Buradasınız
Haklarımızın Teminatı Örgütlülüğümüzdür!
Kardeşler, 12 Haziran genel seçimleri yapıldı ve sandıktan bir kez daha AKP çıktı. Daha en baştan belirtelim ki, AKP gibi CHP ve MHP de gerçekte emekçilerin temsilcisi değildir. Bu partilerin üçü de patronların kâr düzenini, toplumsal eşitsizliği, işçilerin sermaye tarafından sömürülmesini savunuyorlar. Bu partilerin liderlerinden, “kapitalist sömürü düzeni son bulmalıdır” gibi tek laf işittiniz mi? İşçilerin örgütsüz olduğu günümüz koşullarında, emekçi kitlelerin gidip bu partilere oy vermesi aldatıcı olmamalıdır. Eğer işçiler örgütlü olsaydı ve kendi sınıf çıkarları için bir politika izleselerdi, bu sermaye partileri ancak nal toplarlardı. Ne yazık ki durum bu değildir. Seçimler geride kaldı, şimdi yeni bir hükümet kurulacak ve sermaye düzeni kendi işine bakacak. Biz işçiler ise olup biteni doğru kavramalı, dersler çıkartmalı, uyanık olmalı, ekonomik, demokratik hak ve özgürlüklerimizin yegâne teminatının örgütlülüğümüz olduğunu unutmamalıyız.
Tüm vaatlerine rağmen CHP geniş işçi-emekçi kitlelerden oy alamamıştır. Statükocu-devletçi yüzünü yumuşatan CHP’nin “aile sigortası” vaat etmesi, “taşeronlaştırma son bulacak” demesi, işsizlikten, yoksulluktan ve yolsuzluktan dem vurması geniş emekçi kitleleri tavlamaya yetmemiştir. Demek ki sahte vaatler insanları o kadar da kolay kandıramıyor. Halk kitlelerini aşağılayan, kılık kıyafetine karışan, “bidon kafa” diyen, “aptal” yerine koyan seçkinci bürokratik-devletçi ve Ergenekoncu anlayış, bir kez daha geniş emekçi kitlelerin vetosunu yemiştir.
Hiç kuşku yok ki, AKP’nin %50 oranında oy almasının sebeplerinden biri de, halkı aşağılayan bu bürokratik-devletçi zihniyete duyulan tepkidir. AKP ve onun arkasına yığılmış sermaye çevreleri de emekçi halkın bu tepkisini örgütlemeyi başarmışlardır. Gerçekte CHP gibi AKP de işçilerin çıkarlarını düşünen bir parti değildir. Fakat ne yazık ki, tepede süren iktidar kavgası bu gerçeğin görülmesini engelliyor. İşte bu yüzden, bürokratik-devletçi anlayışa tepki duyan geniş halk kitleleri sanki AKP kendi temsilcileriymiş gibi ona yöneliyorlar. Seçim sonuçlarında, AKP’nin vaatlerinin CHP’nin vaatlerinden daha etkili olduğunu da vurgulamak gerek. Türkiye’nin zamanı gelip geçmiş alt yapı sorunlarının çözülmesini ve bu alana dönük yatırımlar yapılmasını AKP ve Erdoğan, seçim propagandasının merkezine oturttu. Diğer taraftan Türkiye’nin emperyalist bir güç haline gelmesini öne çıkartan Erdoğan, ortaya koyduğu emperyalist vizyonla emekçileri aldatmaya girişmiştir. Özetle söylenen şuydu: Türkiye büyüyor, kalkınıyor, gelişiyor. Bundan emekçiler de paylarını alacaklar! Gerçekten de böyle mi olacak?
Türkiye’nin ekonomik olarak büyüdüğü, Ortadoğu’da öne çıktığı ve dünyada sayılı ülkeler arasına girdiği doğrudur. İyi ama bu ne pahasına olmaktadır? İşçi sınıfının elindeki sosyal kazanımların tümden ortadan kaldırılması, iş temposunun hızlandırılması, iş saatlerinin uzatılması, yani sömürünün katmerli hale getirilmesi pahasına! Patronlar sermayelerini büyütüyorlar, ama milyonlarca işçi asgari ücrete talim etmeye devam ediyor! Demek ki, sermayenin emperyalist düzeye gelmesi; yani patronların daha da büyümeleri, yabancı ülkelere sermaye ihraç etmeleri ve Türkiye’nin uluslararası siyasette rol alması emekçilerin sömürülmekten kurtuluşunun yolunu açmıyor. Zira tek bir Türkiye’den ve tek bir sınıftan söz edemeyiz. On milyonlarca işçinin ve emekçinin yaşadığı bir Türkiye ile üretilen tüm zenginliğe el koyan ve lüks içinde yaşayan burjuva sınıfın Türkiye’si aynı olabilir mi? Ekonominin büyümesi ve Türkiye’nin uluslararası siyasette öne çıkması, gerçekte patronlar sınıfının çıkarları temelinde olmaktadır.
İşçi sınıfı mücadele etmediği müddetçe sermaye düzeni babasının hayrına işçilere haklar bahşetmez. Aynı şekilde demokratik hak ve özgürlüklerin gelişmesini sağlayacak olan da işçi sınıfının mücadelesidir. İşçilerin meclis üzerinde kuracakları basınç ta bu mücadelenin bir parçası olacaktır. 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesiyle kurulan rejimin yaptığı anayasa hâlâ yırtılıp çöpe atılabilmiş değildir. Bu anayasa işçi sınıfının örgütlenmesinin önüne türlü engeller dikmiş durumdadır. Bu engellerin başında %10 iş kolu barajı gelmektedir. Grev yapmak neredeyse imkânsız hale getirilmiştir. Grev gözcüsü dört kişiyle sınırlandırılarak, işçilerin işyeri önünde güç oluşturmalarının ve patronlara baskı yapmalarının önüne geçilmiştir. AKP, CHP ve MHP’den tüm siyasal ve sendikal yasakları kaldırmalarını, sınırsız grev ve toplanma özgürlüğünün önünü açmalarını beklemek hayal olur.
Yeni bir anayasanın yapılması gündemdedir. Ezilen Kürt halkının ve sosyalistlerin meclise girmiş olması bu açıdan çok önemli olmakla birlikte yeterli değildir. 12 Eylül anayasasının yırtılıp çöpe atılması, sendikal ve siyasal yasakların kaldırılması, ezilen Kürt halkının demokratik taleplerinin karşılanması, her türlü inanç üzerindeki baskının son bulması ve Alevilerin taleplerinin yerine getirilmesi, başörtüsü yasağına son verilmesi için işçi sınıfı mücadeleyi yükseltmelidir. Ekonomik, sosyal, demokratik hak ve özgürlüklerimizin teminatı sermaye partileri ve sermaye hükümeti olamaz! Onların vaatlerine, aldatıcı nutuklarına kanılmamalı! Haklarımızı teminat altına alacak olan sınıfımızın örgütlü gücü ve mücadelesidir.
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 30 Kasımda Ankara Tandoğan Meydanında “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz” şiarıyla miting düzenledi. Mitinge Türkiye’nin onlarca kentinden KESK’e bağlı sendikalara üye emekçiler...
- Lübnan Ulusal İşçi ve Çalışan Sendikaları Federasyonu (FENASOL), İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarının yoğunlaşmasının ardından uluslararası dayanışma çağrısı yükseltmişti. UİD-DER, FENASOL’un dayanışma çağrısının ardından Lübnanlı emekçilerin...
- Filistin halkıyla dayanışma eylemlerini aralıksız sürdüren İngiltere işçi sınıfı emperyalist savaş karşıtı mücadelesine devam ediyor. 28 Kasım gününü “Filistin için İşyeri Eylem Günü” ilan eden işçi, emekçi ve öğrenciler ülke çapında kitlesel...
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...