Buradasınız
İş Saatlerini Erkene Çekenler Sağlığımızı Yok Ediyorlar
Koronavirüs önlemleri adı altında emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları altüst ediliyor. İstanbul Valiliği işyerlerinin mesai başlangıç ve bitiş saatlerinde değişiklik yaptı. Alınan karar şöyle duyuruldu: “İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisinin 4 Kasım tarih ve 100 sayılı kararının 4. maddesinde organize sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri ve sanayi kuruluşları için mesai başlangıç ve bitiş saatleri 07.00-16.00 olarak düzenlenmiştir. Mesai saati başlangıcının 07.00 olması kaydıyla fazla mesai veya vardiyalı çalışma yapmak isteyen firmalarımızın mesai bitiş saatlerini belirleme yetkisi kendi takdirlerindedir.”
Vali Ali Yerlikaya, bu “fevkalade düşünülmüş ve koronavirüs püskürtücü” kararı, “işçi ve işveren sendikaları, meslek odaları, STK’lar ile istişare ederek” aldıklarını ileri sürdü. İşçi sendikalarıyla, meslek odalarıyla ya da hangileriyle (arkalarına yedekledikleriyle olabilir) görüşüp görüşmediklerini bilemeyiz tabii. Ama patron temsilcileriyle görüştükleri ve onların rızalarını aldıkları mesai saatlerinin bitişini firmaların takdirine bırakmalarından açıkça belli oluyor. İşçi sınıfının nice bedeller ödeyerek sınırlarını çizdiği çalışma saatlerinin patronların takdirine bırakılması, iş saatlerinin uzatılacağını akıllara getirdi. Nitekim mesai başlangıcı 07.00 olarak belirlenmesine rağmen, pek çok işyerinde çıkış saati eskisi gibi bırakılarak zorunlu mesailer dayatıldı. Bu değişikliğin çalışma ve yaşamlarına olan etkilerini aktaran çeşitli işyerlerinden işçi arkadaşlarımız, daha ilk haftadan hem fiziken hem ruhen pek çok sorunla karşılaştıklarını ifade ediyorlar.
Bir metal işçisi: Çalışma saatimiz 08.00’da başlıyordu, şimdi 07.00’a çekildi. Bir saat erken işbaşı yapmak bu kararı alanlar için çok büyük bir fark olarak görülmemiş anlaşılan. Yıllardır alıştığımız saatten erken üstelik henüz hava aydınlanmadan uyanmak ve yine karanlıkta işbaşı yapmak o kadar kolay olmuyor, psikolojik olarak olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, insanın gün ışığıyla uyanmasının zihinsel ve bedensel sağlığı için çok önemli olduğunu ve karanlıkta uyanmanın iş performansını düşürerek, depresyona neden olabileceğini söylüyorlar. Buna iş kazası risklerinin artmasını da ekleyebiliriz. Fiziken uyanıyorsun ama bilincin bir türlü uyanmıyor. 9 Kasım Pazartesi saat 7’de işbaşı yaptığımızda fabrika sanki uyurgezerler diyarı gibiydi, sonraki günlerde de bu durum böyle devam etti. Bir arkadaş sohbet ederken “inşallah bir kaza olmaz” dedi. Aradan iki gün geçtikten sonra bir arkadaşımız sabah saat 9 gibi iş kazası geçirdi. Makineye sıkışan parçayı çıkarmak isterken kolu sert bir şekilde makineye çarpmış. Hastaneye gönderilen arkadaşa yedi günlük iş göremezlik raporu verildi. Normalde sıkışan parçayı çıkarmak için makineyi kapatması gerekirken, dalgınlığına gelmiş makineyi kapatmamış. Şimdi çalışma saatlerinin erkene çekilmesinin bu kazada etkisi olmadığını kim söyleyebilir?
Bir kadın işçi: Bu genelgeyle iş saatlerimiz kısalacağına uzadı! Bizim patron, işbaşı saatini 7’ye çekti. Sabahın yedisinden akşamın sekizine kadar, her gün 13 saat çalışıyoruz. Günümüzün yarıdan fazlasını fabrikada çalışarak geçirmeyi kabul etmek istemeyenlerimiz ücretsiz izne çıkarılmakla tehdit ediliyor. Bu nasıl cendere? Biz işçilerin sağlığı umurlarında değil! Onlar için yeter ki çarklar dönsün, patronlar gülsün!
Metal işçisi bir kadın: Sabah 7’de fabrikada olabilmek için saat 5’de kalkıyor, buçukta servise biniyorum. Hazırlandıktan sonra evden çıkmama 3 dakika bile zaman kalsa, saati 3 dakika sonraya kurup uyuyorum. Sabahın kör karanlığında evden çıkmak tam bir işkence… Kendimi toplayıp işbaşı yapmak için yine kendimle bir savaş halinde oluyorum. 09.30’da olan çay saatimize kadar bir şey yiyemiyorum, bazense öğle yemeğine kadar! Midem o kadar erken saatte bir şey yemeyi kabul etmiyor. Haliyle de gergin ve asabi oluyorum. Çalıştığım fabrikada metal kaplama ve boya işlemleri yapılıyor. Yani zaten sağlık açısından pek de elverişli bir çalışma ortamı yokken tüm bunların üstüne uykusuz kaldığımızda nasıl olacak da herhangi bir hastalığa yakalanmayacağız? Hani bizlerin sağlığını düşünerek böyle bir adım atmışlardı? Akşam 7’de yorgun düşmüş yani tükenmiş halde evde oluyorum. Sağlıklı bir vücut ve zihin için gerekli olan spor, sosyal faaliyet (kaliteli ve dengeli beslenmeyi hiç saymıyorum bile) gibi bize makinenin bir parçası değil de insan olduğumuzu hatırlatan aktiviteleri ne zaman yapacağız?
***
Salgın konusunda yapılması gerekenler, İşçi Dayanışması’nın 150. sayısında yer alan “Salgın Sorunu Bir Mücadele Konusudur” yazısında güzel özetlenmiş: “Biliyoruz ki bir insanın sağlıklı olması için sağlıklı bir toplumda yaşaması, sağlıklı beslenmesi, sağlıklı koşullarda çalışması ve yolculuk yapması gerekiyor. Her türlü hastalıkla savaşmanın yolu güçlü bağışıklık sistemidir. Bu nedenle ücretlerin arttırılması, işçilerin alım gücünün yükseltilmesi gerekmektedir. İşçilerin daha az yıpranarak çalışmalarının, daha iyi beslenmelerinin koşulları sağlanmalıdır. İşyerlerinde tüm sağlık önlemleri alınırken ve mola süreleri uzatılırken, iş saatleri düşürülerek işçilere daha fazla dinlenme süresi yaratılabilir. İş saatlerinin düşürülmesi ve mevcut işlerin işsizlere paylaştırılması, iş bekleyen milyonlarca işsiz için ekmek ve yaşam demektir.”
Neyse ki Buzdolabımız Var!
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler, grevlerinin 39. gününde olan MKB Rondo işçileri ve aileleri grevlerinin 18. gününde Tarkett grevcilerini ziyaret etti. Dayanışma ziyaretinde “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor”...
- ABD’nin New York’tan Miami ve Houston’a kadar tüm Doğu ve Körfez kıyısı limanlarında 45 bini aşkın liman işçisi toplu sözleşme görüşmelerindeki ücret ve çalışma koşullarındaki anlaşmazlık nedeniyle 1 Ekimde greve gitti. Uluslararası Liman İşçileri...
- Türkiye’de iktidar sözcüleri sık sık “Avrupa bizi kıskanıyor”, “dünya bizi kıskanıyor” diyerek böbürleniyorlardı. Türkiye’nin her tarafında doğalgaz, petrol gibi değerli madenler olduğunu, bu madenleri çıkartarak ekonomide çağ atlayacaklarını iddia...
- Birkaç hafta önce bir ablam ile ettiğim sohbet sonrası kelebeklerin benim için farklı bir anlam kazandığından bahsetmek istiyorum. Sohbet sırasında kelebekleri çok sevdiğimi özellikle de mavi kelebeklerin çok hoşuma gittiğini anlatmıştım. O da mavi...
- Fernas Madencilik işçileri işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması, ücretlerin arttırılması ve sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması talebiyle haftalardır mücadele ediyorlar. İşçiler, Soma’dan Ankara’ya yaptıkları 8...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet İstiyoruz” şiarıyla düzenlediği işçi buluşmalarının sonuncusunu 3 Ekimde Ankara’da Anıt Park’ta düzenlediği mitingle gerçekleştirdi....
- Türkiye’nin çeşitli illerinde grev ve direnişlerden işçiler Emek Partisi milletvekilleriyle birlikte 3 Ekimde Mecliste basın açıklaması gerçekleştirdiler. Sabah saatlerinde Meclis’e gelen işçiler “ziyaretçi yasağı” gerekçe gösterilerek içeri...
- Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan Fernas Madencilik’te Bağımsız Maden-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılan madencilerin direnişi sürüyor. 25 Eylülde Ankara’ya yürüyüş başlatan Fernas...
- Fransa’nın en büyük sendika konfederasyonu Genel İşçi Konfederasyonu CGT’nin çağrısıyla 1 Ekimde Fransa genelinde işçi ve emekçiler greve gitti. İşçiler ücretlerin yükseltilmesini, kamu hizmetlerine ayrılan fonların arttırılmasını, işsizlik...
- Katil İsrail devleti, Gazze’deki saldırılarını bir yıldır sürdürürken Lübnan’a yönelik son saldırılarıyla bölgeyi daha da büyük bir yıkıma sürüklüyor. Gazze’de 42 bine yakın insanı öldüren, Lübnan’ı bombalayarak birkaç günde bine yakın insanı...
- 24 Eylülde Avustralya’nın en büyük sağlık sistemi NSW’ye bağlı çalışan binlerce sağlık işçisi iş bıraktı. Eylül ayı içerisinde 2 kez iş bırakan işçiler, Sidney’deki Hyde Park’tan Parlamento Binasına yürüyerek “yüzde 15 zam istiyoruz” sloganlarını...
- Belediye otobüslerinde boşsa karşılıklı dörtlü koltuklardan şoför tarafında cam kenarına otururum. Oturduğum yerde sola yaslandığımda rahat ederim. Sebebi omurgamdaki eğikliktir. Bedenimdeki daha doğrusu omurgalarımdaki eğikliğin nedeni, 1989 Bahar...
- Siyasi iktidar sürekli ekonominin iyiye gittiğini propaganda ediyor. Muhalifinden yandaşına tüm ekonomistler de ekonominin düze çıkması için hep birlikte fedakârlık yapmamız gerektiğini söylüyorlar. Ekonomi büyüdüğünde patronundan işçisine hepimiz...