Buradasınız
Hangisi Daha Zor?
Hayat biz işçiler için zor. Bugüne kadar ekmek aslanın ağzında derdik şimdi ekmek adeta aslanın midesinde. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle dişimizden tırnağımızdan arttırarak biriktirdiğimiz üç kuruş paranın değeri kalmadı, her şey el yakıyor. Onca yıl fedakârlık yaparak aldığımız bir arabamız varsa bile kullanamıyoruz, çünkü benzin koyamaz olduk. Yıllık izni olan tatile gidemiyor, çocuğu olan doğru düzgün harçlık veremiyor, akrabası olan düğününde takı takamıyor. Hayat koşullarımızın ağırlaşmasının yanı sıra çalışma koşullarımız da kötüye gidiyor. Diploması olan iş bulamıyor, çalışanın iş yükü artıyor, çalışma saatleri uzuyor. Taleplerimiz kabul edilmiyor, düşük ücretlerle ve bir robot gibi çalışmamız bekleniyor. Peki bu sorunları yaşayan işçiler olarak biz ne yapıyoruz? Kimi işçi kardeşimiz “böyle gelmiş böyle gider” diyerek durumu kabullenmeye çalışıyor, kimisi bireysel olarak çıkış yolları arıyor. Pek çok işçi ise bir şeyler yapılması gerektiğini düşünse de “bu fabrikadan hiçbir şey olmaz”, “burada kimse birlik olmaz” diyor. Yani çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok.
Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat mücadelesi vermek, ezilmeye, horlanmaya katlanmak kolay mı? Ya da soruyu şöyle soralım: Hangisi zor; tek başına hayat mücadelesi vermek mi birlik olup ortak bir mücadele vermek mi? Gelin birlikte düşünelim.
Hayat mücadelesini tek başına vermeye çalışmanın her işçi için son derece ağır sonuçları oluyor: Geçinebilmek için fazla mesailere kalıyor, taşerona boyun eğiyor, düşük ücrete sesini çıkarmıyor, ağır şartlarda çalışmaya katlanıyorsun. Ailenle sosyal bir hayatın olmuyor. Çocuğuna, eşine, dostuna zaman ayıramıyorsun. Hastalık veya kazalar peşini bırakmıyor. Yıllarını ev ile iş arasında tüketiyorsun. Dünyanın güzelliklerini sadece dizilerde veya filmlerde görüp geçiyorsun. Çoğu işçi kardeşimiz bu durumun sonucunda şöyle hayıflanıyor: “Gençliğimi, hayatımın en güzel yıllarını bu fabrikaya verdim, şimdi elime ne geçti? Çocuğumun büyüdüğünü bile göremedim. Hastalıktan her tarafım dökülüyor. İşçinin değeri yok burada, en ufak bir hatada kapının önüne konuluyorsun.” Tek başına yürütülen hayat mücadelesinin milyonlarca işçi için doğurduğu tablo ortadadır: İş cinayetleri, meslek hastalıkları, esnek ve taşeron çalışmanın yaygınlaşması, iş saatlerinin uzaması, sendikasızlaştırma, sefalet düzeyindeki emekli maaşları...
Hak mücadelesini birlikte veren grev veya direnişteki işçilerin anlattıklarına bakalım bir de. Polonez işçileri yıllarca düşük ücretle çalıştırıldıklarını ve hiçbir sosyal hakka sahip olmadıklarını söylüyorlar. Birlikte mücadeleyi imkânsız olarak gördükleri için fabrikada tek başlarına hareket etmişler. On yıl boyunca patronun karşısına tek tek çıkmışlar. Birkaç kişi bir araya gelip adım attığında da devamını getiremedikleri için ortak mücadeleden vazgeçmişler. Zaman su gibi akıp gitmiş ve tek başına mücadelenin durumlarını daha da kötüleştirdiğini görünce artık yeter diyerek sendikaya üye olup, birlikte mücadele etmeyi seçmişler. İstanbul Tuzla’da bulunan MKB Rondo grevcisi işçiler de benzer şeyleri anlatıyorlar: “Yıllarca ortak hareket etmediğimiz, birleşmediğimiz için düşük ücretle geçinmeye çalıştık. Ne zaman patrondan zam istesek bize kapıyı gösterdi. Baktık böyle olmuyor, sonunda sendikalaşmaya karar verdik.” Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Grev ya da direnişteki pek çok işçi kardeşimiz birlikte mücadele etmenin, dayanışmanın ne kadar güzel bir duygu olduğunu dile getiriyor. Şimdiye kadar nasıl olup da bu kadar baskıya, sömürüye, ezilmeye katlandığına hayıflanıyor.
Görüyoruz ki bireysel yollarla hayat mücadelesi vermek hem çözüm değil hem hiç de kolay değil. İşçiler olarak ancak birlik olup mücadele ettiğimizde koşullarımızı değiştirebiliyor, yeni kazanımlar elde edebiliyoruz. Kuşkusuz her mücadele somut bir kazanımla sonuçlanmayabilir. Ama aslında bu durumda bile deneyim kazanıyor, sınıfımızın gücünü görmenin mutluluğunu yaşıyor, her şeyden önemlisi onurumuzu koruyoruz. Yıllarca sindirilmenin, horlanmanın, ezilmenin getirdiği ağır yükü üzerimizden atıyoruz. Önümüzde iki yol var: Ya tek başımıza kalmaya devam ederek en zor koşullara katlanacağız ya da birlik olup örgütlü mücadeleye katılarak çalışma ve yaşam koşullarımızı değiştireceğiz. Baştaki soruya geri dönersek; zor olanın hangisi olduğu açık değil mi? Gelin, korku ve tereddütlerimizi bir kenara bırakalım, hayat mücadelesini tek başımıza değil sınıf kardeşlerimizle birlikte verelim.
SES: Sağlıkta Ticaret Ölüm Demektir!
Toplumu Zıvanadan Çıkarttılar
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
Son Eklenenler
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.
- İngiliz egemenleri, sömürge döneminde ticaret gemilerini, donanmalarını korumak için vahşi bir yöntem geliştirmişler. “Yamyam fare yöntemi” olarak adlandırılan bu yöntem şöyle: Açık denizdeki gemilerde fareler çoğalınca önce bir fare yakalanır, boş...
- Asgari ücret pek çok işçinin beklediğinin tersine 23 bin lirayı bile bulmadı. Utanmadan “işçiyi enflasyona ezdirmedik” dediler, gözlerimizin içine baka baka bizimle dalga geçtiler. Hiçbirimiz bu yalana inanmıyoruz. Çünkü yoksulluğu biz yaşıyoruz,...
- Evlatlarımızın sağlıklı gelişimi, sadece ne yiyip içtikleriyle değil, nasıl bir ortamda, çevrede büyüdükleriyle de ilgilidir. Empati, iletişim gibi sosyal, duygusal ve zihinsel becerileri çevreleriyle etkileşimlerinin izlerini taşır. Çocukların...
- 17 Ocakta okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede okuyan yaklaşık 20 milyon öğrenci birinci dönem karnelerini alarak yarıyıl tatiline girdi. Mersin’de Eğitim-Sen ve Özel Öğretmenler Sendikası eğitimdeki sıkıntıları dile getirmek için Yenişehir İlçe...
- Suriye’deki Esad rejimi 8 Aralıkta yıkıldı. Hemen ardından da Suriye’deki savaşın bittiği ve Türkiye’deki Suriyelilerin artık güvenle ülkelerine geri dönebileceği konuşulmaya başlandı. Medyada Erdoğan’ın Suriye politikasının ne kadar başarılı olduğu...
- Sevgili işçi kardeşlerim, bizler yani işçi sınıfımızın örgütlü mücadelesinin bir parçası olanlar, eski kuşaktan işçilerin deneyimlerinden ziyadesiyle istifade etmeyi öğrendik sınıf büyüklerimizden. Bundandır karşımızdaki herhangi bir işçi...