Buradasınız
Kapitalizm İşçi Sınıfını Nasıl Hasta Ediyor?

İnsanın şu hayatta istediği en birinci şey sağlık… “Her şeyin başı sağlık” diye boşuna denmez. Fakat hastalıklarımız ve hasta insan sayısı sürekli artıyor. Yetkililer, hasta ve hastalık sayısının artmasını yaşam süresinin uzamasına bağlıyor ama gerçekler hiç de böyle değil. Başta kanser, şeker ve kalp damar olmak üzere bütün hastalık türlerinin görülme sıklığı artmış ve bu hastalıklara maruz kalma yaşı küçülmüş durumda. Erişkin her 5 kişiden birinde hipertansiyon görülüyor. Dünyada her yıl 8 milyon kişi verem hastalığına yakalanıyor ve 3 milyonu yaşamını kaybediyor. Yoksulluk ve şiddete bağlı olarak gelişen akıl hastalıkları, dünyadaki hastalıklar arasında yüzde 11’lik bir oran oluşturuyor.
1985’den 2015’e kadar dünyadaki diyabetli hasta sayısı yaklaşık 14 kat artarak 30 milyondan 415 milyona çıkmış. Dünyada yaklaşık 600 milyon kronik KOAH hastası bulunuyor ve hastalığa yakalananlardan her yıl 2,7 milyonu ölüyor. Dünyada her yıl 14 milyon kişi kansere yakalanıyor ve 8,2 milyon kişi de kanserden dolayı ölüyor. Veriler buraya alamayacağımız kadar çok ve durumun korkunç boyutları ortada.
Teknoloji, bilim ilerliyor, hayat “kolaylaşıyor.” Makineleşme artıyor, ürünler daha hızlı ve daha fazla üretiliyor. Yapay zekâlı, hareket fonksiyonları son derece gelişmiş robotlar yapılıyor. Hele tıp biliminde öyle ilerlemeler var ki anne karnındaki bebeğe müdahale edilebiliyor. Ama bunca gelişmeye, ilerlemeye karşın hastalıklara çare bulunması bir yana, hastalıklar azaltılamıyor bile. Aksine artıyor. Çünkü kapitalizmde her türlü gelişme ve üretim kâr için yapılıyor, insanlara daha sağlıklı bir hayat sunmak için değil.
Hastalıkları gösteren istatistiklerdeki rakamlar nasıl istikrarlı bir şekilde yukarı doğru bir ivme gösteriyorsa çalışma saatleri de aynı şekilde yukarı doğru çıkıyor. Ve buna karşılık ücretler de yine istikrarlı bir şekilde düşüyor. Hem iş kazalarından hem de meslek hastalıklarından ölümler artıyor. Sağlıklı çalışma ortamı sağlamak işverenlerce maliyet olarak görüldüğü için gerekli kurallar ya uygulanmıyor ya da göstermelik önlemler alınıyor. Gerekli önlemlerin alınmaması hastalıkları arttırıyor. İşçiler 40’lı yaşlarına geldiğinde “yaşlandık, bu nedenle hastalıklarımız arttı” diyorlar ama asıl sebep yaşlanmak değil ağır ve sağlıksız çalışma koşulları.
Uzun çalışma saatleri, ücretlerin düşüklüğü, bunun yarattığı yoksulluk, zamansızlık, işsizlik, güvencesizlik, gelecek kaygısı, ağır borç yükü, geçinememe, stres; bunların hepsi işçilerin sağlığını etkiliyor. Sağlıklı bir vücut ve zihin için gerekli olan spor, sosyal faaliyet, kaliteli ve dengeli beslenme, önleyici sağlık hizmeti gibi şeyler işçilere Fizan kadar uzak. Yani kapitalizmin yarattığı koşullarda bütün bunlar hayal.
TV’lerdeki sağlık programlarında uzun uzun nasıl kaliteli bir şekilde beslenebileceğimiz anlatılıyor. İşçilerle dalga mı geçiyorlar acaba? Belli bir yaş ve olgunluk düzeyine gelmiş herkes sağlıklı beslenmenin neleri gerektirdiğini üç aşağı beş yukarı bilir ve ailesini de böyle beslemek ister. Fakat buradaki asıl sorun işçilerin neyi nasıl ve ne zaman yemeleri gerektiğini bilmemeleri değildir. Akşam saat 9-10 gibi eve gelip yemek yiyen bir işçi, sabah 5’te kalktığında ne kahvaltı yapmaya hali kalır ne de işe yetişeceğim telaşıyla vakti. Ya da herkes et, balık, gerçek tavuk, gerçek peynir, gerçek bal yemesi gerektiğini bilir ama asgari ücret ya da biraz üstüne ücrete bunu sağlama imkânı olmaz. Aç kalmamak için de aslında “zehir” olduğunu bilse de ucuz ürünü alır ve yer. Sorun bilinçsizlik değil, çaresizliktir.
Kapitalizmde et de, ekmek de, şeker de, ilaç da, kitap da, sağlık da, mermi de, gemi de kâr için üretilir. Kapitaliste para kazandırmadığı takdirde kapitalizmde hiçbir ürün ya da hizmet üretilmez. Son günlerde bunun çok somut örneğini yaşıyoruz. Pancar şekeri sağlıklı olabilir ama nişasta bazlı şekerin hem üretimi hem de dağıtım ve saklama koşulları daha ucuza geldiği için kapitalistler için daha kârlı. Bu nedenle pancar şekerinin üretimini, işçiler engellemezse, bitirmeye kararlılar.
Kapitalizmin neden olduğu yaşam koşulları var olduğu sürece işçilerin sağlıklı kalması mümkün değil. İnsanlık teknolojik ve bilimsel gelişmeleri daha sağlıklı bir yaşam için kullanabilir. Ancak kâr hırsı olmayan, insanların sınırsız sömürüsünden çıkarı olmayan, tersine bunun mağduru olan işçi sınıfı bunu yapabilir. İşçi sınıfı kâr düzenini değiştirecek güçtedir. Öyleyse sağlıklı bir gelecek için birleşip mücadele edelim!
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
Son Eklenenler
- Gebzeli işçi, emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve “UİD-DER ile 1 Mayıslar” videosunu izledik. Sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, tüm emekçi kadın kardeşlerimizi ortak bir mücadele duygusuyla ayağa kalkmak için 1 Mayıs’a çağırmak...
- Uçak yolculuğu yapanlar bilir. Yolculuk esnasında uçağın kabin basıncının düşmesi, oksijen seviyesinin azalması durumunda oksijen maskeleri devreye girer. Yanımızda çocuğumuz olsa böyle bir durumda çoğumuz maskeyi önce çocuğumuza takmaya çalışırız,...
- Gelsinler yoldaşlar ben hazırım/ İki satır, bir mısra şiirle hazırım/ En karanlık dönemlerde/ Ektiğim tohumlar yeter bana/ Gelsinler yoldaşlar ben hazırım
- Milli Eğitim Bakanlığının proje okul atamalarına tepkiler devam ediyor. Eğitim Sen, proje okul uygulamaları ve atamalarına karşı 18 Nisanda Cağaloğlu Anadolu Lisesi önünde basın açıklaması yaptı.
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...