Buradasınız
Kapitalizm Ölüm Kusmaya Devam Ediyor!
Esenler’den bir işçi
Kapitalist sistem her gün biz işçilerin yaşamını yok pahasına almaya devam ediyor. Çalışma koşullarının ağırlığı, alınmayan işçi güvenliği tedbirleri, verilen ücretlerin temel yaşamsal ihtiyaçlara yetmemesi, işsizlik, sosyal haklardan mahrum olmak, açlık, yoksulluk… Yaşam buysa eğer, yaşıyoruz!
İnsan olarak patronlar sınıfının gözünde gerçekten bir değerimiz var mı acaba? Ürettiğimiz oranda, çalıştığımız oranda, işverenin kâr elde etmesi için yaşamımızı hiçe saydığımız oranda bir değerimiz var. Onun karşılığı olarak da ölmeyip de sürünelim diye üç beş kuruş para verirler. Yaşam koşullarının dayatmaları sonucu işgücümüzü açlıktan ölmeyelim diye o kadar ucuza satarız ki. Kimimiz daha güneş doğmadan çıkarız yollara, kimimiz tezgâh başında sabahlarız, kimimiz yerin yüzlerce metre altında kazma-kürek sallarız. Hayatın her alanını bizler üretiriz. Nasırlı ellerimizle koca dünyayı yeniden yaratan bizleriz, fakat yaşayan bizler değil patronlar sınıfı.
Madenciler! Onlar her gün ölüm kuyularına inerler. Dünyanın her yerinden her gün bir maden kazası ve ölüm haberleri yansır medyaya. Sadece haber olarak! Arkasından açıklamalar yapılır: Bu işin doğasında var, “kader”, ulaşmak için gerekli işlemler yapılıyor vs. Şili’deki maden çökmesi sonucu yerin yaklaşık 700 metre altında mahsur kalan 33 maden işçisini hatırlıyor musunuz? İki aydan fazla zaman toprağın altında diri diri yaşadılar ve nihayetinde yeryüzüne çıkarıldılar. Ölmeden toprağın altında ölümü yaşadılar. 33 işçi kardeşimiz güneşi görebilecekler artık. Peki, bir daha o madene girerler mi? Yaşam öyle zorluyor ki insanı, bazen bile bile ölüme gidiyor insanlar. Bir parça ekmek için, açlıktan ölmemek için.
Şili’de 33 madenci ve aileleri sevince boğulurken, başka ülkelerde, başka madenlerde ölüm kol gezmeye devam ediyordu. Çin’in Henan eyaletinde grizu patlaması sonucu 20 maden işçisi yaşamını yitirirken 17 maden işçisi yerin altında mahsur kaldı. Kolombiya’da 2 maden işçisi yerin derinliklerinde mahsur kaldı, ölü mü diri mi belli değil. Ekvador’da bir altın madeninde tünelin çökmesi sonucu 4 maden işçisi 150 metre yerin altında kaldı. Şili’de sevinç gözyaşları dökülürken diğer madenlerde hüzün ve umutsuzluk hâkim.
Bugün kapitalist sistem ölüm kusmaya devam ediyor. Yakın geçmişte Zonguldak, Balıkesir vb. illerdeki maden ocaklarında grizu patlaması sonucu meydana gelen ölümleri düşünmeden edemiyor insan. Ya da tersanelerdeki iş cinayetlerini unutmak mümkün değil. Hemen hemen her sektörde her gün bir ölüm haberi duyuyoruz. Kim bu cinayetlerin sorumlusu? Patronlara sorarsanız, biz çalışanların eğitimsizliği, iş güvenliğine dikkat etmememiz, tembel oluşumuz ya da işin doğası gereği vs. Gerçekten patronların dediği gibi olsaydı bunca yıldır dünyayı bizler nasıl oluyor da her gün yeniden yaratıyoruz? Yaşanılan iş cinayetlerinin tek sorumlusu, bitmek tükenmek bilmeyen patronların kâr hırsı. Patronların kâr hırsı yüzünden biz işçilerin daha fazla çalışmaya zorlanmamız, uzun saatler çalışmanın dayatılması, gece vardiyalarına zorlanmamız vs. düşünüldüğünde kaza geliyorum diyor ve arkasından her gün ölüm.
Bunca iş cinayetinin, bunca sakatlık ve ölümün sorumlusu kapitalist sistemin kendisidir. Fakat burada önemli olan biz işçiler olarak bu sistemin yarattığı iş cinayetleri karşısında ne yapıyoruz? Sadece üzülmekle, sistemin pisliklerini teşhir etmekle mi yetineceğiz? Bizi açlığa, yoksulluğa, işsizliğe, iş cinayetlerine kurban olmaya mahkûm eden bu sistemin biz işçi-emekçiler için iyi bir gelecek sunmayacağı ortada. Kendi sınıfımızın geleceği için kapitalist sistemin ortadan kaldırılması gerekir. Fakat yıllardır kendini var eden bu sistem kendiliğinden yok olmayacak. Onu yok edecek olan örgütlü işçi sınıfıdır. Bu sistem biz işçileri yok etmeden biz onu yok etmek için örgütlenelim, örgütlü mücadele edelim. Çünkü gelecek güzel günler biz işçilerin ellerinde yeşerecektir.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
- Çocuk İşçilikle Mücadele İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinin Büyümesiyle Mümkün
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar zeytinlikleri yok edecek yeni bir torba yasayı Meclise sundu ve Temmuz sonuna kadar yürürlüğe sokmaya hazırlanıyor.
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- Zeytinliklerin, ormanların, tarım arazilerinin sermayeye peşkeş çekilmesinin önünü açacak olan ve kamuoyunda “süper talan yasası” olarak adlandırılan “Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Meclis Genel...
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) şirketleri İZDOĞA, İZBETON, İZULAŞ ve 185 İZSU çağrı merkezinde işten atılan 368 Belediye-İş Sendikası üyesi işçi, işlerine geri alınma talebiyle mücadele ediyor. İşten atılan işçiler arasında 1,5 senelik genç...
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...
- 11 Temmuzda Brezilya’nın birçok kentinde on binler, emek karşıtı politikaları ve saldırgan uygulamalarıyla tanınan eski başkan Bolsonaro’nun yargılanma sürecine müdahale ettiği gerekçesiyle Trump’ı protesto etti. Kenya’da geçtiğimiz yıl vergi...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...