Buradasınız
İşçiler Az Çalıştıkları İçin mi Yoksullar?
Ülkeleri, kıtaları ve kentleri birbirine bağlayan yollar, otomobiller, gemiler, uçaklar, gökdelenler, uydular, fabrikalar, giyim ve gıda ürünleri… Kısacası çevremizde gördüğümüz her şeyi işçiler üretiyor. Hayat biz işçi sınıfının sayesinde akıyor. Yeryüzündeki her şeyi işçiler üretiyor, tüm zenginliği işçiler yaratıyor. Ama onca emeğin ve üretmenin karşılığında ortaya çıkan zenginlikten işçilerin payına yoksulluk düşüyor.
Patronlar sınıfı zenginlik ve sefahat içinde yaşarken, biz işçiler yoksulluk içinde, açlık içinde yaşamaya mahkûm ediliyoruz. Nasıl mı? İşte rakamlar her şeyi ortaya koyuyor:
- Uluslararası Çalışma Örgütünün raporuna göre dünyada yaşayan 6 milyar insanın 2 milyarı günde 2 dolarla, 1 milyarıysa günde 1 dolarla geçiniyor.
- 1 milyar insan her gün aç. 3 milyar insan yeterli beslenemiyor. Ve daha da acı olanı her gün 24 bin kişi açlıktan ölüyor. Tedavisi mümkün hastalıklardan ölen insanların sayısı da bir hayli yüksek…
- Afrika’da, Asya’da, Avrupa’da, Amerika’da yoksulluğa itilenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
- Türkiye’de de yoksulluk sınırının altında yaşayanların oranı resmi rakamlara göre yüzde 17’ye ulaşmış durumda. Yani yaklaşık 15 milyon kişi.
Patronlar sınıfı bolluk içinde yaşarken biz yoksulluk içinde yaşıyoruz. Yoksulluğun sorumlusu biz miyiz? Tembel olduğumuz için mi yoksuluz, az çalıştığımız için mi? Yoksa kafamız mı çalışmıyor bizim? Bunların hiçbiri doğru değil. Bunca zenginliği üreten işçi sınıfının tembel olduğunu söylemek için insanın aklından zoru olması gerek. Yoksulluğumuzun sebebi patronlar sınıfı ve onların sömürü düzenidir.
Bugün dünyada yoksulluğun kökünü kazımak mümkün, ama milyonlarca insan yoksulluk içinde yaşam kavgası veriyor. İstendiği takdirde mevcut üretim olanaklarıyla, değil 6 milyar 11 milyar insanın karnı doyurulabilir ve ihtiyacı karşılanabilir. Fakat patronların düzeninde üretim belli bir plana, toplumun ihtiyaçlarına göre yapılmaz. Toplumun herhangi bir ürüne ihtiyacı olması önemli değildir patronlar için. Onlar için önemli olan üretimin kârlı olup olmadığıdır. Patronların esas amacı kâr için üretim yapmaktır. Yani, yoksulluğu ortadan kaldıracak olanaklar var. Ancak üretim araçlarının mülkiyeti patronların elindedir ve bu nedenle kapitalizm altında yoksulluğun ortadan kalkması mümkün değildir.
Bugün üretim araçları daha da gelişmiştir. Her geçen gün makineler gelişiyor ve yetkinleşiyor. Daha fazla ürün üretilmesinin, dolayısıyla da insanların aç ve yoksul kalmasının önüne geçecek bir üretim sisteminin koşulları hazırdır. Fakat buna izin vermeyen kapitalizmdir. Kapitalizmin ortadan kaldırılması üretici güçleri çok daha hızlı bir şekilde geliştirecektir. Üretim araçlarının mülkiyetinin patronlara değil tüm topluma ait olduğu, insanın insanı sömürmediği, işsizliğin, açlığın ve yoksulluğun ortadan kalktığı bir toplum kurmak hayal değildir. Böyle bir toplum için mücadele verecek olan haliyle patronlar değil, işçilerdir. İşçiler az çalıştıkları için değil, ama tam tersine, çok çalıştıkları için yoksullar. İşsizliğe, açlık ve yoksulluğa mahkûm edilen işçi sınıfı ancak kapitalizm belasını ortadan kaldırarak bolluğa ve özgürlüğe kavuşabilir. Ama açlığa ve yoksulluğa itilen işçi sınıfı birleşip sömürüye karşı mücadele vermeden de ne işsizlik, ne açlık, ne de yoksulluk ortadan kalkacaktır!
Doğru Bellediğimiz Yanlışlar
12 Eylül’ün Hesabı Daha Kapanmadı!
- Filler, Karıncalar ve Kıssadan Hisse
- “Bu Sene Hiç Kiraz Yediniz mi?”
- Aşçı ya da Doktor… Çocuklarımız Ezilmekten Nasıl Kurtulur?
- Söyleyecek Sözümüz, Verecek Hesapları Olmalı
- Gazze ve İnsanlığın Onur Mücadelesi
- Bizi Güçlü Kılan Birlik ve Dayanışmadır!
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...