Buradasınız
Kadına Şiddetin Bahanesi Çok!
Dünyanın her yerinde kadına yönelik şiddet giderek artıyor. Türkiye’de de durum çok vahim. Son yıllarda Türkiye’de emekçi kadının üzerindeki yük ve baskı katlanılmaz biçimde ağırlaşıyor, şiddet çığırından çıkıyor.
Özgecan’ın katledilmesinden sonra emekçi sınıfın kadınları “bu son olsun” dediler ve kadına yönelik şiddetin durdurulmasını istediler. Ama her şey daha kötüye gitti, bu vahşi cinayetten sonra şiddet daha da arttı. Neden? Çünkü iktidarın söylemi ve eylemi, kadına şiddeti normalleştiren bir hava yaratıyor. İktidardakilerin erkek-egemen zihniyeti ve şiddeti körükleyen politikaları neticesinde, bazı erkekler kendilerinde kadınlara her türlü zalimliği yapma hakkını görüyorlar. Ne yazık ki kadına şiddet uygulamanın bahaneleri sınırsız biçimde çeşitleniyor.
Örneğin şort giyen bir kadın, otobüste suratına tekme yedi. Başbakan Binali Yıldırım, “tekmeleyeceğine mırıldanırsın” diyerek şort giyen kadına tepki göstermenin haklı olduğunu ima etti. Bu açıklama ve benzeri tutumlar aynı tarzda şiddet olaylarının tekrarlanmasına sebep oldu. Saldırgan serbest bırakıldı. Parkta yürüyüş yapan hamile bir kadın saldırıya uğradı. Nişanlısı şort giyen kadın saldırıya uğradı. Parkta gezen bir başka kadın güvenlik görevlisinin saldırısına uğradı… “Namus” gerekçesiyle katledilen kadınların katilleri mahkemelerde “iyi hal indirimi” aldı, cezasız bırakıldı ve başka katliamların önü açıldı. Hükümetin koruduğu, kolladığı Ensar Vakfı’nda tacizler, tecavüzler ortaya çıktı. Emekçi, yoksul insanların çocukları cinsel istismara uğradı. Devletin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, “bir kereden bir şey olmaz” demeye getirdi. Suriyelilere gözdağı veren Başbakan Yıldırım, “Suriyelilerden taşkınlık çıkaran varsa gerekeni yapın, güvenlik güçlerine bildirin, gerekirse ülkelerine göndeririz” açıklamasında bulundu. İki gün sonra gözü dönmüş iki cani, Suriyeli hamile bir kadına tecavüz ettiler, onu, karnındaki bebeğini ve 11 aylık bebeğini katlettiler. Kadına yönelik şiddet, hükümetin cesaretlendirmesi ve teşvikiyle işte bu denli boyutlanmış, çığırından çıkmıştır.
Kadının sakız çiğnemesi, giyimi, makyajı, kahkaha atması, gülmesi, sigara içmesi, hamileyken sokağa çıkması, geç saatte dışarıda olması, parkta gezmesi, kürtaj hakkını istemesi, sezaryeni tercih etmesi, erkek arkadaşıyla el ele tutuşması, kızlı-erkekli okuması, 25 yaşına geldiği halde evlenmemiş olması, çocuk doğurmaması, boşanmak istemesi ve daha pek çok şey devletin “sorunu” haline geliyor. İktidardakiler kadını itaatkârlık ve kanaatkârlık kalıbının içine sokmaya, ona kendi ahlâk anlayışlarını dayatmaya çalışıyorlar. Oysa çok açık ki kadınlara ahlâk dersi vermeye çalışan iktidarın kendisi ahlâksızlık üretiyor! Medyadan yansıyan şiddet, taciz, tecavüz ve istismar haberlerindeki artış bir yana, geçtiğimiz sene hükümetin çıkarmak istediği ve tecavüzcünün mağdurla evlenmesi durumunda hapis cezasının ertelenmesini öngören yasa taslağı bu gerçeği kanıtlıyor. Kız çocuklarını tecavüzcüsüyle evlenmeye zorlayan, tecavüzcüyü affeden ve hatta ödüllendiren bu zihniyet de bu ahlâk anlayışı da emekçi kadının düşmanıdır.
Toplumu yapay temelde bölüp kutuplaştırarak tabanını sağlamlaştıran AKP hükümeti, şimdi de müftülere nikâh yetkisi meselesini gündeme getirdi. Oysa toplumda böyle bir sorun yok. Ancak iktidar böyle bir sorun yaratarak toplumu daha fazla kutuplaştırıyor ve müftü nikâhı istemeyen kadınları saldırının hedefi haline getiriyor. Yani hükümetin derdi yine kadınların ezilmesi, susturulması, “yeri geldiğinde” dövülmesi, öldürülmesi değil nikâhın nasıl kıyılacağı! Böylelikle toplum dindarlık görüntüsü altında kindarlığa doğru sürüklenirken, kadınlar toplumdan soyutlanarak saldırıların daha fazla hedefi haline getiriliyor.
İktidar erkek şiddetini kışkırtırken emekçi halkı duyarsızlaştırmak, yozlaştırmak, vicdanını köreltmek istiyor. Tüm bunlardan sadece pislik ve zulüm türüyor. Durum buyken ezilen, sömürülen, şiddete, baskıya maruz kalan emekçi kadınlar için zincirleri kırmaktan, birlik olmaktan başka çıkar yol yoktur. İşçi sınıfının saflarında oluşturulacak birlik ve mücadele zalimlerin egemenliğini başlarına yıkacak, karanlıkları aydınlatacak, çürüyen toplumdan pırıl pırıl bir gelecek yeşertecektir!
Elleri Var Özgürlüğün
Umut Bahçesi
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
- Mücadelemizin Sembolü 8 Mart
- Emekçi Kadınlarız, 8 Mart Ruhuyla Birleşiyoruz!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Emekçi Kadınlar Savaşı Durdurmak İstiyor Ama Nasıl!
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
- Bir Şey Yapmalı! Ama Ne?
- Emekçi Kadınlar Savaşa Karşı Durabilir
- Genç Rosalar Olup Mücadeleyi Büyütmeliyiz
- Değişim Küçük Adımlarımızla Başlar
- Direnen Haliç ve Bizim Direnişimiz
- Annelik Kursağımızda Kalmasın, Bu Düzeni Değiştirelim!
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /2
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /1
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...