Buradasınız
Makine Değil İnsanız, İnsan!
Gebze’den bir kadın işçi
1800’lü yıllarda işçiler günde 12-14 saat berbat koşullarda çalışmışlardı. Ve bu koşullara dayanamayan işçi kardeşlerimiz 1886 yılında çalışma saatlerinin ve koşulların değişmesi için mücadele vermiş ve ağır bedeller ödeyerek günlük çalışma saatini 8 saate indirmişlerdi. O yıllarda bizim atalarımız bunları başarabilmişti. Ya bizim kuşaklarımız? Bizim kuşaklarımız şimdi 8 saat değil 12-14 saat çalışmakta. Yani 150 yıl öncesinin çalışma koşullarında çalışmaktayız. Hem de sanayi ve teknolojik atılımın tavan yaptığı bir çağda.
Ben bir otomotiv fabrikasında çalışıyorum. Sabahın köründen gecelere kadar ya da vardiyayı akşam alıp sabahlara kadar hiç durmadan çalışmak. Kahrolası 12 saatler. Bir işçi arkadaşım “bizim damarlarımızda yağ dolaşmıyor. Kan dolaşıyor, kan! Biz makine değil insanız” diyerek ne güzel de özetlemişti bu iğrenç sistemin gerçekliğini.
Bedenimiz taşıyamaz kollarımızı, ayaklarımızı, yani insanlığımızı. 12 saat çalışan nasıl yaşar ki insanlığını? Meselâ sevdikleriyle yeterli zaman geçirebilir mi? Sinema ya da tiyatro demiyorum hani kapı önünde oturup bir komşusu ile sohbet edebilir mi? Haftanın 5 günü 12 saat çalışmak, işçiler için çalışmak ve uyumak dışında hiçbir şeyin olmaması anlamına geliyor. Bizim hayatımız işte bunlar arasında sıkışmış kalmış.
Bu süreçte bizim fabrikada da bir şeyler değişti. Fabrika yönetimi, 2 vardiyadan 3 vardiyaya çıkararak 8 saat çalışmayı “bağışladı” bizlere. Ama sanmayın ki bizleri düşünerek yaptı. Tek hedef siparişlerin yetişmesiydi. Artık yorgun bedenler ve kaslar siparişleri yetiştirebilecek güçte değildi. Birçoğumuz bu duruma çok sevindi. Ama yaşam koşullarımız o kadar zor ki, “daha fazla para gerek” diyen, “fazla mesaiye ihtiyacım var” diyen ya da “bu kuru maaşla geçinemem” diyen sesler yükseldi. Öyle bir haldeyiz ki, ne istediğimizi de bilemiyoruz. Sendikalıyız ama asgari ücretle çalışıyoruz. 12 saat çalışmak zor bir şey fakat hayat koşullarından kaynaklı zorunlu hissediyoruz kendimizi.
Bu koşulların değişmesi gerekmiyor mu? Nasıl ki 1800’lü yıllarda ve daha sonrasında işçi kardeşlerimiz mücadele ederek kazanım elde etmişse bizim de aklımızın bir ucunda yer etmeli çalışma koşullarını değiştirmek ve kazanımlarımızı korumak ve geliştirmek. Bizi içinde hapseden bu zincirlerimizden kurtulmamızla hürriyete ve insanlığımıza kavuşuruz ancak.
Egemenleri Korku Sardı
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...