Buradasınız
İşçi Sınıfı Kitlesel Grev ve İsyanlarla Kapitalizme Hayır Diyor!

Bir yıllık zaman döngüsünü daha tamamladık. Geride bıraktığımız bir yılda doludizgin akıp giden olaylar dizisini hatırlayıp muhasebesini yapmak ve gelecek günlere ışık tutmak son derece önemlidir. Emekçi isyanlarıyla açılan 2022, yine sürüp giden isyanlarla kapanıyor. Şubatta başlayan Rusya-Ukrayna savaşının etkisi tüm dünyada hissediliyor. İnsanlık, gerçekten de olağanüstü bir dönemden geçiyor. Hatırlayalım; dünyada aynı anda milyarlarca insanın eve kapatıldığı, cadde ve meydanların ölüm sessizliğine terk edildiği karabasan dönemini kısa süre önce geride bıraktık. Kapitalist sistem, Brezilya veya Hindistan varoşlarındaki emekçi ile Afrika’daki emekçinin, Avrupa’daki emekçi ile İran veya Türkiye’deki emekçinin kaderini göbekten birbirine bağlamış durumda. Ulusal sınırlar, milliyetçilik, dini ve kültürel farklılıklar bu gerçeğin üzerini örtebilir ama ortadan kaldıramaz.
Bir kez daha vurgulayalım: Küresel bir toplumda yaşıyoruz ve tarihin hiçbir döneminde olmayacak şekilde insanlığın kaderi ortaklaşmış durumda. Bu yüzden hiçbir işçi, Ortadoğu’da ya da Ukrayna’daki savaşa, iklim krizine, demokrasi meselesine sırtını dönemez, dönmemelidir! İster Türkiye’de isterse ABD’de yaşasın, kendi toplumundaki sorunların çözülmesini isteyen bir işçi, aynı zamanda dünyadaki sorunların çözülmesini de istemek zorundadır. Zira kaç zamandır tıkanıp gerileme evresine girmiş olan sömürü düzeni, insanlığın başına büyük belalar açıyor. Kapitalizm olarak adlandırdığımız bu ekonomik ve siyasi düzen çürümüş, tarihsel ömrünü yani “kullanım süresini” doldurmuştur. Tarihe baktığımızda, sayısız büyük imparatorluğun çöktüğünü görürüz. Mesela yıkılmaz sanılan heybetli Roma imparatorluğu da Osmanlı imparatorluğu da yıkılıp gitti. Bilimsel bir inceleme yapan herkes, tüm üretimin ve zenginliğin köle emeği üzerinde yükseldiği Roma imparatorluğunu ayakta tutmanın mümkün olmadığını, çöküşün kaçınılmaz olduğunu görecektir. İnsanlar, değişim nehrinde akıp gitmelerine rağmen çoğu kez bunun farkında olmazlar. Ancak savaşlar, birbirini izleyen krizler, yaşanan büyük toplumsal altüst oluşlar değişimin kaçınılmaz olduğunu herkese gösterir. İşte insanlık böyle bir dönemin içinde bulunuyor.
Mevcut teknolojiyle tüm insanlığın karnını doyurmak, işsizliğe son vermek ve özgür bir dünya kurmak mümkün ama kapitalistler, “herkese yetecek ürün üretilmesi bizim için kârlı değil” diyorlar. Böyle bir düzen sorun ve krizden başka ne üretebilir? 2022’de 3 bin süper zenginin toplam serveti 11 trilyon 800 milyar dolara yükseldi. Bu zenginler, 8 milyar insanın yaşadığı dünyanın gayri safi hâsılasının yüzde 11,8’ini ellerinde tutuyorlar. Fakat aynı anda 1 milyar insan açlık çekiyor, çok daha fazlası beslenme sorunuyla boğuşuyor. Böyle bir düzenin adil olması, çürümemesi ve ayakta kalması mümkün mü? Dünya genelinde sürüp giden emekçi isyanları ve ayaklanmaları bu adaletsiz ve çürümüş düzene verilmiş bir tepki değil mi?
2022’ye girerken yaptığımız değerlendirmede, dünyadaki isyan fırtınasının süreceğini dile getirmiştik. Nitekim yeni yılın ilk günlerinde Kazakistan işçi sınıfı ayağa kalktı. Daha sonra Sri Lanka’da Rajapaksa diktatörlüğünü yıkan emekçi isyanı başladı ve onu Ekvador’daki emekçiler izledi. Bugün yine bir Latin Amerika ülkesi olan Peru’da emekçiler isyandalar. Emekçi kitleler işsizliğe, katlanılmaz yoksulluğa, çevrenin tahrip edilmesine karşı çıkıyor, eğitim ve sağlık alanındaki sorunların çözülmesi için bütçe ayrılmasını istiyorlar. Fakat büyük sermaye çevreleri, ordu, polis, yargı ve burjuva siyaset dünyasının iç içe geçerek oluşturduğu oligarşik yapı, işçi ve emekçilerin her türlü talebine karşı çıkıp boğuyor. Bu oligarşik yapı, emekçilerin seçip iktidara getirdiği solcu devlet başkanlarını siyasal mekanizmaları kullanarak devre dışı bırakıyor. 7 Aralıkta bir Kongre darbesiyle Pedro Castillo’nun görevden alınması üzerine emekçiler bir kez daha ayağa kalktılar. Özellikle son 20 yıldır Latin Amerika’da aynı süreç tekrarlanıyor. Tam anlamıyla bir kısır döngü söz konusudur ve tüm olaylar dizisi işçi sınıfının önüne şunu koyuyor: Devrimden başka bir seçenek yok!
Peru’dan İran’a dünyanın her yerinde tablo aynıdır: Baskıcı despotik yapılar emekçilere nefes aldırmıyor, her türlü hak arayışını ve özgürlük mücadelesini ezmeye çalışıyorlar. Fakat İran’da da tanık olduğumuz üzere başaramıyorlar. Hatırlayacak olursak, 2022’nin hemen başında İranlı emekçiler mollalara şöyle haykırıyorlardı: “Vallahi devrileceksiniz!” Peş peşe ayağa kalkan İranlı emekçiler, 16 Eylülden bu tarafa molla rejimini köklerinden sarsıyorlar. Polisin, başını kurallara uygun örtmediği gerekçesiyle Mahsa Amini’yi katletmesi, 43 yıldır molla rejimine karşı biriken toplumsal öfkenin patlamasına neden oldu. Mollalar, toplumdaki dini değerleri kullanarak Şah düzeninden bıkan emekçilerin bir kısmını arkalarına takmış ve siyasal boşluktan yararlanarak iktidarı ele geçirmişlerdi. Humeyni önderliğinde katı faşist bir rejim kuran mollalar; tüm demokratik hakları yok ettiler, kadınlara çarşaf giyme zorunluluğu getirdiler, muhalifleri kurşuna dizip emekçilere zulüm uyguladılar. Tüm bunları dini kullanarak haklı göstermeye çalışırken, devlet kaynaklarını sınırsızca yağmalayıp zenginleştiler, halka tepeden baktılar. İşte bu yüzden emekçiler, molla rejiminden nefret ediyor ve özgürlük istiyorlar. Hâlihazırda isyan başarıya ulaşmış değil ama değişim ve dönüşüm arzusu tüm toplumu derinden kuşatmış durumda. Molla rejimi, yüzlerce kişiyi katletmesine rağmen toplum üzerinde kontrol sağlayamıyor.
Türkiye’de, özellikle son 7 yıldır baskı ve zorbalık rejimi altında nefes almaya çalışan emekçiler, İranlı kardeşlerinin yaşadıklarını anlayıp hissedeceklerdir. Milyonların yoksulluğunu büyüten, genç kuşakları depresyona iten, rüşvet ve yolsuzluğa gömülen, devlet kaynaklarını sınırsızca yağmalayan rejimin oy tabanı eriyor, toplumsal desteği erozyona uğruyor. Bu koşullarda AKP-MHP iktidarının seçimleri kazanması ihtimali yoktur. Fakat tek adam rejimi, varlığını sürdürmek için emekçilerin dini duygularını istismar etmekten, toplumu yapay temelde kutuplaştırmaktan, savaş çığırtkanlığı yapmaktan, milliyetçiliği kışkırtıp düşmanlığı körüklemekten, kaos politikalarına başvurmaktan geri durmuyor. Son günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ceza verilmesinin veya 6 milyon insanın oyunu almış HDP’nin öcüleştirilmesinin amacı bellidir. Ancak uzun bir süredir toplumda büyük bir değişim arzusu mayalanıyor ve topluma korku salarak ayakta kalmaya çalışan rejim bu değişim arzusunu bastıramayacak!
Sömürücü egemen sınıf, sıkıştığı her yerde baskı ve zorbalıkla emekçilerin mücadelesinin önüne geçmeye, toplumdaki değişim arzusunu bastırmaya çalışıyor. Mesela artan hayat pahalılığına ve kötü çalışma koşullarına karşı İngiltere’de son 30-40 yılın en büyük grevleri yaşanıyor. Sermaye hükümeti ise, yeni yasalar çıkartarak grevleri ezmeyi ve işçi sınıfının mücadelesini bastırmayı hedefliyor. Kitlesel grevlerin birbirini izlemesi; işçi sınıfı, sınıf mücadelesi, devrim gibi kavramların yeniden gündemi belirlemesine neden oluyor. Oysa 30 yıl önce, “kapitalizme karşı mücadelede lokomotif güç işçi sınıfıdır” düşüncesine saldıran burjuva fikir dünyası, “işçi sınıfı öldü,” “sınıf mücadelesinin sonu geldi” diye kahkaha atıyordu. Burjuva yüzlerde o kahkahanın yerini gerilim ve korku alalı çok oluyor. İşçi sınıfı, birbirini izleyen isyanlarla ve yayılan kitlesel grevlerle kapitalist düzenin efendilerinin yüreğine korku salıyor!
İşçi Dayanışması 177. Sayı Çıktı!
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...