Buradasınız
İşçi Sınıfının Acıları da Ortak Mücadelesi de
İstanbul/Avcılar’dan bir kadın işçi

İşçi sınıfı deyince sadece yaşadığımız topraklardaki kardeşlerimiz değil dünyanın bütün işçileri gelir aklımıza. Tarihler boyunca yeri gelmiş iktidarlar devirmiş, kapitalizmden hesap sormuş, yeri gelmiş yenilgiler yaşamış işçi sınıfı. Ama zulme karşı durmuş, her daim hakkını aramış. Kapitalizm insanlığa acıdan, gözyaşından başka bir şey vaat etmeden zorbalığını devam ettiriyor. Patronların açgözlülüğü, bütün ülkelerde işçi sınıfının yaşamını alt üst ediyor. İşçilere açlığı, yoksulluğu, reva görüyorlar. Sermayeyi büyütmeye dayalı bu düzende çalışma koşulları alabildiğine kötüye gidiyor. Bu nedenle hangi ülkede olursak olalım işçi sınıfının sorunları da kazanımları da ortaktır.
İşyerlerinde, fabrikalarda iş güvenliği önlemlerinin alınmaması işçilerin canını alıyor. İşçiler erken yaşlarda yaşamdan kopartılıyor. İş kazalarında ölüm oranlarına bakarken Bangladeş’te çöken iş hanının, Rana Plaza’nın haberi çıktı karşıma. 2016’da olmuştu bu katliam. Orada kadınların ölen yakınları için feryatlarını, çığlıklarını hatırladım. Şunu düşündüm: Biz işçiler nerede olursak olalım yaşadığımız sorunlar aynı. Soma’da 301 işçinin maden ocağında katledilişi gözlerimin önüne geldi. 301 işçinin eşlerinin, evlatlarının, kardeşlerinin feryatları nasıl da benziyor Bangladeşli işçilerin feryatlarına. Hendek’te havai fişek fabrikasında kardeşinin paramparça olmuş cesedine ulaşmak isteyen ablanın iktidara öfkesi, gözyaşları geldi aklıma.
Yaşam dediğimiz şey bir bütündür. Yani hiçbir şey birbirinden ayrı değildir, zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır. Her sorun, her kazanım bir öncekinin devamıdır. Örneğin hayat suyumuz, doğamız yok ediliyor. Ülkenin en güzel yerleri sermayeye peşkeş çekiliyor. Geçtiğimiz senelerde ağaçlarını evlatları gibi gören İkizdereli kadınlarının doğalarına sahip çıkması, polisin yüzüne haykırması geldi aklıma. Avustralya’da ormanlar yanarken bizim de burada ciğerlerimiz yandı aynı şekilde. Yine içimizi acıtan kadın cinayetleri, çocuk istismarları gibi sorunlar da dünya işçi sınıfının ortak sorunlarındandır.
Biz işçiyiz, dinimiz, dilimiz, rengimiz ne olursa olsun biz aynı sınıfın evlatlarıyız. Ülkelerimiz farklı olsa da verdiğimiz mücadele ortaktır. Sorunların üstesinden gelebilmek için örgütlü bir güç olmaya, mücadele etmeye ihtiyacımız var.
Dünyanın bütün işçileri birleşin!
- Kamu Emekçileri, Ancak Birleşirse Kazanabilir!
- Sınıf Temelinde Örgütlü Olmak Sabırlı Olmaktır
- Bir Yaz Akşamı…
- Artık Kurdu Gözünden Tanıyorum!
- İşsizliğin Sebebi Sözleşme mi?
- “Bu İşçiler de Çok Nankör Canım!”
- Digel Tekstil İşçilerinin Mücadelesi Devam Ediyor
- Grevci TPI Kompozit İşçileri Kararlı
- Amazon Depo İşçileri Haklarını İstiyor
- İşsizliğe Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeledir!
- Hak Aramak Değil Grev Kırmak Vebaldir
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...