Buradasınız
Mücadele İçinde Güçlenen Emekçi Kadın
Ankara’dan bir kadın işçi
Yürürken biz, yürürken günün güzelliğinde,
Karanlık mutfaklara, gri fabrika kuytularına,
Dokunur apansız çıkan güneşin tüm parlaklığı,
Ve duyar insanlar bizim şarkımızı: Ekmek ve Güller! Ekmek ve Güller!
Ekmek kavgası veren ama bu kavga sınıf kavgasına dönüştüğünde gülleri de hak ettiğini ve hem ekmeğe hem de güllere ancak mücadele ederse ulaşacağını anlayan kadınlardan biri Han Sun-hee. Biz onu Güney Kore yapımı CART isimli filmde tanıdık. Beyaz tenli, çekik gözlü, ufak tefek bir kadın Han Sun-hee. Görüntüsü bizden biraz farklı yani. Ama farklılıklarımızdan çok benzerliklerimiz var. Emekçi bir kadın olarak hayatta kalmak için çalışmak zorunda mesela, kocası çalışmak için şehir dışında ve biri 7 diğeri 14 yaşlarındaki çocuklarının maddi manevi bütün sorumluluğu onun üzerinde. Düşük ücrete uzun saatler çalışıyor. İşyerinde işçi bir kadın olduğu için iki kat baskı altında kalıyor. Gün gelip mücadeleye atıldığında ise üzerindeki baskı gibi kararlılığı ve değişim gücü de iki kat artıyor.
CART filmi Güney Kore’de büyük bir marketin işçilerinin verdiği sendikalaşma mücadelesini anlatıyor. Sun-hee de bu işçilerden biri. Belli ki yetiştirilme tarzının etkisiyle, ona hayatta kalabilmenin tek yolunun boyun eğmek olduğu öğretildiği için, hiçbir şeye itiraz etmeden çok çalışan bir işçi kadın. Bu çalışmasının karşılığında ise onu hem diğer işçilere örnek gösteriyorlar hem de kadro sözü veriyorlar. Kadrolu olmayı beklerken tıpkı diğer işçiler gibi telefonuna gelen mesajla işten atıldığını öğreniyor Sun-hee. Biraz çekinerek de olsa, işçilerin toplanıp mücadele etme kararı aldıkları toplantıya katılıyor. Onu daha fazla cesaretlendirmek isteyen arkadaşları bu toplantıda iki işçiyle birlikte onu da sözcü olarak seçiyor. İşverenden talep ettikleri ilk toplantıdan itibaren yaşadıkları nedeniyle gerçeklerin farkına daha fazla varmaya başlıyor. Mücadeleye atılan her işçi gibi o da patronların gerçek yüzünü, patronların işçilere nasıl baktıklarını, mücadele eden işçiler karşısında nasıl da hem ahlâksız hem korkak olabildiklerini görüyor. Ama bunların yanında bir araya gelip birlikte mücadele eden işçilerin birbirlerini tanıyıp, nasıl da yakınlaştıklarını da görüyor. Kendini, sınıfını, sınıf kardeşlerini tanıyor. Ve değişmeye başlıyor.
Sun-hee’nin geçirdiği dönüşüm sadece kendisiyle sınırlı kalmıyor. Mücadeleye atılmadan önce ergen oğluna bile sözünü geçiremeyen Sun-hee, kavga etmeyi ve hayatta ezilmemenin tek yolunun yıkılmadan kavga etmek olduğunu öğrendiği için oğlunu hırpalayan ve hak ettiği ücreti ödemeyen patronun karşısına dimdik geçiyor. İşte biz de o an çocuklarımız için asıl yapmamız gerekenin onları hayatta tutmak için kendimizi tüketmek değil mücadele içinde güçlenmek olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Sun-hee oğlunun patronunun karşısındaki dimdik duruşuyla onurlu olmanın ne demek olduğunu gösteriyor. Oğluna emekçi bir annenin çocuğuna vereceği en önemli dersi veriyor; ezilmemeyi öğretiyor.
Kadınıyla erkeğiyle işçi anne babalar, günün doğuşundan, akşamın geç saatlerine kadar tükenircesine çalışıyoruz. Kapitalistler yarattıkları krizleri bizim çalışma koşullarımızı daha da ağırlaştırarak, ücretlerimizi kısarak aşmak istiyor. Bu koşullarda biz çocuklarımıza daha iyi bir yaşam sunmak için çabalasak da her geçen gün daha zor bir hayat bekliyor onları. Hadi diyelim zorlu koşullara katlandık, okuttuk çocuklarımızı. Bu sefer de işsizlik, iş cinayetleri, anti demokratik uygulamalar, savaşlar bekliyor onları. Biz çocuklarımız için bize reva görülene katlanmayı evla zannederken aslında onlar için iyi bir şey yapmıyoruz.
Hayatta hiçbir şey bir anda ve kendiliğinden olmuyor. Mücadele etmeden de kahırlı hayatımız değişmiyor. Tarih boyunca ve bugün Sun-hee gibi emekçi kadınlar yaşamlarını değiştirmek için mücadele etti, ediyor. Güçlendi, güçleniyor ve güçlendiriyor. Bir kez daha kulak verelim Elif Çağlı’nın dizelerine ve Sun-hee’ler, Mary’ler, Ayşe’ler, Meryem’ler, katıp ardımıza eş, kardeş, baba, çoluk çocuk sınıfımızı, yürüyelim tüm acılarımızın sorumlusu olan kapitalizmin üstüne.
Yaşamak, yeşermek bitkiler gibi
Yaşamak, dönüşmek geleceğe
Güçlü ellerle kavrayıp çelişkiyi
Birlikte dövüşüp, Birlikte büyütmek GELECEĞİ.
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
- Mücadelemizin Sembolü 8 Mart
- Emekçi Kadınlarız, 8 Mart Ruhuyla Birleşiyoruz!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Emekçi Kadınlar Savaşı Durdurmak İstiyor Ama Nasıl!
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
- Bir Şey Yapmalı! Ama Ne?
- Emekçi Kadınlar Savaşa Karşı Durabilir
- Genç Rosalar Olup Mücadeleyi Büyütmeliyiz
- Değişim Küçük Adımlarımızla Başlar
- Direnen Haliç ve Bizim Direnişimiz
- Annelik Kursağımızda Kalmasın, Bu Düzeni Değiştirelim!
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /2
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /1
- Çocuklarımızın Yurtlarda Can Güvenliği Yok
- 1977 MESS Grevine Güç Katan Emekçi Kadınlar
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...