Buradasınız
Kıdem Tazminatında Tek Sorun 30 Gün Mü?
Sancaktepe’den bir işçi
Kıdem tazminatı hakkını gasp etmek için yıllardır fırsat kollayan AKP hükümeti, referandum sonrası yeniden harekete geçti. Özellikle son 5 yıldır hükümet sözcülerinin açıklamaları ve havuz medyasına servis edilen “müjde” haberleriyle kıdem tazminatının fona devredilmesi iyi bir şeymiş gibi işçilere yutturulmaya çalışılıyor. İşçilerin çok büyük bir kesiminin kıdem tazminatı alamaması bahane edilerek, sanki bir mağduriyet giderilmeye çalışılıyormuş havası yaratılıyor. AKP hükümeti bu kadar uğraşmasına rağmen işçileri, sendikaları ve işçi örgütlerini ikna edemediği için planlarını hayata geçirememişti. DİSK ve Türk-İş kıdem tazminatının kırmızı çizgileri olduğunu açıklamış, UİD-DER gibi işçi örgütleri ise çeşitli kampanyalarla kıdem tazminatının fona devredilmesine karşı mücadele yürütmüşlerdi.
Kıdem tazminatını fona devretme planını geçici olarak beklemeye alan hükümet, referandum sonrası bu planını yeniden devreye sokacağını zaten söylüyordu, öyle de oldu. Patronların talebi doğrultusunda hareket eden AKP hükümetinin bu ısrarında şaşılacak bir şey yok. Ama gelin görün ki işçilerin haklarını savunması gereken sendikalar üzerlerine düşeni yerine getirmiyorlar. Örneğin Türk-İş sanki bütün mesele kıdem tazminatının 30 gün üzerinden hesaplanmamasıymış gibi açıklamalar yapıyor. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay her yerde “30 günümüze dokunmayın, öyle bize gelin” diyor hükümete. En son bir gazete röportajında “Bugün örneğin asgari ücretli bir işçimiz 25 yıl çalışma karşılığında 45 bin lira civarında kıdem tazminatı alıyor. Yeni sistemde bu rakam aşağı düşmesin, getirsinler görüşelim” demişti. Oysa meselenin sadece 30 gün meselesi olmadığını kendisi de gayet iyi biliyor. 2013 yılında yine kıdem tazminatının fona devredilmesi gündeme geldiğinde “fon” meselesinin gerek kendilerini gerekse de işçileri rahatsız ettiğini, fon uygulamasının hayata geçirilmesinin genel grev sebebi olacağını söylüyor, hiçbir koşulda kıdemi tartıştırmayacaklarını beyan ediyordu. Hükümet aynı, patron aynı, talep aynı iken 4 senede ne değişti ki Türk-İş Genel Başkanı 30 günün korunması şartıyla fon uygulamasını konuşabileceklerini söylüyor?
Sendika bürokratlarının açıklamaktan, teşhir etmekten yan çizdiği meseleler kıdem tazminatı saldırısının özüdür aslında. Onlar sadece “kıdem 30 gün üzerinden hesaplansın” diyerek asıl sorunun üzerini örtmüş oluyorlar. Kıdem tazminatının fona devredilmesi, patronların işçi çıkartırken çok rahat davranabilecekleri anlamına geliyor. Mevcut durumda işçi tazminatını alamadığında iş mahkemesine giderek hakkını arayabiliyor ve nihayetinde patron tazminatı yasal faiziyle birlikte ödemek zorunda kalıyor. Ama kıdem fona devredilirse işçinin işverene böyle bir tazminat davası açması söz konusu olamayacak, böylece işçi çıkarırken patronun eli çok rahat olacak. Sesini yükselten, hakkını arayan, ücret artışı talep eden, çalışma koşullarının iyileştirilmesini, iş güvenliği önlemlerinin alınmasını, verilen yemeğin iyileştirilmesini isteyen, sendikalaşan işçi, maddi olarak hiçbir yükümlülüğü olmayan patron tarafından rahatlıkla işten çıkarılacak. Kıdem tazminatının kaldırılması özellikle sendikalı işyerlerinde sendikal örgütlülüğün zayıflatılması anlamına da gelecek. Çünkü patronlar rahatlıkla sendikalı işçileri işten atıp yerine sendikasız çalıştıracakları işçi ya da taşeron işçi alabilecekler. Nasılsa maddi olarak hiçbir bedel ödemeyecekler. Ya da çalıştırdığı işçiden daha düşük bir ücrete işçi bulan patron için işçiyi kapının önüne koymak çok kolay olacak. Böyle olunca da ücretlerin daha da düşmesi söz konusu olacak.
Asıl nokta bu iken 30 gün meselesinin öne çıkartılması ve paraya odaklanılması kabul edilemez. Hadi diyelim ki hükümet fonda birikecek kıdemin 30 gün üzerinden hesaplanmasını kabul etti. Bu neyi değiştirecek? Bir kere bu fonda biriken paraların işçiye verilip verilmeyeceğinin ne gibi bir garantisi var? İşsizlik fonu diye bir fon kuruldu, milyarlarca lira birikti bu fonda. Nereye gidiyor bu paralar? İşsiz kalan işçilerin ne kadarı bu fondan yararlanabiliyor? İşsizlik fonunun asıl kazananı patronlar olmadı mı? Hükümet en son çıkardığı bir yasayla işsizlik fonunda biriken paraların yarısını patronlara “teşvik” olarak vermeye karar verdi. Bu örnek bize kıdem fonunun başına gelecekler konusunda yeterince fikir vermiyor mu?
Zaten bu fonun kurulmasını asıl isteyenler patronlardır. Her işçinin kendine sorması gereken ilk soru “patronun kendisi için istediği bir şeyden acaba işçilere hayır gelir mi?” sorusu olmalıdır. Havuz medyasında söylenen yalanlara, hükümetin asıl niyetlerini gizleme çabalarına, sendika bürokratlarının meselenin üzerini örten açıklamalarına bakıp da kanmayalım.
1 Mayıs’ta Çürümüşlüğe Hayır Dedik!
Baba, Oğul ve 1 Mayıs
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Kıdem Tazminatı Hakkımız Egemenlerin Ağzını Sulandırıyor
- “Olmaz Öyle Şey”
- Sendika Biziz!
- Engel Olduk, Yine Olabiliriz!
- Su Uyur Düşman Uyumaz
- Kötü Gün Dostu Kıdem
- Patronların Oyununa Kanmamak İçin UİD-DER’e
- Kıdem Tazminatı Bize Mirastır
- Sağlıklı ve Güvenli Çalışma İçin Kıdem Tazminatına Sahip Çık
- Kıdemden Elinizi Çekin!
- Kıdem Tazminatı Sınıfımızın Bize Mirasıdır
- Kıdem Tazminatımızın Patronların Cebine Girmesine İzin Vermeyeceğiz!
- Gebze Sendikalar Birliği: Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!
- Kıdem Tazminatı Maliyet Değil Haktır!
- İçimiz Isınır mı?
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- Kıdem Tazminatını Gasp Ettirmeyelim
- Burjuva Medyanın Dezenformasyonlarına Kanmayalım!
- Kıdem Tazminatı: Yalanlar ve Gerçekler!
Son Eklenenler
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.