Buradasınız
Her Şey “İnsan İçin” mi Dediniz?
Televizyon reklamları son derece cezbedici hazırlanıyor. Reklamların kurgusu son derece özenli ve ayrıntılı, sloganlar renkli ve müzikler adeta mest edici… Son dönemlerde film mi reklam mı çektikleri pek belli değil. Dakikalar hatta saniyeler içinde reklamlar defalarca gösterilerek insanın hafızasına kazınıyor. Ürünleri tanıtan kelimeler, cümleler insanın en temel duygularını ve hayallerini tetiklemeyi, harekete geçirmeyi hedefliyor. Sanki her şey insanların yararına ve onlar içinmiş gibi işleniyor.
Reklamlar sanal, sahte bir doyum, mutluluk önerir. Örneğin çikolata reklamında mutluluk, araba reklamında güç ve prestij, ev reklamında mutlu bir aile, elbise reklamında şıklık, özgürlük temaları işlenir. Sanki bu ürünleri alan kişiler özgürlüğün, prestijin, şıklığın ve güzel bir hayatın aniden sahibi oluvereceklermiş gibi gösterilir. Oysa gerçekler çok daha farklıdır. Tüm bunlar tüketimi arttırmak için yapılıyor. Patronların düzeni kapitalizmde bütün mal ve hizmetler, gerçek anlamda ihtiyaç oldukları için değil insanlara satılmak için üretilir. Kapitalistler, ürünleri ne kadar çok satılırsa o kadar çok kâr elde ederler. Bu yüzden de medyada, tüketimi arttırmak ve kitlelere ulaşmak için kıyasıya bir rekabete girerler. En etkili, en yaratıcı, insanlara en iyi ulaşan, insanlar tarafından en çok beğenilen reklamlar için atmadıkları takla kalmaz.
Çok sayıda ve çeşitlilikte reklam yapılıyor, fakat kitlelerin yaşadığı sorunlara asla parmak basılmıyor, gerçekler saklanıyor. Reklamlarda çizilen hayatlar ile işçi ve emekçilerin içinde bulunduğu durum birbirinden oldukça farklıdır. Kredi reklamı yapılıyor, her şey son derece basit gösteriliyor ama milyonlarca insan kredi borcunu ödeyemiyor. Ev reklamları yapılıyor, milyonlarca insan ya evsiz, ya kirada ya da kredi çekerek aldığı evin borcuyla yaşıyor. Yiyecek reklamları yapılıyor fakat milyonlarca insan aç, yoksulluk içinde yaşıyor. Anneler Gününde annelere güzel hediyeler alınması söyleniyor, fakat milyonlarca emekçi kadın düşük ücretle, uzun saatler boyunca, gece gündüz çalıştırılıyor, şiddete, tacize maruz kalıyor. Tüm bu çelişkiler gösteriyor ki işçi ve emekçiler kapitalistlerin umurunda değil. Onlar için mal ve hizmetleri satılsın, kârları artsın yeter!
Reklamlarda “her şey insan için” deniyor. Patronlar güya insanları düşünüyorlar. Madem her şey insan için, o zaman savaşa, silaha neden bu kadar çok yatırım yapılıyor? Otomobil, emlak, giyim, yiyecek-içecek, beyaz eşya, bilgisayar tekelleri reklamlarda bir taraftan her şey insanların mutluluğu, yaşamı, refahı için diyerek halkı aldatırken; bir taraftan da savaş, silahlanma, şiddet körükleniyor, buralara yatırım yapılıyor. Bugün Türkiye’de başta Bayraktar ve Koç grubu olmak üzere kapitalistlerin silahlanmaya ve askeri teknolojiye aktardıkları paraların, yaptıkları yatırımların boyutu asıl niyetin insanların mutluluğu, refahı olmadığını gösteriyor. Bu sadece Türkiyeli kapitalistler için değil, dünyanın diğer tüm kapitalistleri için geçerlidir. Emperyalist savaşın Suriye’de, Irak’ta Yemen’de yakıp yıktığı kentler ve katlettiği insanlar bunun en acı göstergesidir.
Madem her şey insan için bu kadar savaş, bu kadar ölüm, bu kadar açlık, bu kadar yoksulluk neden var? Bu soru, işçilerin, kapitalistlerin insanlık dışı düzeninin çelişkilerini anlamaları için temel sorulardan birisidir. Kapitalizmde üretim arttıkça işçiler yoksullaşıyor, patronlarsa daha da zengin oluyorlar. Üretilen zenginliklerin tüm insanlığın yararına kullanılacağı ve paylaşılacağı bir dünya ancak işçilerin örgütlü mücadelesiyle inşa edilebilir.
- Senin Memleket Nere?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- İşçi Dayanışması 194. Sayı Çıktı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...