Buradasınız
İşte Jest!
Başakşehir’den bir sağlık işçisi kadın

Pahalılığın arttığı, bireysel olarak geçinmenin bile zorlaştığı şu dönemde aile olarak geçinmek neredeyse imkânsızlaştı. Artık sadece kendisini geçindirmekle yükümlü bir birey bile ya mesaiye kalıyor ya da ek iş peşinde koşuyor. Ben bir sağlık işçisiyim ve bir kamu hastanesinde taşeron firmada asgari ücretle çalışıyorum. Şu an kurumda, işkolu fark etmeksizin çoğu işçi asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücretin 2020 liraya yükselmesinden sonra işverenler zamları geri çekip maaşları asgari ücret düzeyinde tutmuştu. Bununla birlikte yükselen enflasyonla ücretlerimiz daha da erimişti.
Yediğimizi, içtiğimizi, giydiğimizi, kiramızı ödeyelim derken sürekli bir kısır döngü içindeyiz. Çalışmaktan kirada yaşadığımız evimize gidip rahatça dinlenemiyoruz bile. Reklamlarda sürekli yeni ürünler tanıtılırken bizim derdimiz, alacağımız kıyafeti nasıl daha uzun süre giyeriz diye düşünmek oluyor. Biz işçilere zam yaparken kuruşların hesabını yapan patronlar kendi lüksleri için harcadıkları milyonlara acımıyorlar. Yeni açıklanan asgari ücret birçok işçiyi şok etmiş olsa da bizleri pek şaşırtmadı. Çünkü biz sınıf bilinçli işçiler, onların kumaşını iyi tanıyoruz. Yine de bizi şaşırtan bir şey var, büyük bir sürprizmiş gibi sanki beklenenin dışında bir ücret verilecekmiş gibi, işçilere jest yapacağını açıklayan cumhurbaşkanına inanan işçiler çıkabiliyor hâlâ. Örgütsüzlük ve bilinçsizlik ne yazık ki işçilerin, fildişi kulelerinde yaşayanların yalanlarına kanmasına neden oluyor. Haklarımızı mücadele etmeden alamayacağımızı bilen işçiler olarak bizim onlardan yüksek asgari ücret belirlemeleri gibi bir beklentimiz yoktu. Neticede “jestin” sonucu olarak AGİ ile birlikte asgari ücret 2324 lira oldu.
Ancak daha yeni asgari ücret elimize ulaşmadan, yapılan zam enflasyonla buharlaştı. Geçim daha da zorlaştı ve borç içinde yaşıyoruz. Geçim zorlaşıyor ama patronlar bilmeli ki öfkemiz de o kadar artıyor. Öfkemiz en büyük silahımız ve bunu çok iyi kullanmalıyız. Şartlar kötüleştikçe çıkışsızlık içinde kaybolmak yerine bir şeyler yapmalıyız. Asgari ücret belirlenirken yarattıkları bu utanç verici durumdan utanmayıp yan yana duran patronlar sınıfı kendi sınıfını nasıl koruyor hepimiz görmüş olduk. Biz işçi sınıfı ise haklılığımız ve emeğimiz ile varız. Bu meşru haklılığımızı savunup emeğimizi sömürenlere karşı birlik olmalıyız.
- Biz Bu Masalları Ayaküstü Çok Dinledik
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...