağdı, çamur da vardı ama biz çocuk, yaşlı, genç, engelli, üniversiteli, liseli, emekli, kadın, işçi, emekçi oradaydık. Omuz omuza, yürek yüreğeydik…
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.