Buradasınız
İşçiler İçin Mutluluğun Formülü
Çayırova’dan bir metal işçisi

Tam anlamıyla bir çelişkiler yumağı olan kapitalist kâr düzeninde patronlar her geçen gün işçilerin emeği, alın teri üzerinden servetlerine servet katıp daha da zenginleşirken işçilerin payına yoksulluk, açlık ve sefalet düşüyor. Yeryüzündeki tüm zenginlik işçilerin nasırlı elleriyle oluşturuluyor. Bu durum dünyada da Türkiye’de böyle. Dünyanın 17. büyük ekonomik gücü haline gelen Türkiye’de patronlar işçileri iliklerine kadar sömürerek, adlarını en zenginler hanesine yazdırıyorlar. Bunlardan bir tanesi de sahibi olduğu Yıldız Holding’in cirosunu beş yılda ikiye katlayan Murat Ülker’dir. Kendi alanında dünya üçüncülüğüne yükselen Murat Ülker, 77 fabrikada her milletten işçiyi sömürerek kârına kâr katıyor. Godiva ile United Biscuits markalarını bünyesine katmakla ve küresel devler arasına girmekle övünüyor.
Mutluluğun formülünün Ülker ürünlerini tüketmekten geçtiğini anlatan “Mutluluk her yerde” reklamları her kanalda dönüp duruyor. Murat Ülker’in mutlu olduğundan şüphemiz yok ama ya Ülker işçileri? Onlar da mutlu mudur sizce? Bu sorunun yanıtını kısaca şöyle verebilirim. Çalışma koşullarından dolayı uzun zamandır göremediğim Ülker işçisi bir arkadaşımla geçtiğimiz günlerde bir araya geldik. Uzun bir aradan sonra ilk kez bir araya gelmenin verdiği bir birikmişlik vardı ikimizde de. Birbirimize anlatacağımız çok şey vardı. Uzun uzun konuştuktan sonra sıra çalıştığımız fabrikalara ve çalışma koşullarına geldi. Bu konuda arkadaşım çok doluydu. Başladı anlatmaya: “Nereden başlasam ki bilemiyorum. Çalıştığım firma dünyada en iyiler arasında. Diyelim ki eve bir misafir falan geldi. Soruyorlar ‘oğlum nerede çalışıyorsun?’ diye. Ülker dediğimde ‘ooo sen hayatını kurtarmışsın, çok iyi yerde çalışıyorsun’ diyorlar. Ben de ‘dışı sizi içi beni yakar’ deyip geçiyorum. Çalışma saatlerimiz içinde tuvalete gitmemiz yasak. Gün içerisinde yemek hariç 10’ar dakikalık iki molamız var. Allah aşkına adı üstünde, mola! Bir işçi molada ne yapar? Azıcık dinlenir. Oysa bizde öyle olmuyor. Biz molalarımızı ihtiyaçlarımızı giderebilmek için kullanıyoruz. Onlarca işçi var. Bu kadar kişiye yetecek kadar tuvalet yok. Üstelik tuvaletler bir hayli uzak. Molanın bir kısmı tuvalete gitmek için yolda bir kısmı da tuvalet sırasında geçiyor. Bazen sıra da gelmiyor. Böyle bir yasak olur mu? Bu zorunlu bir ihtiyaç, bu ihtiyacın ne zaman geleceği belli değil ama gel de anlat. Mesela cep telefonunu üzerinde taşımak yasak. Tamam, belki birçok yerde böyledir. Ama diyelim ki ailemden herhangi birinin başına bir şey geldiğinde ailem işyerini aradığında bana haber vermek için benim paydos etmemi bekleyip paydostan sonra haber veriyorlar. İşçinin hiç değeri yok. Resmen köle gibi görüyorlar. İşçiye gelince üç kuruş zamma bile bin dereden su getiriyorlar. Üretim baskısı almış başını gidiyor. Reklamlara milyonlarca lira verip “mutluluk her yerde” diyorlar. Valla Ülker çikolatalarını alanlar belki mutlu oluyordur ama ben hiç mutlu değilim. Bu şekilde çalışan bir işçi mutlu olur mu ki?”
Çalışma koşulları giderek kötüleşiyor. Ücretler alabildiğine düşüyor. Tüm bunlara bağlı olarak çalışma saatleri uzadıkça uzuyor. Güvencesiz çalışmanın önü çıkarılan yasalarla biraz daha açılıyor. Ülker işçilerinin yaşadığı sorunlar tüm bunlardan bağımsız değildir. İster Ülker’de olsun isterse başka bir firmada işçilerin sorunları hep aynı. İşte tam da bu sebeple bizler hangi sektörde olursak olalım aslında birbirimize sıkıca kenetlenmeli, daha yaşanası bir dünya ve insanca çalışma koşulları için mücadele etmeliyiz. İşçiler için mutluluğun formülü mücadeleden geçer.
Deriteks: Kıdem Tazminatıma Dokunma
Fabrikamızda “Umut Direniyor!”
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...