Buradasınız
“Marlboro Erkeği”, Ispanak ve Kapitalizm
Her yerde karşımıza çıkan reklamların mahareti büyük: En zararlı, en tehlikeli ürünleri son derece yararlı ve eğlenceli gösterirler. O ürünlerle ilgili masum ve çekici imajlar yaratırlar. Bizleri o ürünlere ihtiyacımız olduğuna ikna ederler ve satın almamızı sağlarlar… Cips, kola, çikolata reklamlarındaki eğlenceli ortamları, zengin sofralardaki mutlu aileleri, çekici kadınları, erkekleri düşünelim. Bu sahte imajlar dünyasında satın alınan araba “sıradanlığa tepkimiz”, saat “prestijimiz”, parfüm “çekiciliğimiz”, çikolata “mutluluğumuz”, banka “dostumuz” kredi kartı “ayrıcalığımız”, cep telefonu “hayatla bağlantımız”, spor ayakkabısı “özgürlüğümüz” olarak sunuluyor. Karakteriniz, insani değerlere sahip olmanız önemli değil, önemli olan neye sahip olduğunuz, neyi tükettiğiniz diyorlar. Bunu sürekli gözümüze sokuyor, bilinç altımıza kazımaya çalışıyorlar. Çünkü parayı her şeyin önüne koyan, paraya sahip olanı her şeyden ve herkesten değerli kılan kapitalist bir dünyada yaşıyoruz.
Kapitalist düzende üretim satmak, kâr etmek, para kazanmak için yapılır. Kapitalistler metaların sağlıklı mı sağlıksız mı, yararlı mı zararlı mı olduğuna değil kâr getirip getirmediğine bakarlar. Yararlı ve gerekli bile olsa kâr getirmeyecek şeyler üretilmez ama zararlı da olsa kârlı olan metalar üretilir, satılır. Hatta reklamlarla, imaj ve yalan kampanyalarıyla talep oluşturulmaya çalışılır.
Çarpıcı bir örnek verelim: Sigara tekelleri önceleri sigaranın insan sağlığına yararlı olduğunu, gerginliğe iyi geldiğini söylediler. Hamile kadının, bebeğini seven annenin sigara içmesi gerektiğini söyleyen reklamlar ürettiler. ABD’de insanlar sigara içmeye o kadar özendirildiler ki sigara içerken televizyon izlemeye dalanlar, uyuyakalanlar nedeniyle yangın vakaları ve ölümler hızla arttı. New York itfaiyesi yangınların çoğunun sigaradan kaynaklandığını tespit etti ama sigara tekelleri üretimi durdurmadı. Çözüm olarak yanmaz mobilya döşemeleri ürettirdi. Ama kısa zamanda bu mobilyaların kansere yol açtığı tespit edildi. Sigaranın sağlığa zararları da daha iyi anlaşıldı.
Peki, sigara tekelleri ne yaptılar? Gerçekleri gizlemek için itfaiyecileri ve basını susturdular, astronomik rüşvetler dağıttılar, sağlık kurumlarına yalan raporlar yayımlattılar. Bununla da yetinmediler. Reklamlarda Hollywood yıldızlarını kullanarak yakışıklı, çekici, güçlü erkeklerin sigara içtiği imajını yarattılar. Artık “Marlboro erkeği” vardı. Vahşi Batı’nın maceradan maceraya koşan cesur, yakışıklı, asi ve çekici kovboyu milyonlarca insanı sigaraya özendiriyordu. Sigara tekellerinin kârları astronomik boyutlara ulaşırken nefes darlığından kansere türlü hastalıklar katlanarak artıyordu.
Çocukların severek izlediği Temel Reis çizgi filminde bile tütünün reklamı yapılıyordu. Temel Reis’in ağzından düşürmediği piposu çocukların masum zihninde güç ve eğlence ile özdeşleşiyordu. Konserve ıspanak tüketimi de bu çizgi film sayesinde durmadan artıyordu. Çocuklar bahçeden taze toplanmış, sağlıklı ve lezzetli ıspanağı değil, konserve kutusuna girmiş ıspanağı istiyorlardı. Anneler konserve ıspanağı çocuklarına seve seve veriyorlardı.
Sigara ya da ıspanak… Kapitalistler için, satılabildiği sürece neyin satıldığının hiç önemi yok. Anneler günü hediyesi, çiçek, ekmek, silah, bomba, uyuşturucu, kanserojen gıda, milyonlarca ton plastik, fosil yakıt… Ancak daha da önemli bir nokta var: Kapitalistlerin sattığı şeyler sadece metalar değildir!
Egemenler sömürü düzenlerini ayakta tutan fikir ve düşünceleri de insanlara “satarlar”! İnsanlık dışı sömürü düzenlerini aklamak, meşru göstermek için her türlü yol ve yöntemi kullanır, kendi çıkarlarının ifadesi olan düşünce ve fikirleri insanlara empoze ederler. Daha çocukluktan itibaren insanların bilincini esir alır, kaba tabiriyle beyinlerini yıkarlar. Onların zehirli propagandası yüzünden, insanın insanın kurdu olduğuna, zenginlik ve fakirliğin kader olduğuna, bu dünyanın böyle gelip böyle gideceğine inanırız. Oysa her türlü melanetin nedeni kapitalist sömürü düzenidir ve bu düzen yıkılmayı hak etmektedir.
Kapitalizmin reklamlarına kanmayalım, çirkin ve kanlı yüzünü örten makyaja aldanmayalım. Zehirli propagandalarını ifşa edip maskesini düşürelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...