Buradasınız
“Her Gün İşe Gittim Ama Sigortam Yarım Ay Yatmış”
Kocaeli’den bir kadın petrokimya işçisi

Hak gasplarında sınır tanımayan patronlara, pandemi süreciyle beraber adeta gün doğdu. Ekonomik kriz kör bir kuyu gibi derinleştikçe işçi haklarına karşı saldırılar da o denli arttırılıyor. Ücretsiz izinler mi dersiniz, sigortasız çalıştırma mı dersiniz… Dilesin patronlar hükümetten ne dilerse. Asgari ücretin ekonomik krizle birlikte, pandemi ve karantina sürecinden itibaren gelen zamlarla beraber akıbeti ve dolar karşısında nasıl eridiği ise ortada. Alım gücümüz giderek düşüyor.
Uzun bir aradan sonra özel sağlık biriminde çalışan bir arkadaşımla görüşebildik. Hâl hatır derken birbirimize pandemi sürecinin nasıl geçtiğini ve nelerden etkilendiğimizi sorduk. Epey zamandır sadece telefondan görüşebildiğimiz için birbirimizin durumunu da merak ediyorduk. Arkadaşım bana Covid-19 çıktığından beri birçok haksızlığa uğradığını anlatmaya başladı. Arkadaşım çalıştığı özel sağlık biriminde onca hastayla ilgileniyor. Üstelik bu süreçte işe hiç ara vermeden çalışmaya devam etti. Ancak patronu onu hem 15 gün ücretsiz izinde göstermiş, hem de tam gün çalıştırmış. Patron hem işçinin sigorta hakkını gasp ediyor, hem ücret kesintisi yapıyor, hem de iktidar için zaten önemsiz olan yasaları çiğniyor. Mağduriyeti henüz bitmiş değil, yılların işçisi olmasına rağmen bir de yıllık kıdemine göre kavga dövüş alabildiği zam farkını bile alamıyor. Asgari ücret üzerinden yatan maaşı taksitler halinde ödeniyor. Sürekli olarak “maske takın” diyorlar. Ancak patronunun, maske bile vermediğini bunu da kendi cebinden karşıladığını aktardı.
Bu kokuşmuş düzende sağlık patronların elinde kârlı bir sektör haline gelmiş durumda. Bu sağlık pazarında milyon dolarlarca ciro yapan sağlık sektörü patronları, işçilerin sağlığını hiçe sayıyorlar. Bundan dolayıdır ki asgari ücretle geçinmek zorunda olan biz işçilerin karın tokluğuna bile yetmeyen maaşlarımıza da göz dikmiş durumdalar. Ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği derken ceplerinden tek kuruş çıkmıyor.
Ben arkadaşıma göre biraz daha şanslıyım. Çünkü sendikalı bir işyerinde çalışıyorum. Ayrıca işyerinde temsilcilerimiz de bu süreci en az zararla atlatabilmemiz için örgütlü davranıyorlar. Ancak işçi sınıfının kazanılmış haklarına dönük saldırılar, iktidar tarafından bir bir hayata geçiriliyor. Sermaye sınıfının bu kadar özgüvenle saldırması neden? Egemenler biz işçilerin örgütsüzlüğünden yüz bulmuş ve meydanı da epeyce boş bulmuş durumdalar. Bir yandan pandemi örtüsünü gerçeklerin üstünü kapatmak için kullanıyorlar, diğer yandan da işçilerin birlik olup ayağa kalkmasından ödleri kopuyor. Dünyanın pek çok ülkesinde işçiler patronların işçi haklarına dönük pervasızca saldırılarına karşı meydanlara iniyor, egemenlerin yüreğine korku salıyorlar. İşçi sınıfının bu köhnemiş sömürü düzeninden kurtuluşu ancak birlik ve beraberlik içinde hareket etmekten, birbirine ses olmaktan geçiyor.
Yemek Programlarının Saçmalığı
Düşünen Bir İşçinin Aklına Gelenler
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Yaşanan her türlü baskı ve zorbalığa karşı, işçi sınıfı kendi saflarında gücünü birleştirmeli ve öfkesini doğru adrese yönlendirmelidir. 1 Mayıs bu birliğin ortaya çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak önemli bir yere sahiptir.
- 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçti ama bıraktığı karanlık hâlâ silinmedi. O darbe devrimci hareketi ve örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldı. Bugün hâlâ baskılarla karşı karşıyayız. Ama nasıl ki o karanlık günlerde Hasanlar, Haticeler...
- Her sene olduğu gibi bu 1 Mayıs’a da büyük bir titizlik ve ciddiyetle hazırlandık. UİD-DER ailesi olarak çocuklarımızla, gençlerimizle kadın erkek hep birlikte kapitalizmi teşhir ettik. Ekonomik, sendikal ve siyasal taleplerimizi dosta düşmana...
- İstanbul Sultangazi’de bulunan Bezmialem Validesultan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin Okul Müdürü Refik Albayrak’a, İBB’nin dağıttığı ücretsiz yemeğin öğrencilere ulaştırılmasını sağladığı için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kınama cezası...
- Gebze Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Alman sermayeli ERLAU Metal fabrikasında işçilerin direnişi sürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubede örgütlenen işçiler kod 46 ile işten atıldı. Direnişin 26. gününde UİD-DER’li işçiler...
- Bazı kayıplar vardır ki ifadesi mümkün olmaz, sanki bir parçamızı alıp götürür. Pazar günü emekçi bir abimizi, bir değerimizi, bir rengimizi, “bu ülkede barışı savunan bir kişi bile kalsa umut vardır” diyen, savunduğu değerlerin bedelini...
- Bu yıl 1 Mayıs’ta Kadıköy’de yan yanaydık! Yağmur da yağdı, çamur da vardı ama biz çocuk, yaşlı, genç, engelli, üniversiteli, liseli, emekli, kadın, işçi, emekçi oradaydık. Omuz omuza, yürek yüreğeydik…
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.
- Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde olan belediyeler ile petrokimya sektöründeki fabrikalarda birer birer grev kararları alınıyor. İzmir’de Narlıdere Belediyesi işçileri grevin ilk gününde kazanım elde ederken Konak Belediyesinde 7 Mayısta grev...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü mücadelesi 1889’dan önce başlamıştı. Ancak 1 Mayıs 1889’da, 8 saat çalışma, 8 saat dinlenme ve 8 saat canımızın istediğini yapma talebiyle kitlesel olarak alanlara çıkıldı. 1 Mayıs bu başkaldırının ve daha adil bir...